MUSTAFA CİNER
Köşe Yazarı
MUSTAFA CİNER
 

Nevzat Güzelırmak (4)

Maça yine Turgay Abi’yle başladık. Ben Ogün’e derinlemesine bir pas attım. Ogün süratli bir oyuncuydu, sağ kulvarda oynuyordu. Topu çizgiye kadar taşıyıp geri çıkardı ve Fevzi golü attı. Sonra Turgay Abi sakatlandım diyerek çıktı, yerine bizim Ali geçti kaleye. İkinci devrenin başıydı; isimleri hiç unutmuyorum, Sabo diye bir oyuncuları vardı. Önümde bir hareket etti, yirmi pas civarı, ceza sahasının üstünde fevkalade bir şut çekti. Top doksana doğru gidiyordu, Ali o topu çıkardı. O şut gol olsa maçın seyri değişirdi. Büyük bir seyirci kitlesi önünde oynayan Sovyetler moral kazanırdı. İkinci golü bizim Faruk Karadoğan sol kulvardan sağ iç koridoruna doğru çok uzun bir orta yaptı. Ayhan gelen topa bir çaktı, tam aksi köşeden doksana giden süper bir gol oldu. Mithatpaşa stadının soyunma odasında bir havuz vardı. Maçtan sonra oyuncular sıcak suya girsin diye yapılmış ama o havuza bir kere bile girmek nasip olmamıştı. O havuz hep dururdu öyle. Ama adamlar öyle mi? Moskova Lenin Stadında bir baktık sıcak su havuzu dolu, şortlarla atlayan atlayana, nasıl olsa 2-0 kazanmışız maçı. Bir dönem 1966’daki dünya kupasını kendi arabamızla seyretmeye gitmiştik. O sene Sovyetler Birliği dünya dördüncüsü olmuştu. Hiç unutmuyorum Lev Yaşin, o da rahmetli oldu, dünyanın en büyük kalecilerinden biriydi. Sonradan ayağını kesmişlerdi, tahminim yüksek şekeri vardı. Yaşin maçtan sonra kravatını takmış, giyinmiş kuşanmış, o dev gibi yapısıyla bizim soyunma odasına girdi. Biz hala havuzun içindeyiz. Bize Türkçe, ‘Tebrik ederim Türkler,’ dedi ve bizi alkışladı. O büyük centilmence davranışı hayatım boyunca unutmam.” Milli takımın ardından Göztepe’nin bazı unutulmaz maçlarından bahsediyoruz. Bunların başında elbette Atletico Madrid maçı geliyor: “Atletico Madrid maçının evveliyatı var. Brezilyalı antrenörleri İzmir’de oynadığımız Anvers maçına gelip izlemiş. Belçika’daki ilk maçı kazanmıştık. O akşam rahmetli Mazhar Zorlu’nun Bergama restoranında kokteyl vardı. Necmi Tanyolaç, Halit Kıvanç gibi İstanbul’un bütün üstatları maça geldi, daha doğrusu Göztepe onların İzmir’e gelmesini sağladı. Adam Madrid’e dönünce bütün gördüklerini anlatmış. Orada 2-0 mağlup olduk. Döndük, Efes otelinde kamptayız. Onlar tur atlamayı garanti gördüler herhalde, özel uçakla ve eşleriyle birlikte geldiler. Efes’in salonuna girerlerken her taraf insan seli, ‘Göztepe’ sesleriyle yıkılıyor ortalık; adamlar bembeyaz oldular. ‘Biz bunları yarın eleyeceğiz,’ dedim. Atletico Madrid maçı deyince ilk akla gelen isim bizim Halil. Olmayacak bir noktadan penaltı golünü attı, olmayacak bir mesafeden de üçüncü golü attı. Hepimiz güzel oynadık ama hafızalarda kalan bizim Halil oldu.” (DEVAM EDECEK)    
Ekleme Tarihi: 07 Ocak 2022 - Cuma

Nevzat Güzelırmak (4)

Maça yine Turgay Abi’yle başladık. Ben Ogün’e derinlemesine bir pas attım. Ogün süratli bir oyuncuydu, sağ kulvarda oynuyordu. Topu çizgiye kadar taşıyıp geri çıkardı ve Fevzi golü attı. Sonra Turgay Abi sakatlandım diyerek çıktı, yerine bizim Ali geçti kaleye. İkinci devrenin başıydı; isimleri hiç unutmuyorum, Sabo diye bir oyuncuları vardı. Önümde bir hareket etti, yirmi pas civarı, ceza sahasının üstünde fevkalade bir şut çekti. Top doksana doğru gidiyordu, Ali o topu çıkardı. O şut gol olsa maçın seyri değişirdi. Büyük bir seyirci kitlesi önünde oynayan Sovyetler moral kazanırdı. İkinci golü bizim Faruk Karadoğan sol kulvardan sağ iç koridoruna doğru çok uzun bir orta yaptı. Ayhan gelen topa bir çaktı, tam aksi köşeden doksana giden süper bir gol oldu. Mithatpaşa stadının soyunma odasında bir havuz vardı. Maçtan sonra oyuncular sıcak suya girsin diye yapılmış ama o havuza bir kere bile girmek nasip olmamıştı. O havuz hep dururdu öyle. Ama adamlar öyle mi? Moskova Lenin Stadında bir baktık sıcak su havuzu dolu, şortlarla atlayan atlayana, nasıl olsa 2-0 kazanmışız maçı. Bir dönem 1966’daki dünya kupasını kendi arabamızla seyretmeye gitmiştik. O sene Sovyetler Birliği dünya dördüncüsü olmuştu. Hiç unutmuyorum Lev Yaşin, o da rahmetli oldu, dünyanın en büyük kalecilerinden biriydi. Sonradan ayağını kesmişlerdi, tahminim yüksek şekeri vardı. Yaşin maçtan sonra kravatını takmış, giyinmiş kuşanmış, o dev gibi yapısıyla bizim soyunma odasına girdi. Biz hala havuzun içindeyiz. Bize Türkçe, ‘Tebrik ederim Türkler,’ dedi ve bizi alkışladı. O büyük centilmence davranışı hayatım boyunca unutmam.” Milli takımın ardından Göztepe’nin bazı unutulmaz maçlarından bahsediyoruz. Bunların başında elbette Atletico Madrid maçı geliyor: “Atletico Madrid maçının evveliyatı var. Brezilyalı antrenörleri İzmir’de oynadığımız Anvers maçına gelip izlemiş. Belçika’daki ilk maçı kazanmıştık. O akşam rahmetli Mazhar Zorlu’nun Bergama restoranında kokteyl vardı. Necmi Tanyolaç, Halit Kıvanç gibi İstanbul’un bütün üstatları maça geldi, daha doğrusu Göztepe onların İzmir’e gelmesini sağladı. Adam Madrid’e dönünce bütün gördüklerini anlatmış. Orada 2-0 mağlup olduk. Döndük, Efes otelinde kamptayız. Onlar tur atlamayı garanti gördüler herhalde, özel uçakla ve eşleriyle birlikte geldiler. Efes’in salonuna girerlerken her taraf insan seli, ‘Göztepe’ sesleriyle yıkılıyor ortalık; adamlar bembeyaz oldular. ‘Biz bunları yarın eleyeceğiz,’ dedim. Atletico Madrid maçı deyince ilk akla gelen isim bizim Halil. Olmayacak bir noktadan penaltı golünü attı, olmayacak bir mesafeden de üçüncü golü attı. Hepimiz güzel oynadık ama hafızalarda kalan bizim Halil oldu.” (DEVAM EDECEK)

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve cukurovapress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.