Cumartesi gecesi benim açımdan,son zamanların en heyecan verici, çekişmeli maçıydı.Futbol adına doğruların ve yanlışların çok olduğu, hafızalarda kalabilecek bir maçtı.
Gelelim maça;
İki sezondur Montella’yı takip ediyorum. Demirspor’a kattığı oyun felsefesini, saha içine müdahalesinin yanında, çok fazla radikal değişiklikleri sevmez. Cumartesi gecesi, Ankaragücü maçın kadrolarını görünce, oyuncu yerleşiminin nasıl olması gerektiğini anlamaya çalıştım,ta ki maç başlayana kadar.
Maç başlarken, oyuncuların saha dizilişini görünce şaşırdım. İlk baktığımda 3-5-2 gibi algılasam da, bunun daha çok 3-4-2-1 birsistemle hocanın oynatmak isteğiydi. Bu görüntüyü görünce; hoca bunu biraz Samet’in gitmesine mi bağladı diye de düşündüm. Forvetsiz oyun tercihinden sonra, hocanın en radikal kararıydı. Doğrusu bu kadarını da beklemiyordum.
Sistem sırıtınca;
Maç başından itibaren, oyuncular yeni sistemi oynamaya, uygulamaya çalışsa da,bizim bildiğimiz, defanstan paslarla çıkışların yapılamadığı, geriden uzun paslarla ileri topun taşınmasına dönüşmüş, kanat uygulamaları da bir türlü beklentinin altında kaldı. Onyekuru’nun sakatlık nedeniyle çıkışını da buna eklediğimizde, ilk yarı bitine kadar bildiğimiz takımı, onun oyun performansını sahada göremedik. Ta ki, ikinci yarının başlamasına kadar. Biraz da buna neden, Ankaragücü’nün ligin en iyi maçlardan birisini Adana’da çıkarıyor olmasıydı.
Maçın kırılma anı; “Eski Sisteme Dönmek”
Montella’yı, saha içine müdahalede etki yaratan, en etkili hocalardan birisi olarak görüyorum. Hoca, aklın yolunu seçerek, sahada hiçbir varlık gösteremeyen Akintola’nın yerine Abdurrahim’i defansın soluna alarak, iki sezondur oynadığımız sisteme dönünce, takım rahatladı. Bunun yanında Abdurrahim de, beklentinin üzerinde bir performansla oynadı. Maçın başında golün bulunması, gol yenilmesi, ataklar, yeniden goller. İzleyenlere müthiş bir keyif verdi.
İkinci goldeki organizasyon;
Bir teknik adamın, takıma dokunup dokunmadığını anladığım yerlerden birisi de, köşe ve serbest vuruşlardakiduran top organizasyonlarıdır. Gökhan-Stambouli ve Emre çalışılmış bir hareketin uygulamasını sahada gösterdiler. Emre’nin golü, görülebilecek kadar güzeldi.
Oyuncu performansları;
Ertaç Özbir; Bu maçta ayrı bir parantez açarak değerlendirmemiz gereken Ertaç Özbir’i 9 kurtarışla, maçın en iyi oyuncusu olduğunu, twitter’da “Bugün üç puan #ErtaçÖzbir” hashtag’in açılmasını bile sağladı.
Svensson; Saygı duyulacak bir futbol anlayışıyla devam ediyor.
Semih; Çok disiplinli oynadı. Başarılıydı.
Manev; Birkaç önemli müdahalesi oldu. Başarılıydı. Hiç sırıtmadı.
Abdurrahim; Beklentinin üzerinde bir performans sergiledi.
Gökhan; Çok mücadele etti. Güzel bir gol attı. Küçük bir eleştiri; kendi kale alanımızda top çıkarırken fazla fantezilere girmemesi lazım.
Ndiaye; Sahanın her yerinde, en çok koşanı, üreteniydi. Yine övgüyü çok fazlasıyla hak etti.
Stambouli; Çok çalışkandı. Çok etkili oynadı. Sayılmayan golde, topu dışarı bırakması lazımdı.
Akintola; Yine beklentiyi karşılamadı.
Emre Akbaba; Müthiş güzel golün yanı sıra, fiziksel olarak bu maçta daha diriydi.
Bjarnason; Beklentinin altındaydı. Uzun zamandır oynamayışına bağlıyorum.
Onyekuru; Yeni sisteme adapta olamadı. Sakatlığı da şanssızlık oldu.
Yusuf; Golü güzeldi. Fiziksel artış ve yeterli özgüven sağlamalı.
Son Söz;
Adana Demirspor-Ankaragücü maçı unutulmayacak maçlardan birisi oldu. Toplam yedi golün atılıp, üçünün sayıldığı, topun bir o kalede bir bu kalede oluşunu taktik, teknik ve sistem hatalarının ve doğrularının, kısacası hepsini içinde barındıran bir maçtı. Sistem değişikliğinde eskiye dönüş, Adana Demirspor’un kazanmasını sağladı.