SERAY SAYAR LEVENT
Köşe Yazarı
SERAY SAYAR LEVENT
 

Kayın+Ana

Her gün olduğu gibi bu hafta sonu da acı haberlerle uyandık durduk… Adana’da bir stadyum açılışında ki neden bütün bunlara gerek duyuluyor onu da anlamış değilim? İl bazında kopan yaygarayla birlikte 81 ilden “fakülte gezisi ve eğlence var “diye getirilen gençlerin şaşkınlığı, isyanı ile yapılan açılış sonucu yaşanan korkunç kaza… Bu evlatların vebalını kim taşıyacak, ülkenin gelirini hunharca harcayanlar bunun bedelini nasıl ödeyecek, bütün yasal haksızlıklar olmak üzere yaşanan tüm haksızlıkların hesabını kim verecek? Bu konuda hiçbir fikrim yok. Kafa yormaktan da isyan etmekten de yoruldum. Artık bir oy hakkım var ve onu kullanarak tepkimi vermekten başka çarem yok diyorum… Türk insanının çaresizliğini görünce de “şimdi ben çocuk gelişimi, kişisel gelişim desem, kimin umurunda olur ki “dediğim zamanlardan geçiyorum. Zira ülke elden giderken, geçim sıkıntısı içinde boğulurken hangi ana-baba mutlu olup, mutlu çocuk yetiştirebilir ki… Kavga, ekmek kavgası… Kavga, yarınını bilmediğin yolda yürüyebilme kavgası… O yüzden bugün sizlerle “kaynananın” geliş tarihini paylaşmak istiyorum. Malum bütün okuyucularım bilir artık ben de bir kaynanayım…   Böyle garip meraklarımda vardır. Neden bu sıfatlar vardır? Mesela neden görümce, neden elti? Falan filan, bazen aklıma takılır.E… arada bir hayatın sıkıntılarından sıyrılıp genel kültürümüzü  güçlendirmekte lazım değil mi? Malum aklımızı koruyabilmek için bazen dağıtmak gerek… Evet, gelelim bu sıfatların nereden geldiğine;   “Kayın; hısım, akrabalık ifade eden bu sözcük. Eski Oğuz boylarının kayınğ kelimesiyle bağlantılıdır. Eski Türklerin ‘hısım akrabalık’ karşılığındaki “kadhın” sözünü Oğuzlar başta olmak üzere Tatar, Yağma, Kıpçak, Kay, Çomul, Yabaku ve Toxsı halkları kayın şeklinde telaffuz etmişlerdir. Bulgarlar ve Kıpçaklar söz gelimi ayak sözcüğünü azak diye dile getirirler.  Böyle olunca kayın-ata (>kaynata), kayın-ana (>kaynana), kayın–valide, kayın–birader sözleri kullanılmaktadır. Kerkük dolaylarında; kadın ve erkek taraflarının birbirine göre akrabaları kayın kuda diye anılmaktadır. Kocanın erkek kardeşi için Isparta’da kayinçe, Samsun’da kayinci, Tekirdağ’da kayınçu, Düzce’de kayınço ve diğer bir kısım yörelerde kayınçı, kayınçe ve kayınçu gibi adlandırmalar yapılmaktadır. Amasya ve Bolu yörelerinde kayınna (=kaynana) sözü telaffuz edilmektedir. Bu açıdan, bir kısım sözlük yazarlarının buradaki kayın kelimesini Arapça kaim (yerine geçen) ile bir tutmaları doğru bir tespit değildir. Orta Çağda Türklerin kadhın (hısım akraba) sözüne karşılık Moğollar kadum diyorlardı. Bugünkü kadın sözcüğü ise Soğdça gelen hvaten (hanım sultan, melike, ece) sözcüğüyle ilişkilidir. Soğdcadan gelen hvaten sözü zamanla khatun/xatun şekliyle telaffuz edilmiştir. Bir zamanlar Türkçede kullanılan kadhın kelimesi Soğdca hvaten (>hatun) sözüyle etimolojik bir kökene dayanmış olabilir.      Kayın sözcüğünü Türkler Orta Çağda Kıpçaklardan mı aldılar? Böyle olması mümkündür. Çünkü çok eski devirlerde Küçük Asya coğrafyasındaki Hititler “evlenme dolayısıyla akrabalık” karşılığında kainanni sözcüğünü telaffuz ediyorlardı. Hititler, aynı karşılıkta LÚkaenas (gainas, kainan), kaenanza, LÚkaenanti kelimelerini de ifade ediyorlardı. Bu bağlantılar ışığında Türkçede akrabalık ifade eden kayın sözcüğünün kayın ağacından ya da Arapça kaim (yerine geçen, vekil) sözcüğünden değil, Hititlerden kalma olduğu kanısını egemen kılmaktadır. Kayın, sıhrî mensubiyeti belirten bir sözdür. Kayın peder karşılığında Azerice gayınata, Kazakçe ve Kırgızca kayın ata, Başkırtça ve Tatarca kaynata, Özbekçe kaynàtä, Türkmence gāyın ata ve Uygurca ķeynata denilmektedir. Kayın ya da kayın birader için Azerice gayın, Kazakça kayın, Başkırtça kaynağa, Kırgızca kayın ağa ya da kayın ini, Özbekçe kaynäğa ya da kayınini, Tatarca kayini ya da kaynağa, Türkmence gāyın āğa, Uygurca ķeyin (ağa, ini) sözleri dile getirilmektedir. ‘Kayın valide’ye Azeriler gayınana, Türkmenler gāyın ene, Uygurlar ķeynana, Tatarlar kayınana/kaynana, Özbekler kaynànä, Kırgızlar kayın ene, Kazaklar ene/kayın ene ve Başkırtlar ķäynä demektedirler.   Kaynak : http://aksozluk.org/kayin” Sizinle uzun bir araştırmanın derlemesini paylaştım. Demek ki tek ben bu tür sıfatların tarihçesini merak etmiyor muşum. Bugün ki yazımda biraz havamızın değişmesini ve entelektüel bilgilerinde var olduğunu, hayatımızın kara bulutlardan öte olduğunu anlatmak istedim. Anlayacağınız “kayınana” harf düşmesiyle “kaynana” olsa da güzel bir anlamı ifade ediyormuş; annenin yerine geçen…. Hep iyi insanlara denk düşmeniz dileği ile… Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!
Ekleme Tarihi: 24 Mayıs 2022 - Salı

Kayın+Ana

Her gün olduğu gibi bu hafta sonu da acı haberlerle uyandık durduk…

Adana’da bir stadyum açılışında ki neden bütün bunlara gerek duyuluyor onu da anlamış değilim? İl bazında kopan yaygarayla birlikte 81 ilden “fakülte gezisi ve eğlence var “diye getirilen gençlerin şaşkınlığı, isyanı ile yapılan açılış sonucu yaşanan korkunç kaza…

Bu evlatların vebalını kim taşıyacak, ülkenin gelirini hunharca harcayanlar bunun bedelini nasıl ödeyecek, bütün yasal haksızlıklar olmak üzere yaşanan tüm haksızlıkların hesabını kim verecek? Bu konuda hiçbir fikrim yok. Kafa yormaktan da isyan etmekten de yoruldum. Artık bir oy hakkım var ve onu kullanarak tepkimi vermekten başka çarem yok diyorum…

Türk insanının çaresizliğini görünce de “şimdi ben çocuk gelişimi, kişisel gelişim desem, kimin umurunda olur ki “dediğim zamanlardan geçiyorum.

Zira ülke elden giderken, geçim sıkıntısı içinde boğulurken hangi ana-baba mutlu olup, mutlu çocuk yetiştirebilir ki…

Kavga, ekmek kavgası…

Kavga, yarınını bilmediğin yolda yürüyebilme kavgası…

O yüzden bugün sizlerle “kaynananın” geliş tarihini paylaşmak istiyorum. Malum bütün okuyucularım bilir artık ben de bir kaynanayım…  

Böyle garip meraklarımda vardır. Neden bu sıfatlar vardır? Mesela neden görümce, neden elti? Falan filan, bazen aklıma takılır.E… arada bir hayatın sıkıntılarından sıyrılıp genel kültürümüzü  güçlendirmekte lazım değil mi? Malum aklımızı koruyabilmek için bazen dağıtmak gerek…

Evet, gelelim bu sıfatların nereden geldiğine;

  “Kayın; hısım, akrabalık ifade eden bu sözcük. Eski Oğuz boylarının kayınğ kelimesiyle bağlantılıdır. Eski Türklerin ‘hısım akrabalık’ karşılığındaki “kadhın” sözünü Oğuzlar başta olmak üzere Tatar, Yağma, Kıpçak, Kay, Çomul, Yabaku ve Toxsı halkları kayın şeklinde telaffuz etmişlerdir. Bulgarlar ve Kıpçaklar söz gelimi ayak sözcüğünü azak diye dile getirirler.  Böyle olunca kayın-ata (>kaynata), kayın-ana (>kaynana), kayın–valide, kayın–birader sözleri kullanılmaktadır.

Kerkük dolaylarında; kadın ve erkek taraflarının birbirine göre akrabaları kayın kuda diye anılmaktadır. Kocanın erkek kardeşi için Isparta’da kayinçe, Samsun’da kayinci, Tekirdağ’da kayınçu, Düzce’de kayınço ve diğer bir kısım yörelerde kayınçı, kayınçe ve kayınçu gibi adlandırmalar yapılmaktadır. Amasya ve Bolu yörelerinde kayınna (=kaynana) sözü telaffuz edilmektedir. Bu açıdan, bir kısım sözlük yazarlarının buradaki kayın kelimesini Arapça kaim (yerine geçen) ile bir tutmaları doğru bir tespit değildir. Orta Çağda Türklerin kadhın (hısım akraba) sözüne karşılık Moğollar kadum diyorlardı.

Bugünkü kadın sözcüğü ise Soğdça gelen hvaten (hanım sultan, melike, ece) sözcüğüyle ilişkilidir. Soğdcadan gelen hvaten sözü zamanla khatun/xatun şekliyle telaffuz edilmiştir. Bir zamanlar Türkçede kullanılan kadhın kelimesi Soğdca hvaten (>hatun) sözüyle etimolojik bir kökene dayanmış olabilir.      Kayın sözcüğünü Türkler Orta Çağda Kıpçaklardan mı aldılar? Böyle olması mümkündür. Çünkü çok eski devirlerde Küçük Asya coğrafyasındaki Hititler “evlenme dolayısıyla akrabalık” karşılığında kainanni sözcüğünü telaffuz ediyorlardı. Hititler, aynı karşılıkta LÚkaenas (gainas, kainan), kaenanza, LÚkaenanti kelimelerini de ifade ediyorlardı. Bu bağlantılar ışığında Türkçede akrabalık ifade eden kayın sözcüğünün kayın ağacından ya da Arapça kaim (yerine geçen, vekil) sözcüğünden değil, Hititlerden kalma olduğu kanısını egemen kılmaktadır. Kayın, sıhrî mensubiyeti belirten bir sözdür. Kayın peder karşılığında Azerice gayınata, Kazakçe ve Kırgızca kayın ata, Başkırtça ve Tatarca kaynata, Özbekçe kaynàtä, Türkmence gāyın ata ve Uygurca ķeynata denilmektedir. Kayın ya da kayın birader için Azerice gayın, Kazakça kayın, Başkırtça kaynağa, Kırgızca kayın ağa ya da kayın ini, Özbekçe kaynäğa ya da kayınini, Tatarca kayini ya da kaynağa, Türkmence gāyın āğa, Uygurca ķeyin (ağa, ini) sözleri dile getirilmektedir. ‘Kayın valide’ye Azeriler gayınana, Türkmenler gāyın ene, Uygurlar ķeynana, Tatarlar kayınana/kaynana, Özbekler kaynànä, Kırgızlar kayın ene, Kazaklar ene/kayın ene ve Başkırtlar ķäynä demektedirler.  
Kaynak : http://aksozluk.org/kayin

Sizinle uzun bir araştırmanın derlemesini paylaştım. Demek ki tek ben bu tür sıfatların tarihçesini merak etmiyor muşum.

Bugün ki yazımda biraz havamızın değişmesini ve entelektüel bilgilerinde var olduğunu, hayatımızın kara bulutlardan öte olduğunu anlatmak istedim. Anlayacağınız “kayınana” harf düşmesiyle “kaynana” olsa da güzel bir anlamı ifade ediyormuş; annenin yerine geçen….

Hep iyi insanlara denk düşmeniz dileği ile…

Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve cukurovapress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.