Tarih boyunca savaşlarla kavrulmuş bir dünyada yaşıyoruz. İnsanoğlu neden bu kadar savaşmayı, kan dökmeyi seviyor anlamış değilim. Sevgi gibi, barış gibi, hoşgörü gibi güzel kavramlar dururken, neden ille de kavgaya, savaşa saplanıyoruz?
Dünya Barış Günü de insanlara artık anlamsız kavgalara, savaşlara son vermesini hatırlatmak için konulmuş ama ne yazar, ne savaş bitiyor ne de kan!!!
24 Şubat’ta başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı bitmek bilmiyor. 10 milyon Ukraynalı yurtlarından edildi. Tahıl krizi, enerji krizi tüm dünyayı alt üst etti. Binlerce asker ve sivil hayatını kaybetti. Yaşlılar, çocuklar evlerinden edildi, bebekler babasız kaldı. Savaş uzaya da yandı. Rusya uluslararası istasyondan bile ayrıldı. Böyle bir ortamda dünya barışından söz edip, yazı yazmanın üzüntüsünü yaşıyorum.
1 Eylül Dünya Barış Günü idi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981’deki 57.Birleşiminde, “Genel Kurul’un açılış günü olan her Eylülün üçüncü salı gününü “Uluslararası Barış Günü” ilan etmiştir. Yıllar sonra Genel Kurul'un 7 Eylül 2001 tarih ve A/RES/55/282 sayılı kararı ile 21 Eylül'ü Barış Günü olarak kabul edilmiştir. Ama yine de 1 Eylül’ü, Dünya Barış Günü hafızama kazıdığım için yine yazı yazdım.
***
Sözde, “Dünya Barış Günü’nü kutluyoruz ama silahların, savaşın gölgesinde! Canını kurtarmak için ülkesinden kaçan, ağlayan, ölen binlerce insanın dramına tanık oluyoruz. Ne kadar anlamsız bir kutlama!
Öfkenin, gerginliğin, kargaşanın, şiddetin savaşın olmadığı bir yaşamı özlüyor, saygı ve hoşgörünün ön planda olduğu bir dünya düzenine kavuşmanın hayalini kuruyorum.
Günlerimiz, yıllarımız, ömrümüz barışçıl günlere kucak açsın. Evrenimizin barış ve huzur dolu yarınlara kavuşması dileğimle güzel günler dilerim.