MUSTAFA CİNER
Köşe Yazarı
MUSTAFA CİNER
 

Nevzat Güzelırmak (1)

EFSANE TARİHE SAHİP CUMHURİYET ALBÜMLERİMİN BU GÜNKÜ VE HER ZAMAN KALBİMDE -GÖNLÜMDEKİ TEK KONUĞU BEYEFENDİ İLK ÖNCE çok özel İNSAN VE NEZAKET sahibi SONRA GERÇEK TÜRK EFSANESİ Sayın Nevzat Güzelırmak Ağabeyimdir ! Mekanı ve ruhu şad olsun. Amin . İZMİR / KAHRAMANLAR semtimizdeki ÇAYIRLIBAHÇE spor kulubü lokalinin ziyaret ederek duvarlarında gerçek efsaneleri fotoğrafları ile dolu olduğu lokalimizde ruhunu / ruhlarını şad edebilirsiniz. Göztepe'nin "İngiliz"i ( İZMİR / KAHRAMANLAR semtinin İZMİR NAMIK KEMAL LİSESİNİN- efsane tarihe sahip GÖZTEPİMİZ - TÜRK MİLLİ takımımızın ve TÜRKİYEMİZİN gerçek efsanesi. Benimde kendisinden semtimde feyz aldığım canım ağabeyim. Mekanı cennet ruhu şad olsun ! Sağa bakıp sola top atan Türkiytemizin tek usta ayağıdır canım ağabeyim. Benim için adeta KÖY ENSTİTÜLERİ statüsünde bilgilere sahip benim için bir eğitim yuvasıydı . Kendisini tanımaktan onur duyuyorum. Doğum tarihi ve yeri: 1 Ocak 1942, İzmir, Türkiye Ölüm tarihi: 12 Ekim 2020 (78 yaşında) Boy: 176 cm Çayırlıbahçe spor kulübü : İZMİR KAHRAMANLAR semtinde ERKEK basketbol ve futbolda efsane tarihe sahip bir İzmir’in güzide amatör kulübünü hafızası güçlü sporseverler 1980 yılında Türkiye İkinci Ligine yükselen basketbol takımıyla hatırlayacaktır. 1952 yılında kurulan kulübün Türk futbol tarihine Nevzat Güzelırmak gibi bir ismi kazandırması da gurur duyabileceği bir başka olaydır. Bu büyük ustayla sohbet etmek için Orhan Berent’le birlikte Kahramanlar semtindeki kulüp lokalinin yolunu tuttuk. Nevzat Hoca iki saat boyunca sorularımızı yanıtlayıp anılarını anlattı. Çocukluk yıllarını ve futbola nasıl başladığını onun sözleriyle aktarıyoruz: “1 Ocak 1942’de Kahramanlar semtinde doğdum. Ailemin kökeni Balkanlara dayanıyor, annem Üsküplü, babam Kumanovalı; Balkan Savaşı zamanında İzmir’e gelmişler. O zamanlar annem dört, babam sekiz yaşındaymış. Annemin babasını Yunan işgali zamanında Menemen’de Yunan askerleri öldürmüş. Babamı beş yaşındayken kaybettim. Annem büyük fedakârlıklara katlanarak beni büyüttü. Burası Fuarın 26 Ağustos kapısına kadar yangından kalma boş araziydi. Buradan Halk Sahasını da, Alsancak Stadını da görürdük. Hiç yerleşim yoktu o zamanlar. Burada sonradan işçi evleri yapıldı. Eskiden İzmir’in tamamı Girit’ten, Batı Trakya’dan, Makedonya’dan gelmiş insanlardan oluşuyordu. Babamın ailesi memlekette hayvancılıkla uğraşırmış. Babam annemle evlendikten sonra celeplik yapmaya başlamış. Sık sık vapurla İstanbul’a gidip gelirmiş. Halam Çengelköy’de otururdu. Babam ölmeden on beş – yirmi gün evvel yine oraya gittiğinde bana bir lastik top getirmişti. Lastik top deyince bugünkü ince plastik toplar anlaşılmasın, bayağı kalın kauçuktan yapılmış bir toptu. Kolay kolay patlayacak cinsten değildi. Sanki babamın içine doğmuş da, ‘Oğlum ben gidiyorum, sen bunla istikbalini kazanacaksın,’ der gibi onu hediye olarak getirmiş bana. Ben senelerce o topla yattım kalktım, mahalle arasında arkadaşlarımla o topla oynadım. Bir de burada bir tenis kulübü vardı. Çocukken biz orada top toplardık. Eski Türkiye şampiyonu tenisçi Ziya Kıpkızıl vardı, o bizim büyüğümüz, abimizdi. O zaman Esin Özgener, basketçi Turhan Tezol kulübün müdavimleriydi. Topların üstündeki tüyler aşındığı zaman bize verirlerdi. Ben bütün gün o yumruk kadar toplarla oynardım. O zamanlar futbol antrenmanlarında sürekli şut çekilen bir duvar olurdu. Teniste de aynı şekilde bir duvar vardı, raketle sürekli idman yapılırdı. Rahmetli Metin Oktay Yün Mensucat’ta oynarken sürekli duvara şut çekerdi. O isabetli sağ ve sol şutlarını o idmanlara borçluydu.” Küçük Nevzat’ın futbola olan sevgisini Yeni Asır gazetesinin, jübilesini yaptığı 1976 Ağustos ayında altı bölüm halinde yayınladığı yazı dizisinden aktaralım: “1953’lerdeydi. Fuar’da, Macar pavyonunda film gösterileri yapılıyor, folklor ve çeşitli propagandalarının yanında futbol maçlarını da gösteriyorlardı. Macarlar o günlerde futbolun en büyüğüydü. Propagandada, Londra’da İngiltere’yi 6-3 yendikleri ve Budapeşte’de 7-1 bozguna uğrattıkları maçların filmleri yer alıyordu. Her akşam yemeğinden sonra anacığımı üzme pahasına soluğu Macar pavyonunda alıyordum. Bugün bile Puşkaş’ların, Bozsik’lerin, Hidegkuti’lerin hareketleri, maçı anlatan spikerin cümleleri ezberimdedir.” (DEVAM EDECEK)
Ekleme Tarihi: 03 Ocak 2022 - Pazartesi

Nevzat Güzelırmak (1)

EFSANE TARİHE SAHİP CUMHURİYET ALBÜMLERİMİN BU GÜNKÜ VE HER ZAMAN KALBİMDE -GÖNLÜMDEKİ TEK KONUĞU BEYEFENDİ İLK ÖNCE çok özel İNSAN VE NEZAKET sahibi SONRA GERÇEK TÜRK EFSANESİ Sayın Nevzat Güzelırmak Ağabeyimdir ! Mekanı ve ruhu şad olsun. Amin . İZMİR / KAHRAMANLAR semtimizdeki ÇAYIRLIBAHÇE spor kulubü lokalinin ziyaret ederek duvarlarında gerçek efsaneleri fotoğrafları ile dolu olduğu lokalimizde ruhunu / ruhlarını şad edebilirsiniz. Göztepe'nin "İngiliz"i ( İZMİR / KAHRAMANLAR semtinin İZMİR NAMIK KEMAL LİSESİNİN- efsane tarihe sahip GÖZTEPİMİZ - TÜRK MİLLİ takımımızın ve TÜRKİYEMİZİN gerçek efsanesi. Benimde kendisinden semtimde feyz aldığım canım ağabeyim. Mekanı cennet ruhu şad olsun ! Sağa bakıp sola top atan Türkiytemizin tek usta ayağıdır canım ağabeyim. Benim için adeta KÖY ENSTİTÜLERİ statüsünde bilgilere sahip benim için bir eğitim yuvasıydı . Kendisini tanımaktan onur duyuyorum. Doğum tarihi ve yeri: 1 Ocak 1942, İzmir, Türkiye

Ölüm tarihi: 12 Ekim 2020 (78 yaşında)

Boy: 176 cm

Çayırlıbahçe spor kulübü : İZMİR KAHRAMANLAR semtinde ERKEK basketbol ve futbolda efsane tarihe sahip bir İzmir’in güzide amatör kulübünü hafızası güçlü sporseverler 1980 yılında Türkiye İkinci Ligine yükselen basketbol takımıyla hatırlayacaktır. 1952 yılında kurulan kulübün Türk futbol tarihine Nevzat Güzelırmak gibi bir ismi kazandırması da gurur duyabileceği bir başka olaydır. Bu büyük ustayla sohbet etmek için Orhan Berent’le birlikte Kahramanlar semtindeki kulüp lokalinin yolunu tuttuk. Nevzat Hoca iki saat boyunca sorularımızı yanıtlayıp anılarını anlattı. Çocukluk yıllarını ve futbola nasıl başladığını onun sözleriyle aktarıyoruz:

“1 Ocak 1942’de Kahramanlar semtinde doğdum. Ailemin kökeni Balkanlara dayanıyor, annem Üsküplü, babam Kumanovalı; Balkan Savaşı zamanında İzmir’e gelmişler. O zamanlar annem dört, babam sekiz yaşındaymış. Annemin babasını Yunan işgali zamanında Menemen’de Yunan askerleri öldürmüş. Babamı beş yaşındayken kaybettim. Annem büyük fedakârlıklara katlanarak beni büyüttü. Burası Fuarın 26 Ağustos kapısına kadar yangından kalma boş araziydi. Buradan Halk Sahasını da, Alsancak Stadını da görürdük. Hiç yerleşim yoktu o zamanlar. Burada sonradan işçi evleri yapıldı. Eskiden İzmir’in tamamı Girit’ten, Batı Trakya’dan, Makedonya’dan gelmiş insanlardan oluşuyordu.

Babamın ailesi memlekette hayvancılıkla uğraşırmış. Babam annemle evlendikten sonra celeplik yapmaya başlamış. Sık sık vapurla İstanbul’a gidip gelirmiş. Halam Çengelköy’de otururdu. Babam ölmeden on beş – yirmi gün evvel yine oraya gittiğinde bana bir lastik top getirmişti. Lastik top deyince bugünkü ince plastik toplar anlaşılmasın, bayağı kalın kauçuktan yapılmış bir toptu. Kolay kolay patlayacak cinsten değildi. Sanki babamın içine doğmuş da, ‘Oğlum ben gidiyorum, sen bunla istikbalini kazanacaksın,’ der gibi onu hediye olarak getirmiş bana. Ben senelerce o topla yattım kalktım, mahalle arasında arkadaşlarımla o topla oynadım. Bir de burada bir tenis kulübü vardı. Çocukken biz orada top toplardık. Eski Türkiye şampiyonu tenisçi Ziya Kıpkızıl vardı, o bizim büyüğümüz, abimizdi. O zaman Esin Özgener, basketçi Turhan Tezol kulübün müdavimleriydi. Topların üstündeki tüyler aşındığı zaman bize verirlerdi. Ben bütün gün o yumruk kadar toplarla oynardım. O zamanlar futbol antrenmanlarında sürekli şut çekilen bir duvar olurdu. Teniste de aynı şekilde bir duvar vardı, raketle sürekli idman yapılırdı. Rahmetli Metin Oktay Yün Mensucat’ta oynarken sürekli duvara şut çekerdi. O isabetli sağ ve sol şutlarını o idmanlara borçluydu.” Küçük Nevzat’ın futbola olan sevgisini Yeni Asır gazetesinin, jübilesini yaptığı 1976 Ağustos ayında altı bölüm halinde yayınladığı yazı dizisinden aktaralım: “1953’lerdeydi. Fuar’da, Macar pavyonunda film gösterileri yapılıyor, folklor ve çeşitli propagandalarının yanında futbol maçlarını da gösteriyorlardı. Macarlar o günlerde futbolun en büyüğüydü. Propagandada, Londra’da İngiltere’yi 6-3 yendikleri ve Budapeşte’de 7-1 bozguna uğrattıkları maçların filmleri yer alıyordu. Her akşam yemeğinden sonra anacığımı üzme pahasına soluğu Macar pavyonunda alıyordum. Bugün bile Puşkaş’ların, Bozsik’lerin, Hidegkuti’lerin hareketleri, maçı anlatan spikerin cümleleri ezberimdedir.”

(DEVAM EDECEK)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve cukurovapress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.