SERAY SAYAR LEVENT
Köşe Yazarı
SERAY SAYAR LEVENT
 

Ölü At Teorisi (DeadHorseTheory)

  Geçenlerde sanalda dolaşırken bu terim dikkatimi çekti “Ölü At Teorisi” önce Türkiye’nin gündemine gönderme yapıldığını düşündüm ancak araştırırken özellikle iş dünyasında yaygın olarak bilinen bir teori olduğunu bulunca, sizlerle paylaşmak istedim ve hatta bugün birazcık kara bulutlar açılsın diye pek bilinmeyen Nasrettin Hoca fıkrası dahi buldum.    Bakın Ölü At Teorisi ile ilgili bulduğum bilgiler;  tam olarak ne zaman ve kim tarafından ortaya atıldığına dair kesin bir kaynak yok. Ancak bu kavram, genel olarak değişime direnmenin veya artık işe yaramayan bir şeyi sürdürmenin anlamsızlığını anlatan bir metafor olarak kullanılmaktadır.   Ölü At Teorisi (DeadHorseTheory), bir işi veya durumu ne kadar zorlasanız da artık ilerlemeyeceğini anlatan bir metafordur. Temel fikir, eğer bindiğiniz at öldüyse, ona binmeye devam etmenin hiçbir anlamı olmadığıdır. Yani işe yaramayan bir şeyi zorlamaktansa, yeni bir yol bulmak veya bırakmak gerekir. Bu teori kesin olarak bir kişi veya akademisyen tarafından formüle edilmemiştir. Daha çok bir Kızılderili atasözüne dayandığı ve zaman içinde farklı alanlarda (iş dünyası, yönetim, siyaset) kullanılarak popülerleştiği söylenir. Özellikle iş dünyasında, başarısız projelere gereksiz kaynak ayırmayı eleştirmek için sıkça kullanılır.Modern iş yönetimi literatüründe 20. yüzyılın sonlarında yaygın hale geldiğini belirtir.   Kısaca teori, "Eğer bindiğiniz at öldüyse, inin!" diyerek, etkisiz hale gelmiş süreçleri veya stratejileri sürdürmenin faydasız olduğunu vurgular.   Gelelim her sözüyle düşündüren ve tebessüm etmemizi sağlayan Nasrettin Hoca’mıza… Nasrettin Hoca bir gün kasabaya gittiğinde, halkın bir yolsuzluk olayını konuştuğunu duymuş. Meğer kasabanın ileri gelenlerinden biri, vaktiyle yetimlerin hakkı olan parayla kendine büyük bir konak yaptırmış. Ama ne hikmetse, kimse ses çıkarmaya cesaret edemiyormuş.   Hoca bir köşede dinledikten sonra gülümseyerek sormuş: — Peki, bu konak sağlam mı? — Çok sağlam Hoca! En iyi taşlardan yapıldı, yıllarca yıkılmaz! Hoca başını sallamış: — Anladım… Ama içinde haram varsa, duvarları taş değil de vicdan olsaydı, çoktan çökerdi. Oradakiler biraz düşünmüş ama yine de seslerini çıkaramamışlar. Bunun üzerine Hoca eklemiş:   — Belli ki vicdan da, adalet de bu konak kadar sağlam yapılmamış!   Son Söz: Bir insan kendini savunurken dahi bazen adalette güçsüz kalıyor, bunu en yakınlarımızın bize yaptıkları adaletsizliklerden çok rahat görebiliriz. Ancak insanla diğer canlıları ayırt eden en önemli meziyet insani duygular ve akıldır. Eğer en küçük toplumda dahi olsanız, ahlak, merhamet, vicdan, akıl rafa kaldırılmışsa, inançlar bile bize doğru yolu gösteremez, zira kendi daralmış penceremizde yalanlarımızı bile mantığımıza oturtturur yalanlarımızı bile gerçekmiş gibi algılarız ve bu sanrılarla herkesi düşman görmeye başlarız ki bu psikolojik bir rahatsızlıktır. O yüzden ahlakın, vicdanın, merhametin olmadığı toplumlarda adaletten, haktan, hukuktan bahsetmek masallarda kalan bir iki satırdan ibaret olur. Cicero’ nun dediği gibi “En büyük ahlaksızlık, adaleti kendi çıkarları için kullanmaktır”O yüzden evlatlarımıza öğreteceğimiz en önemli değer Ahlak, vicdan, merhamet olmalıdır.   Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
Ekleme Tarihi: 28 Mart 2025 - Cuma

Ölü At Teorisi (DeadHorseTheory)

 

Geçenlerde sanalda dolaşırken bu terim dikkatimi çekti “Ölü At Teorisi” önce Türkiye’nin gündemine gönderme yapıldığını düşündüm ancak araştırırken özellikle iş dünyasında yaygın olarak bilinen bir teori olduğunu bulunca, sizlerle paylaşmak istedim ve hatta bugün birazcık kara bulutlar açılsın diye pek bilinmeyen Nasrettin Hoca fıkrası dahi buldum. 

 

Bakın Ölü At Teorisi ile ilgili bulduğum bilgiler;  tam olarak ne zaman ve kim tarafından ortaya atıldığına dair kesin bir kaynak yok. Ancak bu kavram, genel olarak değişime direnmenin veya artık işe yaramayan bir şeyi sürdürmenin anlamsızlığını anlatan bir metafor olarak kullanılmaktadır.

 

Ölü At Teorisi (DeadHorseTheory), bir işi veya durumu ne kadar zorlasanız da artık ilerlemeyeceğini anlatan bir metafordur. Temel fikir, eğer bindiğiniz at öldüyse, ona binmeye devam etmenin hiçbir anlamı olmadığıdır. Yani işe yaramayan bir şeyi zorlamaktansa, yeni bir yol bulmak veya bırakmak gerekir.

Bu teori kesin olarak bir kişi veya akademisyen tarafından formüle edilmemiştir. Daha çok bir Kızılderili atasözüne dayandığı ve zaman içinde farklı alanlarda (iş dünyası, yönetim, siyaset) kullanılarak popülerleştiği söylenir. Özellikle iş dünyasında, başarısız projelere gereksiz kaynak ayırmayı eleştirmek için sıkça kullanılır.Modern iş yönetimi literatüründe 20. yüzyılın sonlarında yaygın hale geldiğini belirtir.

 

Kısaca teori, "Eğer bindiğiniz at öldüyse, inin!" diyerek, etkisiz hale gelmiş süreçleri veya stratejileri sürdürmenin faydasız olduğunu vurgular.

 

Gelelim her sözüyle düşündüren ve tebessüm etmemizi sağlayan Nasrettin Hoca’mıza…

Nasrettin Hoca bir gün kasabaya gittiğinde, halkın bir yolsuzluk olayını konuştuğunu duymuş. Meğer kasabanın ileri gelenlerinden biri, vaktiyle yetimlerin hakkı olan parayla kendine büyük bir konak yaptırmış. Ama ne hikmetse, kimse ses çıkarmaya cesaret edemiyormuş.

 

Hoca bir köşede dinledikten sonra gülümseyerek sormuş:

— Peki, bu konak sağlam mı?

— Çok sağlam Hoca! En iyi taşlardan yapıldı, yıllarca yıkılmaz!

Hoca başını sallamış:

— Anladım… Ama içinde haram varsa, duvarları taş değil de vicdan olsaydı, çoktan çökerdi.

Oradakiler biraz düşünmüş ama yine de seslerini çıkaramamışlar. Bunun üzerine Hoca eklemiş:

 

— Belli ki vicdan da, adalet de bu konak kadar sağlam yapılmamış!

 

Son Söz: Bir insan kendini savunurken dahi bazen adalette güçsüz kalıyor, bunu en yakınlarımızın bize yaptıkları adaletsizliklerden çok rahat görebiliriz. Ancak insanla diğer canlıları ayırt eden en önemli meziyet insani duygular ve akıldır. Eğer en küçük toplumda dahi olsanız, ahlak, merhamet, vicdan, akıl rafa kaldırılmışsa, inançlar bile bize doğru yolu gösteremez, zira kendi daralmış penceremizde yalanlarımızı bile mantığımıza oturtturur yalanlarımızı bile gerçekmiş gibi algılarız ve bu sanrılarla herkesi düşman görmeye başlarız ki bu psikolojik bir rahatsızlıktır. O yüzden ahlakın, vicdanın, merhametin olmadığı toplumlarda adaletten, haktan, hukuktan bahsetmek masallarda kalan bir iki satırdan ibaret olur. Cicero’ nun dediği gibi “En büyük ahlaksızlık, adaleti kendi çıkarları için kullanmaktır”O yüzden evlatlarımıza öğreteceğimiz en önemli değer Ahlak, vicdan, merhamet olmalıdır.

 

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve cukurovapress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.