Okuyup ve durup düşünülmesi gereken bu yazıdan ben çok etkiledim. Su gibi geçen yıllarda, yapamadığımız, yaparım diyerek sonraya bıraktığımız çok şeylerimiz olmuştur. Sonraya bıraktığımız herşeyi kaybediyoruz. Herşey zamanında güzel. Zamanında yaşamak, zamanında söylemek, zamanında sarılmak gibi.Hayat ‘sonra’ya bırakacak kadar uzun değil. Aynen aşağıdaki yazıda anlatıldığı gibi.
***
Gün daha yeni başladı ve saat şimdiden akşamın altısı. Pazartesi henüz gelmişti ki ve aniden Cuma oldu ve ay çoktan bitti ve yıl neredeyse bitti.
... ve hayatımızın şimdiden 40, 50 veya 60 yılı geçti.
... ve ebeveynlerimizi, arkadaşlarımızı kaybettiğimizi anlıyoruz.
... ve geri dönmek için çok geç olduğunun farkındayız.
O halde yine de deneyelim, kalan zamanı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışalım. Sevdiğimiz aktivitelerin peşinden koşmayı bırakmayalım. Griliğimize biraz renk katalım. Hayattaki kalplerimize merhem veren küçük şeylere gülümseyelim. Ve her şeye rağmen, bize kalan bu zamanın sükûnetiyle yararlanmaya devam etmeliyiz. "Sonrasını" ortadan kaldırmaya çalışalım. Sonra yaparım... Sonra söylerim... Sonra düşünürüm, "Sonra" bizimmiş gibi her şeyi sonraya bırakıyoruz.
Çünkü anlamadığımız şey şu:
sonra kahve soğur...
sonra öncelikler değişir...
sonra büyü bozulur...
sonra sağlık geçer...
sonra çocuklar büyür...
sonra anne baba yaşlanır...
sonra sözler unutulur...
sonra gündüz gece olur...
sonra hayat biter...
Ve sonra genellikle çok geç olur.
O halde hiçbir şeyi sonraya bırakmayalım. Çünkü hep daha sonraya kadar beklersek en güzel anları kaybedebiliriz... En iyi deneyimler, en iyi arkadaşlar, en iyi aile. Gün bugün... O zaman Şimdi analım...
Aklımızda hep kalsın: Artık hemen yapılması gerekenleri yarına ertelemeyi göze alabilecek yaşta değiliz. (Tony Yurkoviç’ten!)