Herkese selam olsun…
Hayat benim için oldukça hızlı akıyor, bilmem sizin içinde öyle mi? Ve hatta kafamın içine yetişemediğim günlerim çok, acaba yaş ilerleyince böyle mi, oluyor ya da kimsenin olmadığı, hiç bir mesuliyeti üstlenmediğim sadece kendimle bir tatile mi, ihtiyacım var onu da bilemiyorum?
Y a da toplum olarak, takip edemediğimiz, sürekli aşağılandığımız, bir taht kavgasının içinde beynimiz sulandı ondan mı, bütün bunları hissediyorum? İşte, bunu da bilemiyorum…
Ancak, her şeye rağmen hayatta güzel işleri, çabaları da duymak… Sanki bizi umutlandıran, yaşama tutunmamızı sağlayan en önemli değerler oluveriyor.
Zira iyi insanlar bu hayatta… Ve gelecek nesiller için çabalamaya devam ediyor…
Geçtiğimiz gün “Dünya Çevre Günü” idi. İnsanlar daha bilinçli ve coşkulu mesajlar verdiler bu yıl. Anlayacağınız İnsan evladı artık, taşın-toprağın, evin-arabanın yenmeyeceğini anlamış gibi…
Her yerde “Sıfır Atık,”Yeşil Dünya ve Çevre” ,“Geri Dönüşüm” kelimelerini çok duyar oldu, bu da çok güzel bir gelişme, artık dünyanın bize sinyallerini fark etmeye başladık.
Biz kurum olarak zaten her zaman bir proje üzerine çalışırız. Zira Lion Quest ( yaşam becerileri)programı, duygusal ve sosyal gelişim üzerine kurulmuş bir programdır. Atıkların önemini de geri dönüşümün ülke ekonomisinde ne derece önemli olduğunu biliriz. Çoğu kez çocukların sanat etkinlikleri artık materyal çalışmasından olur ki birkaç dönem de atıklardan sergi hazırlamıştır benim çocuklarım. Ancak sıfır atık projelerinde “komposto yapma tekniğini” oğlumdan öğrendim ve araştırdıktan sonra uygulamaya geçmeye karar verdim.
Bugün size biraz ondan bahsedeceğim. Özellikle mutfakla çok haşir neşir olanlarımız, sıfır Atık, çevre, geri dönüşüm hareketinde asıl uygulayıcılar oldukları kadar, benim gözümde birer kahramandır.
Eğer mutfağınızda bu yazdıklarımı uygularsanız zaten evinizde hiç çöp biriktirmeyeceğinizi görecek, ev ekonomisine katkılarınızı fark edeceksiniz.
Keşke devlet politikası olsa da özellikle ev hanımlarına bu eğitimler zorunlu kılınsa…
Okullarda öğretilen tasarruf, çevre temizliği, geri dönüşüm, sıfır atık bilinçlendirmeleri, uygulamaya geçirilmeden ve evde yaşanmadan asla kazandırılamaz…
Yine döndük dolaştık ailenin önemine, tekrar geri döndük. Maalesef (maalesefi, her şeyi bizden beklemeyin demek için yazdım J) çocuk eğitimde de çevre bilincinde de aile faktörü çok önemli.
Doğduğumuz aile ve yer bizim elimizde değil, bunu biz seçemeyiz, ancak; araştırmak, gelişmek ve uygulamak bizim elimizde, zira yaratıcının, iyi ve kötüyü ayırt edebilecek kadar hepimize akıl dağıttığını düşünüyorum.
Neyse, evde ya da iş yerinde uygulayabileceğiniz “komposto” denilen sıfır atık yönetime geçelim.
Olay çok basit, sadece çeşme takılabilecek plastik kova ve içine tabandan 1-2 karış uzaklıkta yerleştirilecek bir süzgeç hepsi bu, burada önemli olan; bu kovanın hava almaması… İnternette komposto kovasının evde nasıl yatıldığı ile de ilgili videolar görebilirsiniz.
Peki, bunu nasıl uygulayacağız? Her yaptığınız sebze, meyve kabuklarını ya da çürümüş sebze meyvelerinizi, eğer sokak hayvanlarına vermiyorsanız artan yemeklerinizi, bu kovanın içinde biriktiriyorsunuz. Kova ağzına kadar dolduğunda kapağı kapatıp fermantasyona (mayanma) uğramasını bekliyorsunuz. Çürüyen besinler suyunu salgılamaya başlıyor, ortalama bir hafta, on gün de bu işlem gerçekleşiyor ve siz çeşmeden organik suyu bütün bitkilerinizi sulamak için kullanıyorsunuz ve kalan posasını ister bahçenize ister evindeki saksıya gömüyorsunuz. Böylelikle verimli bir toprağınız, gübreyle güçlenmiş bitkileriniz oluyor. Tek dikkat edeceğiniz kovanın hava almaması. Olay bu kadar basit…
Diğer atıklara gelirsek; biz, kağıt ve buna benze atıkları, plastik poşetleri ve diğer plastik atıkları, zaten ayrı çöp torbalarına koyuyor ve en yakın belediye geri dönüşüm kutularına atıyoruz.
Okulun içini sildiğimiz suyu dökmeyip, dışarıyı sildiğimiz kovanın içine döküyoruz, sonra da bu suyu tuvalete dökerek boruların daha hızlı temizlenmesini sağlıyoruz.
Mutfaktaki, diğer önlemlere gelince; lavabonun içine bir küvet oturttuk, suyu kullanmamız gerektiğinde o küvet doluyor ve onu da yine kovada biriktirerek, ya bahçeyi suluyor ya da dışarıyı temizlemek için kullanıyoruz.
Bütün bunlar, bizim şimdilik yapabildiğimiz önemler ve çocuklarımız artık çeşmenin az açılması gerektiğini öğrenmiş durumdalar. Hala… Nasıl, çevreyi korur ve kaynaklarımızı nasıl, az tüketebiliriz? in peşinde kafa yormaya devam ediyoruz.
Bunun dışında, sifonlar… Onların içine 1 litrelik içi su dolu pet şişeler koyacağım, zira her sifon çekilişinde oldukça fazla su tüketildiğini gördüm.
Ve kış planımız… Yağmur suyu… Bunu da bahçeye birkaç varil koyarak çözeceğim, biriken yağmur ve giderlerden akan su… Bahçe sulamaya ya da yıkamaya birebir çözüm değil mi?
Yine çok yazdım, yine çok anlattım. Ancak, bu ülkeyi atalarımızdan emanet olarak aldıysak, biz de çocuklarımıza bu emaneti doğru teslim etmeliyiz ki varlığımıza ihanet etmeyelim…
Bir ülkede bilinç geliştikçe, o ülke yaşanır hale gelir… O yüzden asıl beka sorunumuz, fakülte bitiren değil, gerçekten eskisi gibi duyarlı, eğitimli, bilinçli… Kısacası; Nevzat müdürümün de dediği gibi “Organik Bireylerin” yetişmemesidir.
Mahvettiğimiz doğa sinyallerini vermeye başladı zaten, madem yüzyıllar için de dünyayı, doğayı bu hale getirdik, bunu düzeltmekte bizim görevimiz.
Ne güzel ki artık fısıltı bile olsa, bu konuda sesler yükselmeye başladı ve ciddi projelere destek var ,yeter ki siz inanın…
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!