ŞEYDA TURAÇLAR
Köşe Yazarı
ŞEYDA TURAÇLAR
 

#Eskimeyen Şarkılarımız

Sevgi, sevdiğin kişilerin mutlu olduğunu gördükçe, onların mutluluğu ile mutlu olabilme sanatıdır. Ne yazık ki 2020 yılından sonra yaşadığımız olaylar herkesi karamsarlığa, gelecek korkusuna, hayata küstürdü. Son yıllarda bestelenen şarkılarımız bile bu karamsarlık dolu dizelerle dolu. Hayata küstüren, ruhumuzu daha da yaralayan bu şarkı sözlerini hiç sevmedim, hiç kibar bulmadım ve dinlemiyorum. Oysa ki eski şarkıların anlamlı güzel sözleri ruhumuzu okşar, mutluluğumuzu artırırdı. *** Saygıyla andığım değerli Duayen gazeteci büyüğümden gelen bu anlamlı yazıyı, Günaydın diyerek, okurlarla ve dostlarla paylaşmak istedim. Kalemine, yüreğine sağlık güzel insan. Nostalji Şarkılarımız yeni güne ruhumuza, yaşamınıza güzellikler getirsin.  *** Ne kibar şarkılarımız vardı, sizli bizli. "Bir bahar akşamı rastladım size." Sonra "Allah belanı versin" konulu şarkıları dayattılar bizlere. Şimdi biliyoruz ki. "Olmaz ilaç sine-i sad pareme." Elinden tutardık dostluğun, İstanbul’un bütün meyhanelerinde dolaştırırdık. "Kadehinde zehir olsa" vız gelir. Agora Meyhane’miz vardı. Dertlerin en şahanesi. Şimdi bakıyorum da, ne "Eski dostlar" var artık, ne eski fasıllar. Zaman; dilimizden sadece şarkıları koparmadı, bizi de birbirimize düşürdü. İki kaşın arasına bile silah çatar oldu insanlar. "Niçin baktın bana öyle" şarkısında, aşka bakardık. Yeşil gözlerinden muhabbet kaparken başka bakardık. Doğuştan karanfilliydi yakalarımız. "Enginde yavaş yavaş günün minesi solarken", galiba biz de solduk. Çocuklarımızı aldı zalim düzen. 20 yaşındaki aslan gibi delikanlıları. "Ham meyveyi kopardılar dalından" Kim başlattı bu savaşı, kim sürdürüyor? Ve niye bitmiyor? Sahibi ölünce, kapının önüne konan terliklere döndük. Göze mi geldik, biz mi unuttuk? Aynaların eski olması, yeni gerçekleri gizlemeye yetmiyor. Yanarak geçtik yılları, harcanarak. Amele eller yağmacı oldu. Hayatın girdabı içine çekti bizleri. Bizim de suçumuz var elbet. "Kimseye etmem şikayet..." Şimdi, "Ben küskünüm feleğe", siz, biz, hepimiz küskünüz. "Derdimi ummana döksem", kimse dinlemez. Peki durdurabilir miyiz bu gidişi? Eski bütünlüğümüze kavuşabilir miyiz? Hiç sanmıyorum. Çünkü, "Dönülmez akşamın ufkundayız artık, vakit çok geç!" *** Dinlerken huzur bulduğumuz, eskimeyen şarkılarımızın güzelliğine bakar mısınız. Ne kadar anlamlı ve ruhumuzu dinlendirici. Nostaljinin anlamı ve güzelliği hiçbir şeyde yok. Sağlık ve huzurlu mutlu günler dilerim.  
Ekleme Tarihi: 20 Kasım 2023 - Pazartesi

#Eskimeyen Şarkılarımız

Sevgi, sevdiğin kişilerin mutlu olduğunu gördükçe, onların mutluluğu ile mutlu olabilme sanatıdır.

Ne yazık ki 2020 yılından sonra yaşadığımız olaylar herkesi karamsarlığa, gelecek korkusuna, hayata küstürdü.

Son yıllarda bestelenen şarkılarımız bile bu karamsarlık dolu dizelerle dolu. Hayata küstüren, ruhumuzu daha da yaralayan bu şarkı sözlerini hiç sevmedim, hiç kibar bulmadım ve dinlemiyorum.

Oysa ki eski şarkıların anlamlı güzel sözleri ruhumuzu okşar, mutluluğumuzu artırırdı.

***

Saygıyla andığım değerli Duayen gazeteci büyüğümden gelen bu anlamlı yazıyı, Günaydın diyerek, okurlarla ve dostlarla paylaşmak istedim. Kalemine, yüreğine sağlık güzel insan.

Nostalji Şarkılarımız yeni güne ruhumuza, yaşamınıza güzellikler getirsin.

 ***

Ne kibar şarkılarımız vardı, sizli bizli.

"Bir bahar akşamı rastladım size."

Sonra "Allah belanı versin" konulu şarkıları dayattılar bizlere.

Şimdi biliyoruz ki. "Olmaz ilaç sine-i sad pareme."

Elinden tutardık dostluğun, İstanbul’un bütün meyhanelerinde dolaştırırdık.

"Kadehinde zehir olsa" vız gelir.

Agora Meyhane’miz vardı. Dertlerin en şahanesi.

Şimdi bakıyorum da, ne "Eski dostlar" var artık, ne eski fasıllar.

Zaman; dilimizden sadece şarkıları koparmadı, bizi de birbirimize düşürdü.

İki kaşın arasına bile silah çatar oldu insanlar.

"Niçin baktın bana öyle" şarkısında, aşka bakardık.

Yeşil gözlerinden muhabbet kaparken başka bakardık.

Doğuştan karanfilliydi yakalarımız.

"Enginde yavaş yavaş günün minesi solarken", galiba biz de solduk.

Çocuklarımızı aldı zalim düzen.

20 yaşındaki aslan gibi delikanlıları.

"Ham meyveyi kopardılar dalından"

Kim başlattı bu savaşı, kim sürdürüyor? Ve niye bitmiyor?

Sahibi ölünce, kapının önüne konan terliklere döndük.

Göze mi geldik, biz mi unuttuk?

Aynaların eski olması, yeni gerçekleri gizlemeye yetmiyor.

Yanarak geçtik yılları, harcanarak.

Amele eller yağmacı oldu.

Hayatın girdabı içine çekti bizleri.

Bizim de suçumuz var elbet. "Kimseye etmem şikayet..."

Şimdi, "Ben küskünüm feleğe", siz, biz, hepimiz küskünüz.

"Derdimi ummana döksem", kimse dinlemez.

Peki durdurabilir miyiz bu gidişi?

Eski bütünlüğümüze kavuşabilir miyiz?

Hiç sanmıyorum. Çünkü, "Dönülmez akşamın ufkundayız artık, vakit çok geç!"

***

Dinlerken huzur bulduğumuz, eskimeyen şarkılarımızın güzelliğine bakar mısınız. Ne kadar anlamlı ve ruhumuzu dinlendirici. Nostaljinin anlamı ve güzelliği hiçbir şeyde yok. Sağlık ve huzurlu mutlu günler dilerim.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve cukurovapress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.