SERAY SAYAR LEVENT
Köşe Yazarı
SERAY SAYAR LEVENT
 

Öylesine…

Bugün, sizin bildiklerinizi gördüklerinizi, kentli ve T C vatandaşı olarak yazmak istedim. Öncelikle gençlerin, çocuklu ailelerin Allah yar ve yardımcısı olsun… Cumhuriyetten ve Atatürk’ün öğretilerinden uzaklaştırılmaya çalışırken, halkın ona daha çok yaklaşmasını, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda da görmek mutluluk vericiydi. Yine coşkulu kutlamalara tanıklık ettik. Bu güzelliklere gölge düşürülmeye çalışıldıysa da galiba yine ters tepti… Bu arada var olan yasaları hatırlatanlara, Anayasa da hala mevcut olan 2596 sayılı 3 Aralık 1934 yılında kabul edilen Kılık kıyafet kanunu da hatırlatmak, gerek o zaman… Aslında hatırlatılacak o kadar çok kanun var ki açık alanda içki yasağına gelene kadar… Ülkenin farklı bir yola girdiği aşikar,bir vatandaş olarak olanı,olacağı göre göre hiç bir şey yapmamak ayrı bir acı ve bu kaos dolu ortamda biz eğitimciler evlat yetiştirmeye çalışırken, aklı karışık doğurduğu çocuklarına nasıl davranacağını kestiremeyen, internet anne-babalarına rehberlik yapmaya çalışıyoruz, bu da ayrı bir muamma…. Geçenlerde genç bir insan şöyle bir tespitte bulunmuş “Y kuşağı (1980-1999) çocuklukları ebeveynlerini memnun etmeye çalışarak geçti. Ebeveynlik dönemleri çocuklarını memnun etmeye çalışarak geçiriyor. Sonuç: Kendi çocukluk travmalarını çözmeye çalışırken, çocuğuma travma yaratmayayım diye ne yapacağını şaşırmış tatlı bir nesil” Diyerek aslında çok iyimser tespitte bulunmuş. Bu tespit benim son yıllarda “neden, genç ebeveynler bu kadar saçmalıyor?” Ve “neden, her şeyde ya çocuğum travma yaşarsa? ”nın “endişesini yaşıyor ve bu ebeveynler neden, çocuklarının kölesi olmuş?” sorularına cevap bulmama yardımcı oldu. Demek ki biz yaşların fark etmediği Y kuşağı, hep bizleri memnun etmek için çabalamış ve yine biz eski kuşağın “aman ben görmedim çocuğum görsün” yanılgısının yerini, kendi çocuklarını sonsuz memnun etme çabası yerini almış. O yüzdendir ki çocuğu özgür büyütme adına, onları sınırsız, şımarık, küstah denecek kadar laf ebesi olmasına teşvik etmişler. Ne garip çelişki değil mi* Biz eskiler evlatlarımız bizim yaşadığımız yoksulluğu yaşamasınlar diye dünyayı önlerine sererek büyüttük ki şu anda en ufak kaosta depresyona girmeye ve kaçmaya hazır halde beklerken emeksiz zenginlik peşlindeler. Ya bizim torunlarımızın ana-babaları da onlarda sonsuz, fütursuz, başkasının özgürlüğünü kısıtlayan bireysel özgürlük ruhuyla çocuk büyütmeye çalışıyorlar. Galiba farkında olmadan yaptığımız hatayı torunlarımızla ödüyoruz. Ancak, gençlerin atladığı bir durum var. Bu şekilde sınırsız, ego ve haz duygusunun öne çıktığı çocuklar ileride sizi dönüşü olmayan zorluklara sürüklerken, mutsuz, bencil, kendini yanlış ifade eden, duyguları tanımayan ve kontrol edemeyen bir toplum yaratmaya doğru götürür. Lütfen! Sadece ana-baba olun hepsi bu… Doğru kaynakları okuyun, internet ana-babası olmaktan vazgeçin, vazgeçin ki doğa uyumlu, doğal çocuklar yetiştirin.   Aileyi oluşturan sizsiniz, aile içi davranış ve eğitim dinamiği de belirleyen yine sizsiniz. O yüzden sorunlarınızı önce siz halledecek ve aile içi eğitimi siz belirleyeceksiniz. Çocuğunuz her şeye ağlıyor ve ısrarcıysa, yüzünüze tükürebiliyorsa ya da çatır çatır sizinle anlamsız kavgalar ediyorsa ya da sağlığını, gelişimini etkileyecek istek ve davranışlarda bulunuyor ve siz bu durumlardan hiç şikâyetçi değilseniz. O zaman hiçbir sorun yoktur ve bundan dolayı psikologların, psikiyatrların, çocuk gelişimcilerinin kapısını eskitmenize hiç gerek yok zira uyulmayan tavsiyelerin size bir faydası olmaz.    Hayat sizin, çocuk sizin… Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
Ekleme Tarihi: 31 Ağustos 2023 - Perşembe

Öylesine…

Bugün, sizin bildiklerinizi gördüklerinizi, kentli ve T C vatandaşı olarak yazmak istedim.

Öncelikle gençlerin, çocuklu ailelerin Allah yar ve yardımcısı olsun…

Cumhuriyetten ve Atatürk’ün öğretilerinden uzaklaştırılmaya çalışırken, halkın ona daha çok yaklaşmasını, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda da görmek mutluluk vericiydi. Yine coşkulu kutlamalara tanıklık ettik. Bu güzelliklere gölge düşürülmeye çalışıldıysa da galiba yine ters tepti…

Bu arada var olan yasaları hatırlatanlara, Anayasa da hala mevcut olan 2596 sayılı 3 Aralık 1934 yılında kabul edilen Kılık kıyafet kanunu da hatırlatmak, gerek o zaman…

Aslında hatırlatılacak o kadar çok kanun var ki açık alanda içki yasağına gelene kadar…

Ülkenin farklı bir yola girdiği aşikar,bir vatandaş olarak olanı,olacağı göre göre hiç bir şey yapmamak ayrı bir acı ve bu kaos dolu ortamda biz eğitimciler evlat yetiştirmeye çalışırken, aklı karışık doğurduğu çocuklarına nasıl davranacağını kestiremeyen, internet anne-babalarına rehberlik yapmaya çalışıyoruz, bu da ayrı bir muamma….

Geçenlerde genç bir insan şöyle bir tespitte bulunmuş “Y kuşağı (1980-1999) çocuklukları ebeveynlerini memnun etmeye çalışarak geçti. Ebeveynlik dönemleri çocuklarını memnun etmeye çalışarak geçiriyor.

Sonuç: Kendi çocukluk travmalarını çözmeye çalışırken, çocuğuma travma yaratmayayım diye ne yapacağını şaşırmış tatlı bir nesil” Diyerek aslında çok iyimser tespitte bulunmuş.

Bu tespit benim son yıllarda “neden, genç ebeveynler bu kadar saçmalıyor?” Ve “neden, her şeyde ya çocuğum travma yaşarsa? ”nın “endişesini yaşıyor ve bu ebeveynler neden, çocuklarının kölesi olmuş?” sorularına cevap bulmama yardımcı oldu. Demek ki biz yaşların fark etmediği Y kuşağı, hep bizleri memnun etmek için çabalamış ve yine biz eski kuşağın “aman ben görmedim çocuğum görsün” yanılgısının yerini, kendi çocuklarını sonsuz memnun etme çabası yerini almış.

O yüzdendir ki çocuğu özgür büyütme adına, onları sınırsız, şımarık, küstah denecek kadar laf ebesi olmasına teşvik etmişler. Ne garip çelişki değil mi* Biz eskiler evlatlarımız bizim yaşadığımız yoksulluğu yaşamasınlar diye dünyayı önlerine sererek büyüttük ki şu anda en ufak kaosta depresyona girmeye ve kaçmaya hazır halde beklerken emeksiz zenginlik peşlindeler. Ya bizim torunlarımızın ana-babaları da onlarda sonsuz, fütursuz, başkasının özgürlüğünü kısıtlayan bireysel özgürlük ruhuyla çocuk büyütmeye çalışıyorlar. Galiba farkında olmadan yaptığımız hatayı torunlarımızla ödüyoruz.

Ancak, gençlerin atladığı bir durum var. Bu şekilde sınırsız, ego ve haz duygusunun öne çıktığı çocuklar ileride sizi dönüşü olmayan zorluklara sürüklerken, mutsuz, bencil, kendini yanlış ifade eden, duyguları tanımayan ve kontrol edemeyen bir toplum yaratmaya doğru götürür.

Lütfen! Sadece ana-baba olun hepsi bu… Doğru kaynakları okuyun, internet ana-babası olmaktan vazgeçin, vazgeçin ki doğa uyumlu, doğal çocuklar yetiştirin.

 

Aileyi oluşturan sizsiniz, aile içi davranış ve eğitim dinamiği de belirleyen yine sizsiniz. O yüzden sorunlarınızı önce siz halledecek ve aile içi eğitimi siz belirleyeceksiniz. Çocuğunuz her şeye ağlıyor ve ısrarcıysa, yüzünüze tükürebiliyorsa ya da çatır çatır sizinle anlamsız kavgalar ediyorsa ya da sağlığını, gelişimini etkileyecek istek ve davranışlarda bulunuyor ve siz bu durumlardan hiç şikâyetçi değilseniz. O zaman hiçbir sorun yoktur ve bundan dolayı psikologların, psikiyatrların, çocuk gelişimcilerinin kapısını eskitmenize hiç gerek yok zira uyulmayan tavsiyelerin size bir faydası olmaz.   

Hayat sizin, çocuk sizin…

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve cukurovapress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.