SERAY SAYAR LEVENT
Köşe Yazarı
SERAY SAYAR LEVENT
 

SELEKTİF MUTİZM (SEÇİCİ KONUŞAMAMA)

Selektif Mutizm çocuğun ev, aile veya akrabalarının yanı gibi kendini rahat ve güvende hissettiği ortamlarda konuşup, okul, arkadaş çevresi, oyun ortamı gibi konuşmasının beklendiği sosyal ortamlarda konuşmaması durumudur. Bu çocuklar “konuşmamayı seçtikleri” sosyal ortamlarda genellikle göz kontağı kurmaz, kendisine iletişim yöneltildiğinde hiç duyamamışçasına tamamen hareketsiz kalabilirler. Seçici konuşmama %1 den az oldukça ender rastlanan bir durumdur. Problem birkaç ay sürebilecekken 1 kaç yıl da sürebilir. Bu çocuklarda sözel olarak konuşmak yerine, jest ve mimik kullanımı, kafa sallama, çekme, itme ve tek heceli kelimeleri mırıldanma ya da fısıltılı konuşmalar görülmektedir. Aşırı derecede utangaçlık, sosyal ortamlarda küçük düşmekten korkma, sosyal izolasyon, geri çekilme, anneden ayrılmama, kompulsife (takıntılı düşünce ve davranış) özellikler, olumsuz duygular, mutsuzluk, öfke nöbetleri, özellikle evdeki bireyleri kontrol altında tutma ve karşı gelme davranışları bu bozukluğun en temel özelliklerindendir (Dow, Sonies, Scheib, Moss ve Leonard, 1995). SELEKTİF MUTİZMİN NEDENLERİ(ETİYOLOJİSİ) Erken dönemde yapılan araştırmalarda düşük öz saygı, güvensiz ev ortamı, duygusal sorunlar ve geçmişte yaşanan tek ya da bir seri travmatik deneyimleri SM nedenleri arasında görmektedir. Psikanalitik eğilimli uzmanlar Selektif Mutizm’i daha çok fiziksel ve duygusal bir travmanın ürünü olarak görmüşlerdir. Buna göre, SM psişik çatışmalar ve çözümlenmemiş gelişimsel çatışmalar sonucu meydana gelmektedir (Dow ve ark., 1995). Örneğin oral ya da anal döneme saplantısı olan çocuk anne-babasını cezalandırmak amacıyla konuşmayabilir. Aile sırlarını saklayan çocuklarda, bir önceki gelişimsel döneme gerilerler ve konuşmayarak kızgınlık ve öfkelerini ebeveynlere yansıtabilir (Giddan ve ark.1997). Davranışçı teoriler ise mutismi, uzun süren olumsuz pekiştireçlerle oluşan bir öğrenme kalıbı olarak görmektedirler (Leonard ve Topol, 1993). Bu anlayışa göre mutism çocuğun çevresiyle olan etkileşiminden doğmuştur ve çocuğun çevreyi manipule etmek için kullandığı öğrenilmiş tepkilerdir Aile sistem yaklaşımcılarına göre; Aşırı kontrolcü ve baskıcı aile yapısı, karşılıklı bağımlılık, evlilik sorunları da seçici konuşmamaya sebep olur. İLİŞKİLİ GÖRÜNÜMLER Selektif mutizme eşlik edebilecek rahatsızlıklar arasında en çok; sosyal fobi, kaçınma bozukluğu, basit fobi enürezis, enkoprezis , obsesif-kompulsif bozukluk, konuşma ve dil bozuklukları görülür. Bunun yanında sıkça depresyon ,yaygın gelişimsel bozukluk, psikotik bozukluklar ve anksiyete bozuklukları somatik semptomlar, okulda düşük akademik başarı, arkadaşları tarafından reddedilme, şiddete maruz kalma ve boyun eğme davranışları görülebilir. SELEKTİF MUTİZM TEDAVİ YÖNTEMLERİ Mute çocukların tedaviye dirençli olmalarından dolayı sağaltımlarının zor olacağı belirtilmiştir. (Kolvin ve Fundudis, 1981) Fakat bununla beraber birçok tedavi yöntemi önerilmiştir. Başarılı olan tedavi yöntemleri arasında davranışsal, grup, aile terapileri ve çoklu tedavi yöntemleri gösterilmektedir. Davranışçı yaklaşımlar bilimsel yönelimi güçlü olan ve en sık kullanılan müdahale yöntemleridir. Başarılı olan yöntemlere bakıldığında ise uyarıcı söndürme, (Haris,1996) sistematik duyarsızlaştırma, pekiştirme ve tepki uyandırma gibi davranışçı teknikler bulunmaktadır. “Kademeli yaklaşım (Contincency menangement): Bu yöntemle, sözel davranışlar için olumlu pekiştireç verilirken, sözel olmayan davranışlar içinse ödüllendirmeme ya da söndürme yöntemi kullanılmaktadır (Gidon ve ark. 1997). Bu yöntemin zaman içinde çok başarılı sonuçlar verdiği belirtilmiştir. Kendi kendini model olma (Self modeling): Uygun davranışların sergilendiği, çocuk için tutumsal ve davranışsal kazanımları olan ve çocuğun içersinde kendisinin de olduğu kaydedilen ve daha sonra düzenlenen video görüntülerinin çocuk tarafından seyredilmesidir (Kehle, Owen ve Cressy 1990). Gizemli güdüleyici (Mystery motivator): Bu yöntemde çocukta beklentiyi ve pekiştirecin gücünü arttırmayı hedefleyen gizli bir ödüllendirme şekli vardır. Üzerinde bir soru işareti olan ve çocuğun adının yazıldığı bir zarf sınıfta herkesin göreceği bir yere konulur. Zarfın içerisinde de çocuğun hoşuna gidebilecek bir ödül vardır. Daha sonra çocuk sınıfta herkes tarafından duyulacak kadar yüksek bir ses tonuyla konuştuğu zaman bu kendisine verilir. Kendini ödüllendirme (Self-reinforcement): Bir kişinin uygun davranışlardan sonra kendi kendisini ödüllendirmesi olarak tanımlanır (Kehle ve ark. 1998). Tepki uyandırma (Response initiation): Bu teknikte çocuğa konuşmasının gerekli olduğu mesajı verilir. Sonra çocuğun terapistle tam bir gün beraber olacağı bir buluşma hazırlanır. Eğer çocuk bir ya da birkaç kelime söylerse ödüllendirilir ve gitmesine izin verilir, aksi takdirde bütün gün terapistin odasında kalır. Böyle durumlarda çocukların çoğunluğunun ilk bir-iki saat içinde konuştukları görülmüştür. Daha sonra çocuğun konuşmadığı sınıf ya da diğer ortamlarda öğretmeni ve arkadaşlarıyla konuşması için yeni hedefler belirlenir .”(Giddan ve ark. 1997). Son Söz; Aslında her ne kadar çok az oranda görüldüğü bilimsel olarak kanıtlanmış olsa da “Seçici Konuşamama” problemi son yıllarda oldukça fazla eğitim kurumlarında görülmeye başlarken aileler aslında bunun bir problem olduğunu fark etmemeleri sonucu, sorunun gün be gün daha da artmasına neden olmaktadır. En üzücü yanı da bu durumda ki çocukları eğitimcilerin fark etmemesi ve aileyi yanlış yönlendirmeleridir. Örneğin; bu şekilde “konuşma geriliği var” denilerek kurumumuza gelen, öğrencimde ki seçici konuşamama durumunu fark edip aileyle paylaşmama rağmen günün sonunda “siz bu işi bilmiyorsunuz” diyerek, konuşma terapistlerine (sadece bu yeterli değildir)  ya da başka kurumlara giden öğrenci sayım, azımsanmayacak kadar çok. Bu da şunu gösteriyor ki bizler gibi açılmış olan ilk çocukluk dönemi kurumların mutlaka ehil kişiler tarafından açılması bir kez daha hayati önem taşımaktadır. Aslında insan denen varlık, öyle kırılgan bir yapıya sahip ki çocuklukta yaşadığı olumlu ya da olumsuz duygularla, kendi gerçeğini bulabilmek için çırpınıp duruyor ve bizler de onların yolculuğunda, yolda ki kayaları temizleyerek kendi gerçeklerini bulmalarına destek olmalıyız.  Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın,akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!    
Ekleme Tarihi: 16 Kasım 2023 - Perşembe

SELEKTİF MUTİZM (SEÇİCİ KONUŞAMAMA)

Selektif Mutizm çocuğun ev, aile veya akrabalarının yanı gibi kendini rahat ve güvende hissettiği ortamlarda konuşup, okul, arkadaş çevresi, oyun ortamı gibi konuşmasının beklendiği sosyal ortamlarda konuşmaması durumudur.

Bu çocuklar “konuşmamayı seçtikleri” sosyal ortamlarda genellikle göz kontağı kurmaz, kendisine iletişim yöneltildiğinde hiç duyamamışçasına tamamen hareketsiz kalabilirler. Seçici konuşmama %1 den az oldukça ender rastlanan bir durumdur. Problem birkaç ay sürebilecekken 1 kaç yıl da sürebilir. Bu çocuklarda sözel olarak konuşmak yerine, jest ve mimik kullanımı, kafa sallama, çekme, itme ve tek heceli kelimeleri mırıldanma ya da fısıltılı konuşmalar görülmektedir. Aşırı derecede utangaçlık, sosyal ortamlarda küçük düşmekten korkma, sosyal izolasyon, geri çekilme, anneden ayrılmama, kompulsife (takıntılı düşünce ve davranış) özellikler, olumsuz duygular, mutsuzluk, öfke nöbetleri, özellikle evdeki bireyleri kontrol altında tutma ve karşı gelme davranışları bu bozukluğun en temel özelliklerindendir (Dow, Sonies, Scheib, Moss ve Leonard, 1995).

SELEKTİF MUTİZMİN NEDENLERİ(ETİYOLOJİSİ)

Erken dönemde yapılan araştırmalarda düşük öz saygı, güvensiz ev ortamı, duygusal sorunlar ve geçmişte yaşanan tek ya da bir seri travmatik deneyimleri SM nedenleri arasında görmektedir.

Psikanalitik eğilimli uzmanlar Selektif Mutizm’i daha çok fiziksel ve duygusal bir travmanın ürünü olarak görmüşlerdir. Buna göre, SM psişik çatışmalar ve çözümlenmemiş gelişimsel çatışmalar sonucu meydana gelmektedir (Dow ve ark., 1995). Örneğin oral ya da anal döneme saplantısı olan çocuk anne-babasını cezalandırmak amacıyla konuşmayabilir. Aile sırlarını saklayan çocuklarda, bir önceki gelişimsel döneme gerilerler ve konuşmayarak kızgınlık ve öfkelerini ebeveynlere yansıtabilir (Giddan ve ark.1997).

Davranışçı teoriler ise mutismi, uzun süren olumsuz pekiştireçlerle oluşan bir öğrenme kalıbı olarak görmektedirler (Leonard ve Topol, 1993). Bu anlayışa göre mutism çocuğun çevresiyle olan etkileşiminden doğmuştur ve çocuğun çevreyi manipule etmek için kullandığı öğrenilmiş tepkilerdir

Aile sistem yaklaşımcılarına göre;

Aşırı kontrolcü ve baskıcı aile yapısı, karşılıklı bağımlılık, evlilik sorunları da seçici konuşmamaya sebep olur.

İLİŞKİLİ GÖRÜNÜMLER

Selektif mutizme eşlik edebilecek rahatsızlıklar arasında en çok; sosyal fobi, kaçınma bozukluğu, basit fobi enürezis, enkoprezis , obsesif-kompulsif bozukluk, konuşma ve dil bozuklukları görülür. Bunun yanında sıkça depresyon ,yaygın gelişimsel bozukluk, psikotik bozukluklar ve anksiyete bozuklukları somatik semptomlar, okulda düşük akademik başarı, arkadaşları tarafından reddedilme, şiddete maruz kalma ve boyun eğme davranışları görülebilir.

SELEKTİF MUTİZM TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Mute çocukların tedaviye dirençli olmalarından dolayı sağaltımlarının zor olacağı belirtilmiştir. (Kolvin ve Fundudis, 1981) Fakat bununla beraber birçok tedavi yöntemi önerilmiştir. Başarılı olan tedavi yöntemleri arasında davranışsal, grup, aile terapileri ve çoklu tedavi yöntemleri gösterilmektedir.

Davranışçı yaklaşımlar bilimsel yönelimi güçlü olan ve en sık kullanılan müdahale yöntemleridir. Başarılı olan yöntemlere bakıldığında ise uyarıcı söndürme, (Haris,1996) sistematik duyarsızlaştırma, pekiştirme ve tepki uyandırma gibi davranışçı teknikler bulunmaktadır.

“Kademeli yaklaşım (Contincency menangement): Bu yöntemle, sözel davranışlar için olumlu pekiştireç verilirken, sözel olmayan davranışlar içinse ödüllendirmeme ya da söndürme yöntemi kullanılmaktadır (Gidon ve ark. 1997). Bu yöntemin zaman içinde çok başarılı sonuçlar verdiği belirtilmiştir.

Kendi kendini model olma (Self modeling): Uygun davranışların sergilendiği, çocuk için tutumsal ve davranışsal kazanımları olan ve çocuğun içersinde kendisinin de olduğu kaydedilen ve daha sonra düzenlenen video görüntülerinin çocuk tarafından seyredilmesidir (Kehle, Owen ve Cressy 1990).

Gizemli güdüleyici (Mystery motivator): Bu yöntemde çocukta beklentiyi ve pekiştirecin gücünü arttırmayı hedefleyen gizli bir ödüllendirme şekli vardır. Üzerinde bir soru işareti olan ve çocuğun adının yazıldığı bir zarf sınıfta herkesin göreceği bir yere konulur. Zarfın içerisinde de çocuğun hoşuna gidebilecek bir ödül vardır. Daha sonra çocuk sınıfta herkes tarafından duyulacak kadar yüksek bir ses tonuyla konuştuğu zaman bu kendisine verilir.

Kendini ödüllendirme (Self-reinforcement): Bir kişinin uygun davranışlardan sonra kendi kendisini ödüllendirmesi olarak tanımlanır (Kehle ve ark. 1998).

Tepki uyandırma (Response initiation): Bu teknikte çocuğa konuşmasının gerekli olduğu mesajı verilir. Sonra çocuğun terapistle tam bir gün beraber olacağı bir buluşma hazırlanır. Eğer çocuk bir ya da birkaç kelime söylerse ödüllendirilir ve gitmesine izin verilir, aksi takdirde bütün gün terapistin odasında kalır. Böyle durumlarda çocukların çoğunluğunun ilk bir-iki saat içinde konuştukları görülmüştür. Daha sonra çocuğun konuşmadığı sınıf ya da diğer ortamlarda öğretmeni ve arkadaşlarıyla konuşması için yeni hedefler belirlenir .”(Giddan ve ark. 1997).

Son Söz; Aslında her ne kadar çok az oranda görüldüğü bilimsel olarak kanıtlanmış olsa da “Seçici Konuşamama” problemi son yıllarda oldukça fazla eğitim kurumlarında görülmeye başlarken aileler aslında bunun bir problem olduğunu fark etmemeleri sonucu, sorunun gün be gün daha da artmasına neden olmaktadır. En üzücü yanı da bu durumda ki çocukları eğitimcilerin fark etmemesi ve aileyi yanlış yönlendirmeleridir.

Örneğin; bu şekilde “konuşma geriliği var” denilerek kurumumuza gelen, öğrencimde ki seçici konuşamama durumunu fark edip aileyle paylaşmama rağmen günün sonunda “siz bu işi bilmiyorsunuz” diyerek, konuşma terapistlerine (sadece bu yeterli değildir)  ya da başka kurumlara giden öğrenci sayım, azımsanmayacak kadar çok. Bu da şunu gösteriyor ki bizler gibi açılmış olan ilk çocukluk dönemi kurumların mutlaka ehil kişiler tarafından açılması bir kez daha hayati önem taşımaktadır.

Aslında insan denen varlık, öyle kırılgan bir yapıya sahip ki çocuklukta yaşadığı olumlu ya da olumsuz duygularla, kendi gerçeğini bulabilmek için çırpınıp duruyor ve bizler de onların yolculuğunda, yolda ki kayaları temizleyerek kendi gerçeklerini bulmalarına destek olmalıyız. 

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın,akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve cukurovapress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.