ŞEYDA TURAÇLAR
Köşe Yazarı
ŞEYDA TURAÇLAR
 

#Şimdi Anladık mı?

Şubat ayı kısa bir ay ama yaşattığı acılar çookk çook uzun oldu. Bu ayda karanlık günlerimiz başladı. 500 Atom Bombası etkisindeki depremle uyandık. Felaketi yaşadık, hala da beşik gibi sallanıyoruz. Acının merkezi olan yurdumun her köşesinden deprem haberleri, enkazları, yardım çığlıkları psikolojimizi bozdu. Gastronominin kalbi diyeceğimiz illerimizde şimdi bir tas çorba, bir yudum su, bir somun ekmeğin ne kadar değerli olduğunu depremde anladık. Yöresel sofraları ile öne çıkmış bu güzel kentlerimizde artık Evlerde tencereler kaynamıyor, çorba pişmiyor. Deprem bizlere herşeyin boş, önemsiz ve hiçbir şeyin bizim mülkümüz olmadığını canımız yanarak anlattı. İnşallah anlamışızdır. *** ● Aslında evimizin çok küçük olmadığını, Yuvamızın çok soğuk olmadığını, ● Yattığımız yatağın, üstümüzdeki yorganın markasının çok da önemli olmadığını, Yemeğin tuzu, salçası az olunca da karın doyurabileceğini, ● Etli yemeğin az ya da çok pişmesinin önemli olmadığını, Yemeğimiz beş on dakika gecikince kıyamet kopmadığını ● Öve öve bitiremediğiniz telefonunuzun, arabanızın modelinin, Yazlığınızın, terasınızın çok önemli olmadığını, ● Milyonlarca liraya alınan konutun belki de mezarınız olabileceğini, ● Üstünüzdeki montun, ayağınızdaki botun yağmurdan yaştan korumasının yeterli olduğunu ● Üşümeyelim diye bir köşede duran battaniyenin kıymetini,  Sıcak bir çayın, Çorbanın, taze ekmeğin nasıl da güzel bir ikram olduğunu, ● Kalbini kırdığınız bir insanın gönlünü almaya vaktinizin olamayacağını, ● Kaçırdığınız trenin, vapurun dolmuşun arkasından telaş yapmanın ne kadar gereksiz olduğunu, ● Nerede nasıl yattığınızın değil de, nerede, ne halde nasıl uyanacağınızı, Üzerinizde uyuduğunuz yorganın yerine, moloz yığınlarının altında kalabileceğinizi, Bu afetler, felaketler, hep ders olmalı, unutulmamalı, ● Zenginliğin, malın mülkün ve makamın emanet olup asıl insanlığın kalıcı olduğunu, ● Sevdiklerinizin kıymetini bilin kalbini kırmayın, ● Yediğinizi içtiğinizi israf etmeyin, emanet olan hayatımızı, canımızı, ne zaman nerede teslim edeceğimiz belli olmadığını, ● Yaptığınız işin, imalatın ya da mesleğinizdeki sorumluluğun, insan hayatına nasıl da olumsuzluklar yaşatabileceğini, ölümlere sebep olabileceğinizi, Şimdi anladık mı acaba? Meraktayım. Zaman herşeyi gösterecek. Bekleyip göreceğiz. Demem o ki namuslu şerefli vicdanlı olmak ve öyle yaşamak çok kıymetli.   Allah böyle insanları çoğaltsın ki, huzurlu ve mutlu bir dünyada yaşayalım. Amiinn.      
Ekleme Tarihi: 08 Mart 2023 - Çarşamba

#Şimdi Anladık mı?

Şubat ayı kısa bir ay ama yaşattığı acılar çookk çook uzun oldu. Bu ayda karanlık günlerimiz başladı. 500 Atom Bombası etkisindeki depremle uyandık. Felaketi yaşadık, hala da beşik gibi sallanıyoruz. Acının merkezi olan yurdumun her köşesinden deprem haberleri, enkazları, yardım çığlıkları psikolojimizi bozdu.

Gastronominin kalbi diyeceğimiz illerimizde şimdi bir tas çorba, bir yudum su, bir somun ekmeğin ne kadar değerli olduğunu depremde anladık. Yöresel sofraları ile öne çıkmış bu güzel kentlerimizde artık

Evlerde tencereler kaynamıyor, çorba pişmiyor. Deprem bizlere herşeyin boş, önemsiz ve hiçbir şeyin bizim mülkümüz olmadığını canımız yanarak anlattı. İnşallah anlamışızdır.

***

● Aslında evimizin çok küçük olmadığını, Yuvamızın çok soğuk olmadığını,

● Yattığımız yatağın, üstümüzdeki yorganın markasının çok da önemli olmadığını, Yemeğin tuzu, salçası az olunca da karın doyurabileceğini,

● Etli yemeğin az ya da çok pişmesinin önemli olmadığını, Yemeğimiz beş on dakika gecikince kıyamet kopmadığını

● Öve öve bitiremediğiniz telefonunuzun, arabanızın modelinin, Yazlığınızın, terasınızın çok önemli olmadığını,

● Milyonlarca liraya alınan konutun belki de mezarınız olabileceğini,

● Üstünüzdeki montun, ayağınızdaki botun yağmurdan yaştan korumasının yeterli olduğunu

● Üşümeyelim diye bir köşede duran battaniyenin kıymetini,  Sıcak bir çayın, Çorbanın, taze ekmeğin nasıl da güzel bir ikram olduğunu,

● Kalbini kırdığınız bir insanın gönlünü almaya vaktinizin olamayacağını,

● Kaçırdığınız trenin, vapurun dolmuşun arkasından telaş yapmanın ne kadar gereksiz olduğunu,

● Nerede nasıl yattığınızın değil de, nerede, ne halde nasıl uyanacağınızı, Üzerinizde uyuduğunuz yorganın yerine, moloz yığınlarının altında kalabileceğinizi, Bu afetler, felaketler, hep ders olmalı, unutulmamalı,

● Zenginliğin, malın mülkün ve makamın emanet olup asıl insanlığın kalıcı olduğunu,

● Sevdiklerinizin kıymetini bilin kalbini kırmayın,

● Yediğinizi içtiğinizi israf etmeyin, emanet olan hayatımızı, canımızı, ne zaman nerede teslim edeceğimiz belli olmadığını,

● Yaptığınız işin, imalatın ya da mesleğinizdeki sorumluluğun, insan hayatına nasıl da olumsuzluklar yaşatabileceğini, ölümlere sebep olabileceğinizi, Şimdi anladık mı acaba? Meraktayım. Zaman herşeyi gösterecek. Bekleyip göreceğiz.

Demem o ki namuslu şerefli vicdanlı olmak ve öyle yaşamak çok kıymetli.  

Allah böyle insanları çoğaltsın ki, huzurlu ve mutlu bir dünyada yaşayalım. Amiinn.

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve cukurovapress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.