Son günlerde çoğumuzu, bir hayat kaygısı, mutsuzluk, şikayet etme durumu ve hoşnutsuzluk sardı. Bu durumları yaşarken, bir de sağlık problemi çıkınca dünyamız 360 derece birden tersine dönüyor.
***
Yaşadıklarımız bizlere ölümün çok uzakta olmadığını hatırlatıyor. Yani ölümle yüz yüze geldiğimizde yaşamımızın değerini çok daha iyi anlayabiliyoruz.
Bu durumları ne yazık ki çoğumuz yaşıyoruz. Yakınımızdaki insanlar ile kavga edip, onlardan şikayet ederken, bir gün sevdiğimiz insanlar vefat edince, onların gerçek anlamda kıymetini anlamamız gibi. Bazen içinde olduğumuz bizlere değersiz gelen ev, araba, evlilik, aile, anne, baba, arkadaş çevresi, sosyal hayat ve iş hayatının gerçek değerini iş işten geçtikten sonra anlayabiliyoruz.
Çünkü yaşamımızda sahip olduklarımızın kıymetini bilmediğimiz zaman onları kaybediyoruz. Tabii eğer sahip olduklarımızın kıymetini bilirsek, ancak o zaman onların hediyesini hayatımızda yaşayabiliriz.
***
Evimizde, bahçede, tarlada çiçeği sevmiyorsak, onu sevgi ile seyretmiyor, koklamıyorsak, meyvelerini vermesi için gerekli bakımı yapmıyorsak, o zaman onun vereceği hediyelerini alamayız, yiyemeyiz.
***
Bütün bunları göz önüne alarak, yaşamınızda sahip olduğumuz her şeyin değerini bilelim. Onları sevip ve en güzel şekli ile onların hediyelerini almayı bilelim. Şikayet etmekten vazgeçerek, elinizdekilerin değerini hayatımızda büyütelim.
Ve en önemlisi mutlu olmak için beklemeyelim. Her neye sahip isek, onunla mutluluğu yaşayarak yaşamdan keyif almaya bakalım. Yaşamdan keyif almaya, sahip olduklarınızdan mutlu olmaya, şükretmeye, sevmeye, sevilmeye kendimizi açtığımız zaman, yaşam bize daha fazlasını ve çok daha fazlasını hiç durmadan verecektir.
***
Sevgi kaynağının gücü, sahip olduklarımızdır. Sahip olduklarımızın değerini kaybedince değil, yaşarken bilelim. Sevdiklerimizle geçirdiğimiz her gün bizleri yaşama bağlar, mutluluğumuzu artırır.
Unutmayalım ki, güzel günler koşarak gelmiyor, onları yaratacak ve yakalayacak bizleriz. Esenlik dolu yarınlar dilerim.