Araştırmalara göre insan beyni, ilk komutu emir olarak kabul eder ve her konutu olumlu algılarmış. O yüzden insan hayatında iç ve dış motivasyonun ne kadar önemli olduğu sık sık tekrarlanır. Bunun diğer anlamı da olumlamadır, yani kötü bir düşünceyi bile olumlu hale getirip bu durumun olumsuz etkisini en hafif bir şekilde atlatabilme.
O yüzden çocuklarla konuşmalarımız hep olumlama üzerine olmalıdır ki kaygı, korku, endişe duygularını kazanım haline getirmeyip, öz benliklerine zarar vermeyelim.
Elbette ki bizim bilimsel olarak bildiklerimizi özellikle siyasiler, yöneticiler, işverenler çok daha net bilirler ve bir toplumu, grubu etkileri altına almak için beynin bu özelliğini çok da güzel kötü niyete kullanırlar.
Eğer niyetimiz kendi çıkarlarımız ve bulunduğumuz makamı-mevkiiyi ve hatta olmayan ya da var olan düşük öz benliği yüksek tutabilme adına, çokta fazla kullanırız.
Nihayetinde söz sahibi olma, güçlü görünme ve bir zümreyi susturma, pasifleştirme gayretidir bütün bunlar. Aslında hastalıklı beyinlerin, oldukça sağlıklı olan başka beyinlerin üzerinde hüküm sürme çabasıdır hepsi.
O yüzden öyle duruma geliriz ki bu olumsuz telkinlerle, bir bakarsınız ki hangi konu olursa olsun haklıyken birden haksız, işe yaramaz ve hatta aklınızın hiçbir şeye ermediğini bile düşünmeye, size bu olumsuz tehditleri yapanlara biat etmeye bile başlarsınız.
Beyin çok garip ve iyi niyetli bir organdır, zira her düşünce ona olması gereken davranış komutu olarak gelir ve o aslında karşıdaki düşüncenin, kişinin zararlı olduğunu fark edemez.
Bu konuda Amerika’da bir deney yapılmış. Deney Şöyle;
‘’Amerika'da bir idam mahkûmu, idam günü gelip çatınca, elektrikli sandalyeye oturacağı anın endişesini yaşamaya başlar. Fakat işler rutinin dışında gelişir. Hapishane müdürü, mahkûmun yanına gider, o gün onu idam edeceklerini, ama eğer hapishanenin istediği şartı yerine getirmesi halinde ailesine iyi bir para kazandırabileceğini söyler.
Mahkûm biraz düşünür ve şartın ne olduğunu sorar. Müdür, elektrikli sandalyede değil, zehirli bir serum ile damardan enjektasyon yöntemiyle idam etmek istediklerini söyler.
Mahkûm kabul eder ve derhal sedyeye yatırırlar. Serumda yeşil, mavi ve kırmızı renkte 3 farklı sıvı vardır.
Doktor mahkûma olacakları anlatmaya başlar;
- Önce yeşil sıvı damarına enjekte edilecek, ellerin ve ayakların uyuşacak. Sonra mavi sıvı enjekte edilecek, yüzün kolların ve bacakların uyuşacak. Son olarak Kırmızı sıvı enjekte edilecek, şuurun kaybolacak, solunumun ve kalbin duracak. İşlem başlar ve doktorun söylediği semptomlar görülmeye başlar.
Önce eller ayaklar, sonra kollar ve bacaklar, sonra da şuur kaybı solunum ve kalp durması.
Doktor ve hapishane müdürü göz göze gelir, birbirlerine onay mahiyetinde kafa sallarlar.
Mahkûm infaz edilmiştir.
Bu infaz aslında bir deneydir. 1921 yılında Kurt Abelade isimle mahkûm, bir psikolojik deneyin olumlu sonuçlanan deneyine kobay olmuştur. Ailesine ödenen para bağış değil, aslında yasa gereği ödenmesi gereken tazminattır.
Ve son olarak, serumdaki sıvılar zehir değil, su' dur.’’
Hepimiz buna benzer deneyler okumuşuzdur. Geçmişte yine araştırırken bir olay dikkatimi çekmişti. Adam öleceği yaşı sürekli tekrarlamış ve beyin o gün kendini öldürmüştü ve ölen adamda yapılan araştırma sonucu, gayet sağlıklı kronik hiçbir hastalığı olmayan bir insanda ölüm nedeni bulunmamıştı. Çünkü olay sadece psikolojikti ve beyne sürekli verilen komutla zamanı gelince ölüm gerçekleşmişti.
O yüzden olumlu düşünce psikolojik ve biyolojik olarak insan hayatını oldukça etkileyen bir telkindir.
Korku, endişe ve yetersizlik hissi kişiye verilen dış olumsuz telkinlerden kaynaklandığını çok iyi bile idareciler toplumu, bireyleri bu kaosun içine sokmaktan asla çekinmez. En belirgin yaptıkları da sizi tehdit ederler. Değerleriniz, kişiliğiniz ya da konumunuz üzerine sizi olumsuz yönlendirmelerden asla çekinmez ve sizin üzerinizde yoğun bir hâkimiyet sağlarlar.
Yoksa toplum elbette ki koyun değildir, sadece bu olumsuzluklarla baş etme yetisine sahip değildirler hepsi bu…
O yüzden yaşadığınız olumsuz davranışları, size güç gösterisi yapma çabasıyla aslında doğru olan davranışlarınızı size sorgulatan olumsuz telkinleri bir daha gözden geçirin ve masum, iyi niyetli beyninize verilen komutları olumlamayı ihmal etmeyin.
Zira her insan özeldir ve yaradılışı itibarıyla duygularıyla vardır. Duygularınızı, beyninizi kontrol altına siz alabilirsiniz ve başkalarının beyninizi kontrol etmesine izin vermeyin, vermeyin ki çakallar, sırtlanlar kendini aslan sanmasın.
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!