''Türkiye'ye geldiğimden beri karşılaştığım en güçlü rakip Adana Demirspor'du''. Bu cümle Fenerbahçe Teknik Direktörü Jorge Jesus'a ait. Bu cümle bana yetti. Daha geçen sene Süper lige yükselen takımımız bu tür övgüleri hakediyorsa, iyi yoldayız...Maçtaydım. İki formda takımın mücadelesi olacaktı. 2470 mavi şimşek tribünlerde yerini almış, takımımızı evinde hissettiriyordu. Ancak 50.000 rakip takım taraftarının coşkusu ve hakemi de etkisi altına alan baskısı bizim oyuncuları da sindirdi, şaşkınlık atlatılmadan kalemizde 2 gol gördük. İkinci devre golle başlayınca, herkesin (bu herkese Fenerbahçe hocası ve oyuncuları dahil) bu maç bitti dediği anda, oyuncularımız onur mücadelesi verdiler, maçı bırakmadılar ve bir çırpıda maçı 3-2 ye getirince bir an, ''tarih tekerrür mü ediyor'' diye düşündüm. Aklıma geçen sezon 3-0 dan çevirdiğimiz Beşiktaş deplasmanı geldi. Atabilir ve beraberliği yakalayabilirdik ama bir kırmızı kart bizi, dördüncü gol maçı bitirdi. Aklımda ''karşılaştığım en güçlü takım cümlesi'' kaldı...
Nerede hata yaptık?
Geçen sezon ''bizi biz yapan'', oyunu geride kabullenmemiz, rakibe üzerimize gelmesi davetiyesi çıkarmamız, iyi savunma yapıp hızlı geçiş oyunuyla rakibin arkasına sarkmamız ve yetenekli oyuncularımızla gol bulmamız idi. Böyle bir oyun şablonunde yaslanarak oynadığımız için, defansımızın ağırlığı ortaya çıkmıyordu, Balotelli gibi bir ustanın oyunu yönlendirmesiyle de iyi sonuçlar alıyorduk. Fenerbahçe karşısında öyle de başladık. Geriden pas yaparak çıkmak...Rakip forvetlerin baskısına karşın becerdik de. Yapamadığımız şey, orta sahada sabırlı hazırlık pasları yapmadan, birinci bölgeden çıkardığımız topları doğrudan 3. bölgeye yani rakip defans arkasına atmak oldu, bu topları rakip defans topladı veya zamanında koşu yollarına bırakamadık. Fenerbahçe golü bulunca topu bize bıraktı, biz de alışık olmadığımız şekilde defansımızı orta çizgiye kadar çıkardık. Nitekim ikinci gol de Valencia yakaldığı topla 50 metre depar attı, bizim defans topsuz koştuğu halde yakalayamadı, Rakitskyi'nin ağırlığına şahit olduk. Yani bizim geçen sene ki sloganımız ''üzerimize gelen yanar'' gerçekleşmedi...
Rakibe saygı duymak...
Geçmiş yıllarda Galatasaray'da oynayan ve hala Galatasaray'da oynadıklarını sanan iki oyuncumuz Onyekuru ve Belhanda etik olmayan hareketlerde bulundular. Onyekuru'nun ağlayan çocuk simgesi, Belhanda'nın 4 işareti, rakibe saygı duymak anlamında yeri olmayan hareketlerdi. Aynı şekilde, rakibin maçın sonlarında Fenerbahçe seyircisinin ''oley'' çekmesi ve olumsuz tezahüratı gibi yakışıksız davranışı, Jorge Jesus önlemeye çalıştı. Murat Başkan bu iki oyuncumuza Galatasaray'da değil, Adana Demirspor'da oynadıklarını hatırlatmalıdır, diyordum ki Başkanımızın buna benzer beyanatına şahit oldum, benden önce davrandı...
Akintola'da israr etmek...
Geçen sezon Yunus ve Vargas ile işleyen kanat organizasyonlarımız, bu sene Onyekuru ve Akintola'ya teslim edilmiş durumda. Onyekuru bu işin altından fazlasıyla kalkıyor ama Akintola henüz ritmini bulmuş değil. Fenerbahçe karşısında sağ kanadı işletemedi ve ikinci yarı yerini Yusuf'a bırakmak zorunda kaldı. Bir ara maçın Adana'da oynandığını sanıp, rakip takım seyircisini desteğe davet edince, tribünlerin tepkisinde nasibini aldı...
Kadromuz yeterli...
Geçen sezonun başarılı kadrosu büyük ölçüde korunmuş ve aksayan bölgelere önemli isimler takviye edilmiş şekilde sezonda başladık.
- Kalemizde Ertaç- Goran- Vedat üçlüsüyle sorun yaşayacağımızı düşünmüyorum. Yenilen gollerde Ertaç'ın hatası yoktu üstelik Emre'nin şutunu nefis refleksle çıkardı...
-Defansımızın göbeğinde Samet ve Rakitskyi oyunu geriden kurma anlamıyla başarılıydılar ancak tarzları yaslanarak oynamak olduğu için, defansı orta çizgiye yaklaştırdıklarında gerilerine atılan toplarda ağır kaldılar. Tayyip alternatifi göz ardı edilmemeli...Defansın kanatlarında oynayan Svensson ve Rodrigues'in bölgelerini iyi kullandıklarını yalnız ben değil, istatistiklerde söylüyor...
-Orta alanda Gökhan- Ndiaye- Belhanda üçlüsü, üç maçtır formayı kapmış görünüyorlar. Gökhan ilerleyen yaşına karşın organizede başarılı...Ndiaye önemli transfer...Belhanda 3 maçta 3 golle sezona iyi başladı...Geride geçen sezona damga vuran Stambouli - Bjarnason bekliyor. Bence bu ikili bir an önce formlarına kavuşup, formayı kapmalılar...Montella hoca bu alanda Erhun'a yeterli şansı vermiyor, yararlanmalı...
- Dzyuba çok beğendiğim bir transfer ancak maç eksikliği var. Fenerbahçe karşısında zaman zaman ofsayta düştü ve kanatlardan istediği yüksek topları alamadı. Montella hoca, set oyununda Dzyuba varlığına göre şablon hazırlamalı...Onyekuru, Yunus'un boşluğunu doldurdu ama Vargas'ın yeri hala boş...En yakın aday Akintola değil, Yusuf Sarı olmalı...Bir de Balotelli gidecek mi, kalacak mı tartışmalarına son verilmeli. Assombalonga sadece alternatif olur...Berk verilen şansları iyi kullanmalı...
Ben geniş ve alternatifli kadromuzun yeterli olduğunu görüyorum. İlerleyen haftalarda yalnız Adana'nın değil, Türkiye'nin sevgisini kazanan sempatik takıma dönüceğimize inanıyorum yeter ki futbolu çizgiler dışına çıkarmayalım...
Hakem Abdülkadir Bitigen...
Genel de iyi götürdüğü maçta iki önemli hatası vardı. Aleyhimize verilen ilk penaltı pozisyonunu durduğu pozisyon itibarıyla süzemedi. Montella hocaya göre Valencia'nın ayağı fazla kalktı. Jorge Jesus hocaya göre Rodrigues topa vuracağına, rakibe vurdu. Hakem bu pozisyona favul bile vermedi. Rakitskyi'nin penaltı pozisyonu hakem adına atlanacak bir pozisyon değildi ve VAR'a bırakmamalıydı...
Özetle...
Yenseydik lider olacağımız bir maçtı, sağlık olsun. Hala zirvenin sadece bir puan gerisindeyiz. Mükemmel bir yönetime sahibiz...Teknik kadromuz bu işin üstesinden gelecek kalitede...Kaliteli ve alternatifli oyuncu kadromuz var, ilerleyen haftalarda adaletli forma dağıtımı ve oyuncuya uyan oyun şablonu bekliyorum...Bu deplasmanda gösterdi ki, bu taraftar arkamızda olduğu sürece sırtımız yere gelmez...Haftaya Ümraniyespor'u yenerek zirveye yerleşeceğimizi düşünüyorum. Türkiye'nin güçlü takımı sloganımız devam etsin...