Çocuklar genel olarak ilk evden ayrılışlarını, okul öncesi kurumlara başladıklarında yaşarlar.
İlk öğretmenle tanışma, ilk defa kendi güven alnından uzaklaşma, ilk arkadaş edinme, ilk yalnız kalma ve birey olma mücadelesi...
Bütün bu ilkler de elbette ki durumu kabul etmek ve uyum sağlamak sancılı bir süreçtir.
Ebeveynlerin en çok yaşadığı ve sorduğu soru da ağlayarak yuvaya bıraktıkları çocuklarının bu durumdan psikolojik olarak etkilenme olasılıkları ve sürecin hep böyle olacağının endişesi…
Öncelikle yılların verdiği tecrübeye dayanarak şunu yazabilirim; Çocukların psikolojisi tahmin ettiğinizden fazla sağlamdır bu konuda rahat olun. Ayrıca 3 yaşından önce çocuklarda bu tür ayrılık kaygısı oldukça az görülür ve en kolay yeniliğe alışan grup 3 yaş öncesidir.
Bununla birlikte, Çocukların okulöncesi eğitime başladığında ağlamalarının birkaç nedeni olabilir. İşte bazı yaygın nedenler şunlardır;
- Yeni Deneyim: Okulöncesi eğitim, bir çocuğun hayatında yeni bir deneyimdir. Yeni bir ortam, yeni öğretmenler ve yeni arkadaşlarla tanışma, bazı çocuklar için stresli olabilir. Bu yeni deneyim, çocuğun alışık olmadığı bir rutine uyum sağlamasını gerektirebilir ve bu da endişe ve korku hissi yaratabilir.
- Ayrılık Kaygısı: Okulöncesi eğitime başlamak, çocuğun anne veya babasından ayrılması anlamına gelir. Bu ayrılık, bazı çocuklarda ayrılık kaygısına neden olabilir. Çocuklar, anne veya babalarının yanında olmadıklarında güvensizlik ve endişe hissedebilirler ve bu da ağlama tepkisiyle kendini gösterebilir.
- İletişim Eksikliği: Küçük çocuklar genellikle duygularını sözcüklerle ifade etme becerisine sahip değillerdir. Okulöncesi dönemde, çocuklar iletişim kurma becerilerini henüz tam olarak geliştirmemiş olabilirler. Bu nedenle, ihtiyaçlarını veya duygusal durumlarını ifade etmek yerine, ağlamak gibi fiziksel tepkiler gösterebilirler.
- Değişime Direnme: Çocuklar, rutinlerine alışkındır ve değişikliklerle başa çıkmakta zorlanabilirler. Okulöncesi eğitime başlamak, çocuğun günlük rutininde önemli bir değişiklik anlamına gelir. Bu değişiklik, çocukta direnme veya rahatsızlık hissi yaratabilir ve ağlamaya neden olabilir.
- Fiziksel İhtiyaçlar: Bazı durumlarda, çocuklar okulöncesi eğitime başlamadan önce fiziksel ihtiyaçlarını karşılamamış olabilirler. Açlık, yorgunluk, rahatsızlık veya tuvalet ihtiyacı gibi faktörler, çocuğun huzursuz hissetmesine ve ağlamasına neden olabilir.
Bu nedenlerden herhangi biri ya da birkaçı çocukların okulöncesi eğitime başladıklarında ağlamalarına yol açabilir. Bu süreçte, çocuğun duygusal ihtiyaçlarını anlamak ve onları desteklemek önemlidir. Sabır, sevgi ve sakinlik, çocuğun okula uyum sağlamasına yardımcı olabilir
Şunu da unutmayalım ki duygusunu ifade etmekte zorlanan çocuk, endişe ve kaygılarını bir şekilde ifade etme ihtiyacı duyar. Biz ağlayan değil ağlamayan çocukta hep endişeleniriz zira hiç ağlamadan yuvaya gelen çocuğun daha sonra olaylara tepkisi çok daha fazla ve şiddetli olur.
Ayrıca biz yetişkinler nasıl ki ilk girdiğimiz ortamda elimizi kolumuzu koyacak yer bulamıyorsak, çocuklarımızın da böyle bir endişe yaşaması çok doğaldır.Bir çocuk en fazla 1 ay içinde yeni girdiği ortama mutlaka uyum sağlar.Bu uyumu sağlaması için, bulunduğu ortamda ki öğretmenlerine önce güvenmeli ve kendine zarar gelmeyeceğini,ebeveynin akşam olduğunda onu eve götüreceğini fark etmesiyle oluşur.
Alışma dönem oldukça da sancılıdır ve çocuk evde de ciddi tepkiler verir.
Örneğin; Size küsebilir, sizi yemek yemeyerek, altına kaçırarak ve hatta kekeleme ya da buna benzer davranış bozukluğu göstererek cezalandırabilir. Uykusunda sıçrama, ağlama nöbetleri geçiren çocuklara da rastlanmıştır. Bunların hepsinin nedeni “sen beni neden kendi konfo alanımdan uzaklaştırdın ve beni terk ettin”
Evde bu tür duygusal tepki veren çocukların yaşam öyküsüne baktığımızda, genel olarak, anne-babadan hiç ayrılmamış, özellikle sadece anneyi görmüş, evde her istediğini sınırsız yapmış ya da anne çocuğa görünmeden işe gitmiş ve sürekli çocuğu kandırmış ya da anne-baba ayrılığı yaşamış çocukların bu tür aşırı duygusal tepkiler verdiğini gözlemleyebiliyoruz.
O yüzden, çocuk kaç yaşında olursa olsun onunla konuşmaya çalışıp doğruları söylemek,kendi kaygılarınızı çocuğa yansıtmamaya çalışmak ve güvenli bağlanmayı başarabilmek çocuğun ruhsal gelişimi ve yeni ortamlara uyum sağlaması açısından çok önemlidir.
Bir daha ki yazımda bu konulara değinerek ne yapmamız gerekeceği hakkında bilgi sunmaya çalışacağım.
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!