Cahit Sıtkı'nın şiirinde dediği gibi, "Yaş 35, yolun yarısı" derlerdi, şimdilerde ise, orta yaş kavramının, 50'lerden 60'lara ve sonrasına doğru ilerlediğini görüyoruz.
Yaşam algımız değişti. Zamanla insanların bilinçlenmesi ile bu süreç değişti. Artık ne yiyip ne içeceğimiz konusunda daha hassasız. Yaşam kalitesinin hem fiziksel, hem de ruhsal yönden artırılması, orta yaş kavramını da farklılaştırdı. İnsanın kendini bulduğu yaş, yaşayacağı orta yaş kabul edilir oldu.
Bana göre, orta yaş, farkında bir hayat sürenlerin altın çağıdır. Hayatla hesaplaşmanın, dünyevi hayat ile manevi hayatın dengesinin kurulabildiği bir dönem oldu artık.
Tüm sorunların azaldığı, sakin ve huzurlu bir yaşamı elinde tuttuğu dönemdir. Bu yaşta artık insan aslında ne yapmak istiyorsa, onu yapar oluyor. Bu yaşlarda, daha aktif ve mutlu olmayı başarabilen insanlar, yaşlanmayı da hissetmiyor. Bunu çevremdeki bazı insanlarda gözlemledim. Blujean ve spor ayakkabı giyen, gençlerle vakit geçiren, kendini genç hisseden insanların, orta yaş güzelliğini doyasıya yaşadığını gördüm.
***
Emekli olduktan sonra boşluğa düşüp kısa süre içinde ölen insanlarda var. Emeklilik bir bitiş olarak değil, ikinci perde olarak görmeliyiz.
Uzmanlara göre, aşağıdaki şeyleri düşündüğümüzde ve hissettiğimizde orta yaşa geldiğimizi anlıyoruz.
Bazı yiyecekler ve Klima dokunuyorsa. 20-30 senedir aramadığımız tanıdıklarımızla Facebook'ta arkadaş oluyorsak. Kel kafamı-za kulak üzerinden saç telleri tarıyorsak. Sebepsiz yere ağrılarımız oluyorsa. Televiz-yon kumandaları ve akıllı telefonları karıştı-rıyorsak. "Bizim zamanımızda..." demeye başladıysak. Yemekten sonra ağırlık çöküyorsa. Aynaya baktığınızda anne veya baba-mıza benzemeye başladığımızı düşünüyorsak. Arabaya binerken veya inerken zorlanıyorsak. Göbeğim büyüdü, kilo aldım diyorsak. Akşam haberlerini kaçırmıyorsak. Cereyanda kaldığınızda hasta oluyorsak. Botoks yaptırmayı düşünüyorsak. Gençler amca-teyze diyorsa. Sabahları yorgun kalkıyorsak. Mantığımız kalbinize ağır basıyorsa. Televizyonda sağlık programları ilgimizi çekiyorsa. Anılarımızı anlatıyorsak. Huzurun her şeyden daha önemli olduğuna inanıyorsak. İçtiğimiz ilaç sayısı fazlalaştıysa, artık orta yaşlı sayılıyoruz.
***
Yine de içimizdeki çocuğu öldürmeyim derim. Gençler gibi yaşayamasak da, ruhumuz ve gönlümüz hep genç kalsın dileğimle, bilge insanlara sağlıklı ve huzurlu günler dilerim.