Bir gülüş kadar içten.
Bir bakış kadar gerçeğiz.
Kim olduğumuz, ne olduğumuz önemli değil.
Kendimizi ifade edebildiğimiz yerdeyiz.
Hayatın serüveni içinde kimseden, iyi niyet, saygı, sevgi ve anlayış dışında bir şey beklemeyiz.
Veya öyle olduğunu sanırız.
Bu yaşamda:
Sevildiğimiz kadar değil,
Sevebildiğimiz kadar değerliyiz.
Hayatı değerli kılan insanların yaşaması, insanları değerli kılan ise doğruluğu, dürüstlüğü ve sevecenliği değil midir? Bu güzel sözcükleri neşeli bir uzun ömür hikayesi ile bitirelim.
Kader rüzgarı karşımıza, doğru, dürüst ve sevecen insanlar çıkarsın..
En iyi en güzel insanlarla, en güzel yarınlar dilerim.
***
İngiltere'de, Pazar ayininin sonunda rahip haftalık vaazını şöyle bitirdi:
"Demek ki, Tanrı adına ne yapmamız lazım? Düşmanlarımızı affetmemiz lazım. Şimdi, bu sohbetimizden sonra, aranızdan kaçı düşmanlarını affetti?”
Cemaatin yarıdan fazlası elini kaldırdı.
Rahip sorusunu yineledi..
Bu kez hepsinin elleri havadaydı,; önlerindeki yaşlı teyze hariç..
Rahip sordu;
"Bayan Neely? Hayırdır? Düşmanlarınızı affetmek size bu kadar mı zor geliyor?”
"Düşmanım yok ki!” dedi Bayan Neely, o titrek ve son derece şeker haliyle!
Cemaatten uğultular, şaşkınlık nidaları yükseldi; rahip devam etti:
"Oooo! Bu gerçekten inanılmaz güzel bir şey! Kaç yaşındasınız Bayan Neely?”
“108!”
Cemaat ayağa kalkıp gözyaşları içinde alkışlamaya başladı;
"Bayan Neely, lütfen, şöyle yanıma gelir misiniz?
Yavaş yavaş. Aman dikkat.. Hah! Tamammmmm.
Lütfen buradan cemaatimize bu işin sırrını söyler misiniz? Nasıl oluyor da insanın 108 yıl gibi uzun bir ömür zarfında hiç düşmanı olmuyor?”
Yaşlı kadın, küçük ve titrek adımlarla rahibe sırtını dönüp, cemaate baktı;
"Hepsi öldü şe……lerin.."