SERAY SAYAR LEVENT
Köşe Yazarı
SERAY SAYAR LEVENT
 

Kurbanlık Koyun…

  Kendinizi hiç kurbanlık koyun gibi hissettiniz mi? Ben oldukça fazlaca bunu hissediyorum. Ölüm zamanını bekleyen koyun, bu çok iğrenç bir duygu. Bir gerçeğimiz var ve bunu da maalesef acı bir şekilde öğrendik daha doğrusu  bu derecede tehlikesini fark ettik. Bununla birlikte ne kadar cahil olduğumu kendi adıma net anladım. Cahilim ki deprem bölgesinde olduğumu 1998 depremini görmüş olsam da ciddiyetini idrak edememişim. Cahilim ki çevrem fay hatlarıyla kaplıyken, fay hatlarının hareketlerinden bu derece etkileneceğimizi fark etmemişim. Peki, bu cehalet sadece bana mı aitti? Bakın 3 fay hattına olduğumuzu biz halk yeni fark ettik. (Jeolojik olarak en aktif deprem kuşağı üzerinde yer alan Türkiye'de; Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu Fay Hattı olmak üzere 3 adet fay hattı bulunmaktadır.) Kızılay’ın aslında devlet kurumu değil, gönüllü aracı bir kurum olduğunu satılan kanlar, çadırlar ve yiyeceklerle “nasıl yani” nidalarıyla algılamaya çalışıyoruz. (Türk Kızılay ya da resmî adıyla Türkiye Kızılay Derneği, Türkiye'deki en büyük insani yardım kuruluşudur ve Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi'nin bir parçasıdır. Personelinin bir kısmı gönüllü olarak, bir kısmı ise maaşlı olarak çalışır. Türk Kızılayı, kâr amacı gütmeyen (NGO), yardım ve hizmetleri karşılıksız olarak sağlayan ve kamu yararına çalışan bir gönüllü sosyal hizmet kuruluşudur, devlet kurumu değildir.)   Peki neden böyle olduk? Ve şimdi hepimiz uyuşuk bir beyin ile şimdilik şanslı azınlık olarak ve şimdilik sağlam olarak gördüğümüz evlerimizde, her oturduğumuz alanı mutfağa çevirip, elimizde olası bir durumda kurtarmak için taşıdığımız çantalarımızla stres altında kurbanlık koyun gibi bekliyoruz. Siyasiler,  öyle çok yıllarca birbirinin gözünü oydu ki devletine bağlı kurumları takip etmeyi bırakın,  kimin ne olduğunu anlamış olsak da, uyaranları da ciddiye almayıp küçümsedi. Kızılay yüzyıllardır kan satar ya da takas alır şimdi de çadır satışı fark edildi. Çünkü topluma öyle bir algı verildi ki bizi Kızılay’ı kamu kuruluşu olduğuna inandırdılar. Kan satıldığını ya da takas yapıldığını yıllar önce acı bir şekilde tecrübe edinilendenim. Bundan bahsettiğim zaman insanlar inanmamıştı. Ancak hep bu kanı bile bile verdim çünkü parayla bile kan bulunulmamasının ne zor olduğunu bilirim. Şimdide, Kızılay’ın kamu kuruluşu olmadığının hayreti içinde onun bunun nedenlerini sorguluyoruz... Biz bu cehaleti mi seçtik? Yoksa bütün hükümetlerin bizi egoları için yok sayıp siyasi çatışmaları seyretmek, sosyo-ekonomik sıkıntıların başımızı döndürüp bizi sorgulayamaz hale getirmeleri mi cehalete sürüklenmemize neden oldu? Peki, biz bütün bu korkunç gerçeklerin farkında değilken, gelmiş geçmiş bizi yönetenler rant uğruna bu olası felaketleri bile bile nasıl yönettiğiniz toplumu yok etmeye razı geldiniz, hiç mi vicdanınız yoktu.   Ben çok cahilmişim bunu fark ettim, benimle birlikte meğer bizi yönetenler, medya, bilim insanları, zır cahilmiş. Meğer eskiler bu gerçeği bilerek yerleşim alanları belirlenmiş. Meğer Adana’yı sahil kenti yapmak yerine, sağlam güvenli alanlarda yaşatma adına, sert zemini olan yerleşim alanları belirlenmiş, meğer o yüzden Kuzey Adana ya da halkın bildiği Çukurova ilçesinin imara açılmasına karşı gelinmiş. Benim gibi cahil ve hatta zır cahiller evleri insanlara mezar yapanlar, ocakları söndürenler, halkın dengesini bozanlar, üç kuruş kazanç sağlamak için üç maymunu oynayanlar… Sizler, nasıl bu vicdansızlıkla yaşayacaksınız? Gerçi vicdan olsa bunlar başa gelmezdi. Sizler, evet, medya, medyatik yüzler, kamu, akli insanlar Kızılay’ı halka yanlış anlatanlar , habire kamu spotu yapanlar, Kızılay’ın benim derneğimden farkı olmadığını anlatamayanlar ve halkı  yanlış bilgilerle yanıltanlar… Evet…Ya sizler? Olmayan vicdanınızla nasıl başa çıkacaksınız? Kendimi kurbanlık koyun gibi hissediyorum. Aciz, çaresiz, sessizce   başıma geleceği bekleyerek…    Ancak tek bildiğim biz yoksak, siz de yoksunuz...Ve hepimizin yaşadığı şok sonrası, bunların mutlaka hesabının sorulacağıdır. Zira, her şeyini kaybetmiş insanlardan korkun! Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın !  
Ekleme Tarihi: 28 Şubat 2023 - Salı

Kurbanlık Koyun…

 

Kendinizi hiç kurbanlık koyun gibi hissettiniz mi?

Ben oldukça fazlaca bunu hissediyorum. Ölüm zamanını bekleyen koyun, bu çok iğrenç bir duygu. Bir gerçeğimiz var ve bunu da maalesef acı bir şekilde öğrendik daha doğrusu  bu derecede tehlikesini fark ettik. Bununla birlikte ne kadar cahil olduğumu kendi adıma net anladım.

Cahilim ki deprem bölgesinde olduğumu 1998 depremini görmüş olsam da ciddiyetini idrak edememişim.

Cahilim ki çevrem fay hatlarıyla kaplıyken, fay hatlarının hareketlerinden bu derece etkileneceğimizi fark etmemişim.

Peki, bu cehalet sadece bana mı aitti?

Bakın 3 fay hattına olduğumuzu biz halk yeni fark ettik.

(Jeolojik olarak en aktif deprem kuşağı üzerinde yer alan Türkiye'de; Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu Fay Hattı olmak üzere 3 adet fay hattı bulunmaktadır.)

Kızılay’ın aslında devlet kurumu değil, gönüllü aracı bir kurum olduğunu satılan kanlar, çadırlar ve yiyeceklerle “nasıl yani” nidalarıyla algılamaya çalışıyoruz.

(Türk Kızılay ya da resmî adıyla Türkiye Kızılay DerneğiTürkiye'deki en büyük insani yardım kuruluşudur ve Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi'nin bir parçasıdır.

Personelinin bir kısmı gönüllü olarak, bir kısmı ise maaşlı olarak çalışır.

Türk Kızılayı, kâr amacı gütmeyen (NGO), yardım ve hizmetleri karşılıksız olarak sağlayan ve kamu yararına çalışan bir gönüllü sosyal hizmet kuruluşudur, devlet kurumu değildir.)

 

Peki neden böyle olduk? Ve şimdi hepimiz uyuşuk bir beyin ile şimdilik şanslı azınlık olarak ve şimdilik sağlam olarak gördüğümüz evlerimizde, her oturduğumuz alanı mutfağa çevirip, elimizde olası bir durumda kurtarmak için taşıdığımız çantalarımızla stres altında kurbanlık koyun gibi bekliyoruz.

Siyasiler,  öyle çok yıllarca birbirinin gözünü oydu ki devletine bağlı kurumları takip etmeyi bırakın,  kimin ne olduğunu anlamış olsak da, uyaranları da ciddiye almayıp küçümsedi. Kızılay yüzyıllardır kan satar ya da takas alır şimdi de çadır satışı fark edildi. Çünkü topluma öyle bir algı verildi ki bizi Kızılay’ı kamu kuruluşu olduğuna inandırdılar. Kan satıldığını ya da takas yapıldığını yıllar önce acı bir şekilde tecrübe edinilendenim. Bundan bahsettiğim zaman insanlar inanmamıştı. Ancak hep bu kanı bile bile verdim çünkü parayla bile kan bulunulmamasının ne zor olduğunu bilirim.

Şimdide, Kızılay’ın kamu kuruluşu olmadığının hayreti içinde onun bunun nedenlerini sorguluyoruz...

Biz bu cehaleti mi seçtik?
Yoksa bütün hükümetlerin bizi egoları için yok sayıp siyasi çatışmaları seyretmek, sosyo-ekonomik sıkıntıların başımızı döndürüp bizi sorgulayamaz hale getirmeleri mi cehalete sürüklenmemize neden oldu?

Peki, biz bütün bu korkunç gerçeklerin farkında değilken, gelmiş geçmiş bizi yönetenler rant uğruna bu olası felaketleri bile bile nasıl yönettiğiniz toplumu yok etmeye razı geldiniz, hiç mi vicdanınız yoktu.
 

Ben çok cahilmişim bunu fark ettim, benimle birlikte meğer bizi yönetenler, medya, bilim insanları, zır cahilmiş.

Meğer eskiler bu gerçeği bilerek yerleşim alanları belirlenmiş. Meğer Adana’yı sahil kenti yapmak yerine, sağlam güvenli alanlarda yaşatma adına, sert zemini olan yerleşim alanları belirlenmiş, meğer o yüzden Kuzey Adana ya da halkın bildiği Çukurova ilçesinin imara açılmasına karşı gelinmiş.

Benim gibi cahil ve hatta zır cahiller evleri insanlara mezar yapanlar, ocakları söndürenler, halkın dengesini bozanlar, üç kuruş kazanç sağlamak için üç maymunu oynayanlar…

Sizler, nasıl bu vicdansızlıkla yaşayacaksınız? Gerçi vicdan olsa bunlar başa gelmezdi.

Sizler, evet, medya, medyatik yüzler, kamu, akli insanlar Kızılay’ı halka yanlış anlatanlar , habire kamu spotu yapanlar, Kızılay’ın benim derneğimden farkı olmadığını anlatamayanlar ve halkı  yanlış bilgilerle yanıltanlar…

Evet…Ya sizler? Olmayan vicdanınızla nasıl başa çıkacaksınız?

Kendimi kurbanlık koyun gibi hissediyorum. Aciz, çaresiz, sessizce   başıma geleceği bekleyerek…

  
Ancak tek bildiğim biz yoksak, siz de yoksunuz...Ve hepimizin yaşadığı şok sonrası, bunların mutlaka hesabının sorulacağıdır. Zira, her şeyini kaybetmiş insanlardan korkun!

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın !

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve cukurovapress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.