Dilimizde pelesenk olmuştur, “Doğruyu söyleyeni 9 köyden kovarlar” diye.
“Yaşım kimine göre henüz genç, kimine göre yaşlı. Mesela bana soracak olursanız, ne gencim ne yaşlı.
Ben bu devrin insanı değilim. Bu dönemin epeyce bir gerisindeyim. Benim ruhum hala mektupları seviyor. Hala mahcubiyeti yüreğimde hissediyor. Hala kasetleri, plakları görünce tuhaf bir hüzne dalıp gidiyorum.
Ben hala minnet vefa arıyorum insanlarda. Hala merhameti baz alıyorum. İyi insan demek için gördüğüm kişilerde bu meziyeti arıyorum. Hala maddiyatı manevi değerlerimden sonraya koyuyorum.
Önceliklerim sıralamasında. Deniz ve yeşili görünce huzur buluyor, kitap kokusunda ufkum açılıyor. Müzik dinlerken kendime geliyorum.
Çocukları mutlu görünce yüzüm gülüyor. Ağlayan birini görünce içim burkuluyor.
Ben hala eski adetlerle yaşıyor, modern hayat denilen rezilliği tüm benliğimle ret ediyorum.
Modernlik demek mutasyona uğramış insanlık ise sağ olun ben böyle eski kafalı kalayım.
Benim modernlik anlayışım çok farklı. Nezaket, güler yüzlü olmak. Çevremdekilere yilik ve güzellik saçmak. Açı, açığı korumak, haksızlığın karşında durmak, teşekkür etmeyi özür dilemeyi bilmek. Dahası haddini hududunu bilmek.
İşte modernlik anlayışım benim bu ve buna benzer şeyler. Dünyamızda bu tür insanlarımız tükenmek üzere. O yüzden benim gibiler, zorlanır bu çağda. Çünkü yolu doğruluktan şaşmayan, doğru yaşayanlar, doğruyu söyleyenler hiç bir devirde sevilmediler. (Alıntı)