Genelde uykuya dalmamızı güçleştiren şey stres seviyelerimizdir. Herhangi bir kronik stres kaynağının hayatınızda konaklamasına yardımcı olmadığınızı varsayarsak, çoğunlukla istemeden; uykuya dalmadan önceki 4-5 saat stres seviyemizi aşamalı olarak yükseltecek şeyleri, kendimize biz yapıyor olabiliriz. Daha sonra ise yatağa geçtiğimizde kendimizi düşüncelerimizin kuyrukları birbirine değerken, beyninizi ise bir sürü görüntü ve duygusal çatışmanın ortasında cebelleşirken bir sağa bir sola döner halde bulurve bir türlü uyuyamazsınız. Bu durum kendinizi kanepeye fırlatıp sosyal medyada amaçsızca gezmekten tutun, mavi ekrana tetikleyici dünyanın korku dolu serüvenine, ne olacak bu halimiz dürtüselliğiyle yıpranırken bulabilirsiniz. Testosteron ve oksitosin seviyemizi düşürüp kortizol seviyemizi yükselten bu durum, yatmadan önce bağışıklık sistemimizin çalışması ve düşüncelerimizin ayrıştırılıp düzenlenmesi çalışmalarını sabote edecektir. Diğer bir mesele gün içinde yeterince besleyemediğimiz açlığımızı eve oltayı atar atmaz bir telafi yarışına dönüştürmemiz. Bunu yaparken protein açlığımızı yatıştırmamız gerekirken basit karbonhidratlara abanmamız, Omega 3 alarmımız çalıyorken ızdırabımızı meyvelerle gidermemiz gibi yanlış butonlara basmamız kronik bir fizyolojik stres kaynağına dönüşecektir. Bu durum geceleri kortizol butonuna daha sık basmamızla uykusuzluğun kapılarını aralayabilir. Bu durumdan kurtulmanın en etkili yolu oksitosin seviyesini yükseltmek ve parasempatik sinir sistemini harekete geçirmektir. Bu sistemi düzenlemenin ve oksitosin seviyelerini yükseltmenin çeşitli yolları vardır. Osteopatik yaklaşımlar, masaj, beslenme düzenlemesi vs. Bunu kendiniz yapacaksanız parasempatik sinir sistemini aktive etmenin yolları da vardır.
Yatmadan önce bir miktar meditasyon yapmak
Mümkünse gözleriniz kapalıyken yapın. Meditasyon nefes kontrolü ve düşüncelerden uzaklaşmayı başarmanın yoludur. Aslında bir egzersiz türüdür. Yaptıkça gelişir ve başarırsınız. Bunun için dakikalarla başlayıp 20 dk ya çıkarak düşünceleri nazikçe susturup uysallaştırdığınız çalışmalar yapabilirsiniz. Başarı hemen gelmese de hiçbir egzersiz nankör değildir. Yaptıkça mükemmelleşeceğini göreceksiniz.
Sıcak bir duş
Sıcak bir duş oksitosin seviyenizi yükselterek bedensel farkındalığınızla bütün olarak hissetmenize ve su teması ile bütün serbest sinir sonlanmalarını güvende olduğunuza ikna edecektir. Bu parasempatik sinir sistemini daha kolay aktive edecektir.
Sakince nefes almak
Bir dakikadaki solunum sıklığını 5-6 ya düşürmek iyi bir yöntemdir. Sakince nefes alıp verdiğinizde beyniniz işler yolunda, tehlike yok sinyali alır ve tehlikenin olmadığı bir kampta uykuya dalmak elbette daha kolaydır. Bu sizde büyük bir fark yaratacaktır. Diğer taraftan bu yara iyileşmesinden, hücre yapımına gerekli olan kimyasal süreçlerin aktif olduğu parasempatik sinir ağı yönetimini baskın hale getirir.
Sosyal medya ve ekranlardan uzak durmak
Sürekli eğlendirici ve komik videolarla vakit geçirseniz de genellikle bazen korku dolu, iç karartıcı veya öyle olmasa da tetikleyici video ve paylaşımlarda, istemeseniz de ekranınıza düşer. Bunları hızla geçseniz de beyniniz korku dolu şeyleri kaydetmeye programlandığı için; kenarda sizin için tehlike analizi yaparak kaynaklarınızı tüketir ve sizi tetikte tutacak hormonlarınızı gereksiz yere aktive edebilir.
Gün içinde yeterince fiziksel egzersiz yapıp yorulmak
Fiziksel aktivitenin yormak dışında serotonin seviyelerini yükseltmek gibi bir faydası da vardır. Serotonin melatonin öncüsü olduğundan bu sağlıklı bir diyetle beraber istediğiniz kadar rahat uyku demektir.
Gün içinde sosyalleşmek
Beraber gülerek endorfini, iyi hissedip takdir alarak serotonini, gezerek dopamini, güvende ve güçlü hissederek testosteronu arttırdığınız güzel bir gün sonunda uyku için bozucu dürtüsellikler, kanepe ve ekran ihtiyacı kendiliğinden yok olacaktır. Kendinizi daha kolay kitap okurken, sohbet ederken vs. bulabilirsiniz.
Sağlam bir kahvaltı
Güne protein ile başlamak ve erken bir öğün geç saatlerde gecikmiş öğünlere olan ilgimizi azaltacaktır. Gün içinde işlerimizden ve evden uzak olmamızdan dolayı, sağlam beslenemediğimizde; geceye doğru gecikmiş bir öğünün alarmı çalar. Gün içinde daha dengeli bir öğün dağılımı bu açlığı yenmemize yardımcı olacaktır.