İnsan üç zamanda yaşar. Geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman…
Biz insanlar çoğu zaman hayatta çoğu kez pişmanlıklar yaşarız. Yaşadığımız yaptığımız bir çok olay ve durumlarda suçluluk, üzüntü, kızgınlık ve en önemlisi keşkeler bizim geçmişimizi ifade eder. Bizler elbette yaşadığımız bazı durumlardan pişmanlık duyacağız. Hiçbir insanın mükemmel ve eksiksiz yaratılmadığımızı, her insanın hata yapabileceğinin farkında olmalıyız. Bu yüzden bir şey yaparken, birilerine bir şey söylerken en az iki kere düşünmeliyiz. Böylece geçmiş ile duyacağımız pişmanlıklar ve keşkeler azalır.
Peki ya şimdiki zaman…
İnsanoğlu bir nevi nankör benim gözümde. Bazen kilomuza, saçımıza, kaşımıza, burnumuza, boyumuza takılıp sürekli kendimizi bir başkasına beğendirmeye çalışıyoruz. Veya kendimizi memnun etmeye çalışıyoruz. Verilen ile yetinemiyoruz. Verilenin kıymetini bilmiyor ve her zaman en iyisini istiyoruz. Kendimizle barışık olmalıyız ki hayattan zevk alalım. Zamanı geriye almak imkansız.
Bazen olaylara objektif yaklaşmalıyız. Yaptığımız hataları kabul edebilmeliyiz. Kendi gelişimimiz için farklı şeyler denemeliyiz. Yeni kararlar almalı ve bu kararları uygulamaya geçirmeliyiz. Gelecek için zemin hazırlamalıyız.
Doğduğumuz yeri, cinsiyetimizi, ismimizi ve anne-babamızı bizler seçemedik belki. Ama ahlaklı, saygılı, dürüst, adaletli ve öğrenmeye aç olmayı bizler seçebiliriz. Kötü düşünmeyi, değişim korkusunu ve en önemlisi daha iyi bir gelecek için geçmişte yaşamayı geride bırakmalıyız. Gelecek düşünürken sürekli pozitif düşünmeliyiz. Bazen olayları gelişi güzel yaşamayı öğrenmeliyiz, aşırı düşünerek kendimizi yıpratmamalı, endişe ve korku duygularını daha iyi bir gelecek için bir tarafa bırakmalıyız.
Kaliteli bir yaşam sürmek istiyorsak zamanı nasıl öldüreceğimizi düşünmek yerine onu nasıl kazanacağımızın planlarını yapmalıyız.
Mutluluk ve başarı bu üç zamanın sadece birinde…