Sakatlıklar nedeniyle acar sol bek Alper Uludağ’ın de sahada olmasının yanında, Demirspor açısından iklim koşulları, Konyaspor açısından Ahmet Çalık’ı kaybetmenin hüznü ile zor bir maç olacağı belliydi. Keyifli bir ilk yarı; Maçın başlamasıyla birlikte, Kayseri maçının kötü oyunundan sonra Demirspor takımını, yine fabrika ayarlarına dönmüş buldum. Defansta çıkarken ayağa pas, beklerin topu ileri taşıma arzusu, hızlı hücum denemeleri, kısacası yerleşik oyun anlayışına dönmüş bir Demirspor vardı sahada. İki takım açısından da baktığımızda müthiş bir ilk yarı oynandı. Her iki takımda açık futbolu oynamayı tercih etti. Top, bir takımın kale önünde baskıya dönüşmüşken, bir bakmışınız diğer takım, baskıdan çıkmış hızlı hücumla karşı kalenin önünde. Her iki takımda, hızlı hücumu konusunda olabildiğince becerikli ve başarılıydı.  Bu anlatılanlara en net örneği, dakika 16’da Muric’in müthiş kurtarışından sonra, ayak degajıyla Vargas’ın önüne bıraktığı topun Konya kalecisi tarafından müthiş kurtarışıdır. İlk yarının özetinde, her iki takım pozisyon üretmek adına ciddi çabası verirken, hiçbir çabanın net bir pozisyona dönüşmemiş olmasıdır. Demirspor adına Assombalonga’nın etkisiz oyunu, topu yeterince ayağında tutamaması ciddi sıkıntı yarattı. Değişen ikinci yarı; Maçın ilk yarısı bitip takım sahaya dönünce, övdüğümüz sistem takımı Demirspor soyunma odasında kalmış, takım yine Kayseri maçının anlaşılamayan oyununa dönmüştü. Dakika 49’da Alper Uludağ’ın saniyelerle iki topu kale çizgisinden çıkarması, Demirspor adına ikinci yarının zor geçeceği yönündeydi. Bu pozisyonun Demirspor adına kırılma anı olabilir diye düşündüm ama olmadı. Sorun golcüde; Dakika 53’te yenilen basit gol, takımın gardını da düşürdü. Bu durum, takımın oyun disiplininden uzaklaşmasına da neden oldu. Assombalonga, ayağına gelen birçok topun hovardaca harcadı. Bu pozisyonlarda onun egoistliği, Demirspor’un forvetsiz oynadığının temel göstergesidir. Montella’nın iki maçtır, saha içine müdahalesi eleştiri konusu olmaya başladı. Sahanın diri oyuncularından Vargas’ın, Akıntola ile değiştirilmesi doğru değildi. Üstelik Akıntola’nın futbol kültürü, Montella’nın takım oyunu kültüründen çok uzak. Defansın her iki kanadındaki zorunlu değişiklikler, takımın önceki haftalardaki performanstan uzaklaşmasına neden olmuş ta olabilir. Yeni transferler; Alper Uludağ’ı 70 dakika, İsmail Çokçalış’ı 20 dakika izledik. Benim ilk izlenimim, Alper’in defansif ve ofansif yönlü bir bek, İsmail’in ise daha çok ofansif bir bek olabileceği izlenimi bıraktı bende. Hakem Yasin Kol’u, oyuncu diyaloglarında ve kararlarında çok beğendim. Son söz; Hangi meslekte olursanız olun, iyi karakterinizi yaptığınız işin içine entegre ederseniz, bu toplum nezdinde örnek bir karaktere dönüşebilir. Ahmet Çalık’ın da böyle bir karaktere dönüştüğünü, bir karşılık bulduğunu gördük. Sahada onun adına yapılan koreografiler, hüzünler, anmalar, karanfiller, örnek karaktere gösterilen sevgi ve saygıydı. Keşke bunları, o da görebilseydi.