Bir kişilik bozukluğu olan Munchausen Sendromu, kişinin gerçekte psikolojik veya fizyolojik herhangi bir problemi bulunmamasına rağmen hastaymış gibi davranarak etrafındakileri kandırması veya aldatmasıdır. Yapay bozukluk olarak ta tanımlanan Munchausen sendromunda hastalar değişik biçimlerde karşımıza çıkabilmektedirler. Hastanın genellikle tıbbi bilgisi yüksektir. Geliş öyküsü yalanlarla doludur. Sendroma sahip kişiler çevrelerindeki kişilere de ustalıkla yalan söylerler. İkna kabiliyetleri oldukça yüksektir. Uzmanlar, Munchausen sendromu yaşayan kişilerin ilgi ve sevgi alma aracı olarak, içine girmek istedikleri hastalığın belirtilerini kendi vücutlarında kendileri oluşturduğunu ifade etmektedir. Bunu yaparken hasta olmadıklarının tamamen farkındadırlar.
Bu hastalıkta kişi hastalıkla ilgili her detayı bilmekte ancak kendisiyle ilgili detayları geçiştirmekte, hastalığın seyrinde görülmeyen ani kötüleşmeler, tuhaf hastalıklarla dolu medikal geçmiş, teşhis konulamayan veya açıklanamayan rahatsızlıklar, ateş, kusma, ishal, alerji, bayılma, nefes darlığı ve nöbet geçirme gibi durumların oldukça sık tekrarlanması ve yalnızken veya gözlem dışında meydana gelmesi, dramatik ancak tutarsız hasta öyküsü, tedavi almasından sonra belirtilerin kötüleşmesi ya da açıklaması olmayan belirtilerin oluşması, aile ve yakın çevrenin sağlık birimleri ile iletişimde olmasının tercih edilmemesi, hastanede yatış yapılması ya da ameliyat olasılığına karşı fazla hevesli olmaktadırlar. Hastanın geçmişine bakıldığında ebeveyn tarafından istismara uğramış veya ihmal edilmiş, çevresinde veya kendisinde ciddi hastalık geçmişi olan, sağlık sektöründe çalışmayı saplantı haline getirmiş, özgüven düşüklüğü olan, terk edilme ve kötü davranışa sıkça maruz kalmış olduklarına rastlanmaktadır.
Munchausen sendromunu tespit etmek oldukça zordur. Kişi sürekli doktor ve hastane değiştirebilir. Ciddi bir şüphe olmadığı takdirde tuhaf tıbbi geçmişlerine dikkat edilemeyebilir. Son derece ikna edici olan bu hastalığa sahip kişiler, fiziksel belirtileri taklit edebildikleri gibi sağlık çalışanlarına karşı sergiledikleri olumlu ve minnet içeren davranışlar nedeniyle kuşkuya ortam oluşturmazlar. Somut kanıtlar olmadığı takdirde ispatlanması oldukça zordur. Durumun ilgili sağlık birimleri yerine aile ve sosyal çevre tarafından fark edilmesi daha kolaydır.
Kişi uydurduğu hastalık belirtileri için tedavi arayışında olmasına rağmen Munchausen sendromu için tedavi aramaz. Bu nedenle; sendromun tedavisi, teşhisi ve tedaviden sağlanan fayda da sınırlı kalabilmektedir. Psikolojik destek sürecinde kişinin düşünce yolları ve davranış tarzını değiştirmekle ilgili odaklanılmalıdır. Psikolojik destek süreciyle kişinin temelinde yatan sorun kaynakları belirlenmeli ve aile ve sosyal yaşamında karşılaştığı durumlar incelenmelidir. Hastalığın tedavisinde ilaç tedavisi yer almamaktadır ancak duruma eşlik eden depresyon, kaygı bozukluğu veya kişilik bozuklukları gibi durumları iyileştirmek için ilaç kullanılabilir. Psikoterapi ile birlikte grup terapileri de kişinin yalnızlıktan uzaklaşmasına ve izole hmemesine yardımcı olabilmektedir. Munchausen sendromu tedavi edilmediği takdirde; gereksiz tıbbi müdahale ve tedaviler nedeniyle sağlık sorunları yaşanabilir, intihar , madde veya ilaç bağımlılığı riski söz konusudur.