Batık bedel toplumda sıklıkla karşımıza çıkar. Evliliklerde, iş hayatında, yatırımlarda, ilişkiler gibi her alanda batık bedel olaylarından söz edebiliriz. Ancak; adlandırmak konusunda biraz belirsizlik yaşandığı için yazıyı bitirdiğinizde belki sizlerde aslında bu mantık çerçevesinde hayatınızda en az bir kez batık bedel yaşadığınızı fark edeceksiniz.
Verdiğimiz kararların hepsi hem fiziksel hem de zihinsel olarak etkilere sahiptir. Batık bedel sendromu iş hayatından özele hayata kadar birçok önemli konuda kendini gösterir. Yıllarca emek, para, zaman, duyguları, gençliği, hevesi harcadığımız şeylerden vazgeçmek ne zor oluyor değil mi? İşte ‘Batık Bedel’ yaşama ihtimalimiz tam da bu noktalarda oluyor.Kimse bunları israf etmiş, yanlış tercih yapmış, zarara sokan iş girişimlerinde bulunmuş olmak gibi durumları kabullenmeyi kolay yapamıyor.
Çocuklarınızdan, eşinizden, ailenizden, sevgilinizdenbeklediğiniz karşılığı alamayınca, “Onca Şeyi Boşuna Mı Yaptım?” diye içinizden geçiriyorsunuz. Okuyanların büyük kısmı bu esnada kendi kişisel anılarını bulmuştur bile. Zamanı, emeği, parayı, gençliği, hevesi, israf ediyormuş gibi görünmek istemiyorsunuz.
“ONCA ŞEYİ BOŞUNA MI YAPTIM?”
Bu cümleyi hayatımızda kaç kere kurmadık ki? İşte tam da böyle diyebileceğimiz iki örnek paylaşayım sizinle;
Genç, kariyer sahibi bir kadın 4 yıldır evli bir erkekle birlikte oluyor. Çevresinin uyarılarına rağmen ilişkisini devam ettirmiş. İlişkisini bitirmesine engel olan nedir sizce? Bir çoğumuz maddiyat diyecektir. Ancak; bu çok doğru bilinen bir yanlıştır. Her ilişki için genellenmesi mümkün olmayan yanıttır. Ben size doğru cevabı söyleyeyim: bu genç kadının bu ilişki için yaptığı yatırımlardır engel olan. İlişkiyi bitirecekse bu 4 yıl boşuna mı yatırım yaptı? Madem bitirecekti evli bir adamla olmanın tüm sıkıntılarını ve olmayacak durumları bile bile neden 4 koca yıl dayandı? Biteceğini kabullenmek 4 yıllık emek, zaman, gençliğinin de gittiğini kabul etmek oluyor.
…Ahlak anlayışımız böyle olayları savunma gibi gözüken bu örneğimi doğru bulmayacak hatta böyle bir kadının savunması mı olur diyecek tabii ki. Uzmanlar kimseyi savunmaz ve haklı, haksız, doğru veya yanlış demekte bizlerin hakkı olan bir anlayış değildir. Hizmet sektöründe nice vakalar geliyor. Bizim kişisel ahlak anlayışımızda o seans odasının hatta ofisimizin dışında kalıyor. Biz o odalara yansız ve yüksüz giriyoruz.Sizin eleştirdiğiniz, alaşağı ettiğiniz bir durum, bir başkasının acı bir deneyimi olabiliyor. Neyse vakamıza dönelim tekrardan…
Bu 4 yılda neler verdi bir inceleyelim: istediğinde evli sevgilisini göremedi, sevgisini özgürce yaşayamadı, çevresinden tepkiler gördü… Gördüğünüz üzere; geçmişte aldığı bir karar sonucunda ödediği bedellerin sadece birkaçı bunlar. Bu vakayı yaşayan biri tam bu tıkandığı noktada bu ilişkiye bir şans daha vermesi gerektiğini düşünecek. Nedeni yine çok basit. Bu yukarda saydığım yatırımları yüzünden. Bu çark aynı şekilde tekerrür edecek. Kırılma noktası olabilecek tek şey: “geleceğe bakabildiği gün” olacak. Bugüne kadar batık bedellerden dolayı odaklandığı geçmişten çıkıp, ileriye bakabildiği an değişimi yaşayacaktır.
“SEN ONUN KARARI İÇİN ÖDEDİĞİ BEDELLERİ BİLİYOR MUSUN?”
Siz eleştirdiğiniz batık bedel olayının kahramanı olmadığınız için anlayamayacaksınız. Verdiğiniz her tavsiye karşısında, batık bedeli olan sizin onu anlamadığınızı düşünecek. Bugüne kadar çevrenizde verdiğiniz tavsiyeleri bir düşünün. Yapmadığınız yatırımlar için yatırım yapana verdiğiniz kaç tavsiye sizin belirlediğiniz rota gibi ilerledi?
Siz de kendi batık bedellerinizde aynısını yaşıyorsunuz. Sizin o olaya verdiğiniz anlamı ve önemi, karşınızdakinin“batık bedel yatırımını neden yapıyorum?” konusunda onay mercii varsayıyor ve taraftar arıyorsunuz. Şöyle bakmayı deneyin: “Belki batık bedel yaşamış kişiler henüz bunlarla yüzleşmeye hazır değildir.” Yüzleştirme görevi de kimseye düşmez. O farkındalığı kişi kendi kazanır. Günü gelince ve doğru zamanda elde eder.
Diğer vakamızla başka konudan ele alalım: Orta yaşlarda mühendis biri yıllarca çalışıp gelirinden arttırıp, yaşam standardını kısıtlı ölçüde tutup, lüks harcamalarından vazgeçip para biriktirdi. Hayalinde kendi girişimi olan bir iş sahibi olma için bunu yaptı. 10 yılda 1.000.000TL biriktirdi. Girişim yapacağı iş ile ilgili fizibilite çalışmalarını uzun vade de yapıp, girişiminigerçekleştirdi. Parasının bir kısmını garanti altına almak için kenara ayırdı. Ancak; parasının önemli kısmını harcadı ve işler sandığı gibi iyi gitmedi. Piyasadaki rakipleri önünüze geçti. Nasıl bir sistem benimserse benimsesin, yatırımını kurtaramıyor. Bu girişimci kalan 200.000TL parasını satış stratejisi geliştirmek, alternatif pazar alanı yaratmakveya olumsuz olacak yatırımından artık vazgeçip başka bir yatırıma mı girmek için harcar? Bu durumu yaşasaydınız muhtemelen yatırdığınız parayı, yıllarca biriktirdiğiniz kazançlarınızı, yaşayamadığınız refahı ve emeklerinizi düşünüp kalan paranızla büyük yatırımınızı kurtarmaya çalışırdınız. Vaka da tam olarak öyle yapıyor. Kalan parasını yeni bir işe yatırmak yerine 800.000TL yatırımını götüren işi kurtarmak için kalan 200.000TL’sini harcıyor. Bu da bir batık bedel sendromu vakasıdır.
Oysa batık bedeller bize bir sonraki adımımız için kapı da açabilir. “Artık geri dönüşü yok. Onca yatırım yaptım” diye düşünebiliyoruz. Kendimizi tercihe değil, tek seçeneğe hapsolmuş gibi görebiliyoruz. Çevremiz, ailemiz veya dostlarımız bizi zamanında defalarca uyarmış olsa bile; haklı çıktılar demek korkusu da bir diğer batık bedele sürükleyen neden olabiliyor.
Bunların hepsini bir yana bırakırsak, mutsuzluk bize hakim olduğunda genelde geçmişteki batık yatırımlara saplanıp kaldığımız için oluyor.