Saha dışında, takıma ciddi katkı koyan oyuncuların birer birer ayrılmasına yönelik alınan kararlar, saha içini doğrudan etkilemeye başladı. Maalesef oyuna ve skora etki eden bu duruma ilişkin yorumlarımı yazımın sonuna bırakıyorum. Gelelim maça; İstanbulspor maçının kadrosuna baktığımızda, kalan oyuncuların içinden çıkarılabilecek en ideal kadro denilebilir. Şunun yerine bu olsaydı denilebilecek oyuncu sayısı bir veya ikiyi geçmez. Doğrusu Demirspor, beklediğimden daha iyi başladı maça.Hatta maçın başında bulduğu net pozisyonu gole dönüştürebilse farklı bir atmosferi de arkasına alabilirdi. Bana göre maça iyi başlamasının hala önemli bir nedeni var, o da,yardımcı hocaların Montella’dankalan oyun şablonuna sadık kalma çabalarıdır.Hocalarından öğrendiklerini devam ettirme arzularını çok doğru buluyorum. İlk yarının istatistiklerinde, Demirspor’untopla oynama oranı %60’a- %40. İsabetli pas, toplum şut hepsinde Demirspor’un açık ara önde olduğunu görüyoruz. Performansını eleştireceğimiz oyuncu sayısının çokluğundan bahsetmekte doğru değil.Defansın sağındaki İsmail’in,takımın oyununa adapte olmasını ve oyun performansını olumlu buldum. Aynı şekilde Semih ileGravillon’unuyumlarını ve harika performanslarını da. Her ne kadar İstanbulspor, ligin en altında yer alıyor olsa da, kaybedecek bir şeylerinin olmadığın düşünüp ona göre oynadılar. Oyunu çirkinleştirmediler, yavaşlatmadılar, skoru kendi lehlerine çevirmek için ciddi çabaladılar. Demirspor’un orta alandaki Michut ve Stambouliikilisi de etkili oynadılar. Yediğimiz gollerde, özellikle de ikinci golde, topu tehlikeli bölgeden hızla çıkarmak yerine, gereksiz top kaybına neden olsa da, Michut’u çok beğendiğimi söylemeliyim. Genç yaşına rağmen, topu tutması, taşıması, olumlu pas trafiğini iyi yönetmesi, geleceğinin parlak olduğunu gösterdi. Öyleyse neden yenemedik? Kısaca özetlersem; birinci bölgede etkili, ikinci bölgeden idare eden, üçüncü bölgede etkisiz oluşudur. Bu durum, Demirspor adına maçın sonuca yansıması halidir. Biraz daha eklemek gerekirse, Demirspor’un80 ve 84’te yediği iki golün en önemli nedeni, 2-0’dan sonraki takımın rehavete kapılıp, hemen ardına yediği golün şokundan çıkamamak olmalarıdır. Birinci golde, Michut’un gereksiz top tutuşu, ikincisinde ise Yusuf Erdoğan’ın dönen topta yerinde olamayışıdır. Her iki golde de, gol vuruş becerisini görebilmek mümkün. Her iki golde de kaleci Şahrudin’in yapabileceği bir şey yoktu. Son söz; Genelde, tüm yazılarım saha içine yönelik olur. Takımın maç performansına göre yorumlarımı yaparım. Saha dışının saha içini etkilediği bir zamanda, birazda saha dışına bakmak gerekiyor. Geçen sene dereceye giren kadrodan Belhanda, Ndiaye, Svensson, Balotelli, Rodrigues, Niang, CherifNdiaye’li gibi olabildiğince etkili oyuncuların takımdan ayrılması, Gravillon’un gidip gelmesi, takımda bazı işlerin geçen senedeki gibi iyi gitmediğinin bir göstergesidir. Bunların nedenleri ekonomik mi? İdari mi? Yoksa her ikisi de birden mi? Bir açıklaması mutlaka vardır. Bunu da yapacak kişi Murat Sancak başkandır.  Gerekli düzeltici-önleyici tedbirler alınmazsa, Demirspor adına ligin ikinci yarısına yönelik beklenti yaratmak doğru olmayacaktır. Hızla ileriye yol alan aracı, geri vitese geçirmemek lazım.