Ben Hatay’da 12 katlı bir binanın 4.katında kalıyorum. Deprem anında uyuyordum. Saat 4:17 gibiydi, ilk defa bu derece büyük bir deprem ile sarsıldık. Hiçbirimiz ne yapacağımızı bilemedik. Yaklaşık bir dakika kadar sallanmıştık. Duvarlarda çatlaklar oluşmuştu, dolaplar düştü, odamızdaki lamba birbirine çarptı ve birden yanıp patladı. Binadan hemen çıkmaya çalıştık. Yaklaşık 700-800 kişiydik. Dışarıda akşamdan başlayan yağmur, esen rüzgârlar ve çığlık sesleri… Sanki korku filminin içindeydim.
Hepimiz dışarıda yağmurun altında bekliyorduk. Bina çok hasarlıydı ve hiç birimiz içeriye giremeyecektik. O panikle ayakkabı, çorap, kaban ve cüzdan almayı unutmuştuk. Sadece pijamalarımız ile binanın etrafında bekliyorduk. Gün yavaştan doğmaya başlıyordu. Hepimiz soğuktan ve korkudan titriyorduk. Ailelerimize ulaşamıyorduk. Bazen şebeke çekiyor, ansızın birinin telefonu çalıyor ve ölüm haberleri geliyordu.
Ufak artçılar devam ediyordu. O yüzden binaya giriş yasaktı. Yiyecek hiçbir şey yoktu. Öğlen olmuştu, herkes bir şekilde bölgeden ayrılıyordu. Bölgeye hala yardım gelmemişti. Herkes kendi çabaları ile bir şekilde bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Etrafta 2-3 çay ocağı vardı ve sandalyeler ile camları kırılarak içeride ateş yakıldı, hepimiz ısınmaya çalışıyorduk. Üzenimizdeki kıyafetlerden başka hiçbir şeyimiz yoktu. Yola çıktık ve bekledik. Oradan ayrılmak için otobüs bekliyorduk. Yarım saat sonra bir otobüs geldi. Arkadaşlarım ile otobüse bindik ve oradan ayrıldık.
Bu felakette yaralanan ve hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Geçmiş olsun Türkiyem...