Kimi eklem, bağ dokusu ya da kas yaralanmalarında erken dönemde karşılaştığımız bir durum bu. Kişi örneğin “Diz”de menisküs yaralanması yaşadı ve bu durum telafi edilebilir (cerrahi olmadan düzelme ihtimali olan) bir durum olsun. Genelde düştüğümüz durum şu şekilde oluyor. Yük taşıyan bu eklemde, ağrı ve ödemden bir an önce kurtulup,Diz eklemini yeterince kullanabileceğimiz kendi egzersiz alanımıza, merdivenlerimize veya sıradan bir görev olarak bizi rahatlıkla taşıyıp tolere etmesine dönmesini bir an önce arzuluyoruz. Burada bir sorun yok. Sorun kimi zaman aslında tamamına yakın ağırlığımızı taşıma görevi olan bu eklemi yeterince yara bere varken, sırf ağrıyı çeşitli yollarla azaltabiliyoruz diye, kimi zaman durumu görmezden gelerek ya da yararına inanarak yeniden sorunsuz bir eklemmiş gibi zorlamakta acele etmemiz.
Buna neden olan yanlış inanç kalıplarımızda var tabi ki. Mesela kireçlenmeyi hareket azlığı sonucu nazlanan, paslanan bir eklem olarak hayal ediyoruz. Kireçlenme aslında osteoartrit denilen eklemlerin kıkırdak kısmının kalıcı dejenerasyonunu ifade eder ve kötü haber şu ki; bedenimiz kıkırdak dokusunu yeniden oluşturmakta oldukça yeteneksizdir. Yeteneksizdir derken, uygun ortam sağlayıp yeteneklerini geliştirdiğinde bu beceriyi sağlayabilir anlamında “yeteneksizdir” demiyorum. Etiyopya’nın Uranüs’te yaşam kurabilecek teknoloji ve yeteneğe erişebilmesi neyse, bedenimizin kıkırdak yapabilme durumu odur. Peki hiç mi kıkırdağı besleme şansımız yok. Etiyopya’yı hafife almayayım. Uranüs ta kullanılacak kap, kaçağı yapabilecek yetenekte olabilir.Fersah ışık yılı ötede yaşayanlara bir süre hayat verecek durumu peki! Şimdilik mümkün değil. Dolayısıyla kireçlenmiş bu, hareket ettirmem lazım ve dolayısıyla onu zorlamam gerekir duygusu size daha çok zarar verebilir.
İkincisi ağrı, çeşitli yatıştırıcılarla kesildiğinde, durumun tamamıyla düzeldiğine inanma arzumuz. Bunun nedeni daha önceki ağrı ataklarımızın kısa sürmesi ve düzenli olarak rahatsız ettiğimiz diz bölgesinde, bardağın taştığını fark edemememiz olabilir. Bu seferde kısa sürer hikayesi uzadığında bir tatsızlık olduğunu anlamanız gerekir. Bir anda kendinizi bir sağlık profesyonelinin yanında ne yapmışsın bu ekleme karşılamasıyla bulabilirsiniz. Bu repliği hatırlayacaksınız: “Hocam her zamanki gibi dönem dönem ağrı olur geçerdi, bu da uzun sürmez zannettim”. Burada suçlu son yaptığımız maç, hızlı çıktığımız merdiven ya da bir uzanma hareketi olur genelde. Gerçek suç o maça dizimizi beklemeden çıkmamız, merdivenleri hızlı çıkarak “Diz”imizi sınava tabi tutmamız ve genelde o uzanmanın suçu çok azdır. Uzanmak bardağı taşıran son damladır genelde. Yara iyileşmesinin “zamanla” ilgili bir raconu vardır ve bu çoğu durumda aylarca sürer. Ağrının geçmesi yaranın tamamıyla iyileştiği anlamına gelmeyebilir. Ağrı daha hızlı geçebilir. Vücudunda bir yerde çiziği olan yaranın tamamen ne kadar sürede görünmez hale geldiğini takip edebilir. Diz eklemini kollayarak iyileşme sürecine eşlik etmemiz, sağlıklı profesyonel çözümlerle beraber hikâyeyi kalıcı olarak düzeltebilir.
Diğer üçüncü bir sorun sporcu davranışıdır. Ağır fitness egzersizleri rutinlerini asla ihmal etmeyen sporcumuz, belli bir süre leg press ya da squat yapmazsa yaptığı her şeyin çöpe gideceğini, nankör kasların onu bir daha affetmeyeceğini, vücudunda asimetrik bir gelişimi tetikleyeceğini düşünür genelde. Ya da daha azını. Zaten başarısını bu disiplinine borçludur. Kesinlikle çalışmalarına ara vermesini ben de tavsiye etmiyorum. Üst bedeni çalışmaya asimetrik dengesizlik yaratmayacak şekilde devam edebilir. Ama yapacağı şey yaralı bir dize,yarasının durumuna göre;davranılması gerektiği gibi davranmak olmalı. Belki de diz ve çevresi için antrenman level’ini 200 barem birden düşürme sevgi ve nezaketini, dizine bir süre göstermesi gerekebilir. Tatlı tatlı arttırmakta bir sorun yok. Diz iyileştikçe onar onar level atlamakta da bir sorun yok. leg press ağırlığını 80 kg den 40 kg a düşürmek değil, leg press’i başlangıçta belki de hiç yapmayıp sonra belki de yarım kg’lik egzersizlerle başlamak kadar sıfır noktasından bahsediyorum. Mükemmeliyetçi biri için bu çok zor! Ama bazen olması gereken budur ve bunu kabul etmemek sorunu büyütür veya kronikleşmesine sebep olabiliyor.
Başka birçok şey eklenebilir. Kendi eklemlerimizin katili olmamızda genelde bu 3 başlık aynı nedenle olur. Yürümeyi bir anda öğrenmediğimiz, agulamadan konuşamadığımız, önceleri ıskalamadan basket atamadığımız gibi yapmamız gerekenleri yapmadan yani olması için geçen zamana ve emeğe izin vermeden yaralarımızda iyileşmek için acele etmez.