Adana denilince benim aklıma ilk olarak pamuk geliyor. Çukurova’nın bembeyaz gelinliği olan o pamuk tarlaları…  Geçmişte birçok insanın geçim kaynağı olmuştur. Orhan Kemal’in en sevdiğim eserlerinden bir tanesi olan “ Bereketli Topraklar Üzerinde” kitabında çırçır fabrikasında işçilik ve kâtiplik yaparken yaşanmışlıkları anlatan bu romanı herkesin okumasını isterim.  Para kazanmak için köyden ayrılıp şehre göç eden üç arkadaşın hayatta kalabilmek için yaşadığı zorluklardan bahseden bu kitapta, bir lokma ekmek için hayatı yok olan onlarca ırgat… Kaç insan gelip geçti bu topraklardan. Bir sürü yaşanmışlıklar ve kaybolan hayatlar… Ben bu eseri okurken kendimi o bereketli topraklara ışınlanmış gibi hissediyorum. Memleketlim mert, yiğit ve delikanlı… Adana’nın büyük şehirlerimizden bir tanesi olması, tarihi güzellikleri ve coğrafi konumu ile bu şehrin vazgeçilmez olmasında oldukça önem arz ediyor. Kültürel değerlerini yitirmeyen bu şehir yöresel özellikleri hala yaşatmaya devam ediyor. Eğitim, sağlık, ulaşım ve iletişim alanlarında hizmetler oldukça gelişmiştir. Bakırcılık, mermercilik ve kilimcilik gibi ilin önemli el sanatlarında da ilerleme kat edilmiştir. Dünyaya şanı yayılan Adana kebap ve şalgam gibi lezzetlerimizden bahsetmiyorum bile. Adana’nın o kavurucu sıcağını bilenler bilir… Bu sıcak havalara rağmen insanların hayat enerjisinin ve neşesinin azalmadığı görüyorum. İnsanları sıcakkanlı, sevecen, cana yakın ve yardımsever. Değerlerini kaybetmemesi için bu şehri ayakta tutalım ve yaşatalım. Çünkü memleketim ülke için farklı bir güzelliktir.