Nevzat Güzelırmak (3)
Nevzat Güzelırmak’ın Göztepe A takımında ilk kez görev aldığı 1960-61 sezonunda antrenör Andrea Kutik’ti. “Macar antrenör Kutik Beşiktaş’tan sonra bize geldi. Fakat yaşlıydı o dönemde. Adnan Süvari ilk geldiğinde hem onun yardımcısı hem tercümanı gibi görev yaptı ama bu dönem çok kısa sürdü. Kutik bir sezon çalıştırdı bizi. Göztepe’nin yavaş yavaş meydana geldiği dönemdi. Adnan Abi geldiğinde ben, Gürsel ve Çağlayan oynuyorduk. Ondan sonra süratle Nihat, Ali, Fevzi, Halil geldi. O takım yavaş yavaş basamakları çıkarak, özellikle biz vatani görevimizi yaptıktan sonraki dönemde tam kadro oluştu. Genç milli takımda beraber oynadığımız Çağlayan’ı ben yöneticilere tavsiye etmiştim, Konya’dan getirdiler. O sene genç milli takıma İzmir’den bir tek ben gitmiştim. Sonra Fevzi geldi. 62 senesinde Ali, Halil, Nihat oynamaya başladı. 64’ten sonra B. Mehmet, K. Mehmet, Ertan takıma girdi. Göztepe kendi kaliteli oyuncularını muhafaza ederken, 64-66 arası Gürsel Abi, ben, Çağlayan, Ali, Halil beşimiz de askere gittik. Bir tek Gürsel Abi yedek subay öğretmen olduğu için oynuyordu, bizimse oynama şansımız yoktu. O dönemde takım büyük sıkıntı yaşadı. O zaman Beşiktaş’tan stoper Sabahattin Abi geldi. O müdafaa olarak bizi ayakta tuttu. Ondan sonra Hüseyin, sonra da Ali İhsan geldi. İstanbul’dan gelen bu üç oyuncu Göztepe’ye büyük hizmetler yaptılar. Yabancı oyuncu olarak bir tek Danimarkalı Nielsen geldi, o da çok büyük hizmet yaptı.” Göztepe’deki ilk yıllarında en iyi oyun sergilediği maçlardan biri 1964 Şubat ayında Alsancak’ta Beşiktaş’ı 3-2 yendikleri maçtı. “O maçta en iyi oyunlarımdan birini oynamıştım. Suat Mamat Beşiktaş’ın sağ kulvarında oynuyordu. Ben de sol kulvarda oynuyorum. Adnan Abi maçtan önce soyunma odasında enteresan bir söz söyledi. ‘Bugün Nevzat Suat’tan daha iyi oynarsa biz kazanacağız, Suat daha iyi oynarsa Beşiktaş kazanacak,’ diye konuştu. O zamana dek öyle iddialı bir cümle kullanmamıştı Adnan Abi. Maç 3-2 bitti ama böyle bir maç olmaz. Ben Özcan’a bir de gol attım.” Göztepe’de başarılı futbolunu sürdürünce genç milli takımın ardından ümit ve A milli takım formalarını da giydi: “İstanbul, Ankara ve İzmir arasında ümitler karması maçları yapılırdı. O sene biz şampiyon olduk. Ayhan Elmastaşoğlu, Güven Önüt – kuvvetli olduğu zaman yapamayacağı hiçbir şey yoktu – gibi oyuncuların yer aldığı iyi bir kadromuz vardı. Sandro Puppo ümit milli takımına seçti beni. İngiltere’ye gittik. Özcan Arkoç, Ogün Altıparmak – henüz Karşıyaka’daydı, Candan Dumanlı, Nedim Doğan, Selim Soydan, Tugay Özçeri, Erkan Yanardağ, Talat Özkarslı gibi isimler vardı kadroda. Demek iyi oynamışız ki Bobby Moore arkamdan koşmuş, formasını çıkardı bana verdi, forma değiştirdik. Sonra Macaristan kadrosuna çağırdılar beni.A milli formayla oynadığım ilk maç oydu.”Söz Macaristan maçından açılınca ilginç bir anısını anlatıyor: “Çocukken Beşiktaş’ı tutardım, sebebi de şu. Annem babam Balkan kökenli. Balkan Savaşlarında Beşiktaşlı futbolcular cepheye savaşmaya gitmiş. Aslında Fenerli de gitmiş, Galatasaraylı da ama o anda dağarcığıma giren bilgi bu. Beşiktaş İzmir’e maç yapmaya geldiği zaman ağacın tepesinden, duvarlardan, nereden denk gelirse stada giriyorum. Recep Adanır’ı çok beğenirdim ben, evde fotoğrafı vardı. Metin Oktay Palermo’ya gidince Galatasaray, 1962 senesinde o sırada Kasımpaşa’da oynayan Recep Abi’yi transfer etti. Süper bir form tuttu o sezon. Macaristan’la oynamaya gidiyorduk. Uçakta Recep Abi’yle yan yana düştük. Ona bu olayı anlattım. ‘İnşallah sana da ileride seni beğenen bir futbolcuyla yan yana oynama şansı doğar,’ dedi. Çok enteresan, dünyada az rastlanan bir olaydır, çocukluk kahramanımla milli takımda yan yana oynadım. Yıllar sonra ben Bursaspor’u çalıştırırken Galatasaray’la oynadığımız bir maçımızda gözlemci olarak görev yapacaktı. Isınma koridorunda karşılaştım kendisiyle, soyunma odasına götürdüm. Nejat Biyediç, Beyhan gibi oyuncular var kadroda. Bizim çocuklara, ‘Bakın bu büyüğümüzün posteri benim çocukluğumda odamın duvarını süslerdi, isterseniz bugün kötü oynayın bakalım,’ diye espri yaptım. Bizim çocuklar hakikaten güzel oynadılar o gün, yanlış hatırlamıyorsam Galatasaray’ı 2-1 yenmiştik.” “İzmir’de milli takımlarda oynayıp da madalya alan ilk sporcuyum – 25 kez milli olduğum için gümüş madalya aldım. 26 yaşında bir rahatsızlık geçirdim ve sekiz ay boyunca oynayamadım. Bu yüzden daha fazla milli olma fırsatını kaçırdım. Bu da enteresan bir olaydır. Tekrar oynamaya başladığım sırada Coşkun Abi (Özarı) milli takım antrenörüydü. İzmir’de Galatasaray’la maçımız vardı. O takip ediyormuş beni, tekrar milli takıma kazandırayım diye düşünmüş. Fakat maçtan önce bunu bana söylediler, sanki biz on – on beş yaşında çocuğuz, elim ayağım kesildi. Sahada sıfır verim ve çok kötü bir oyun sergiledim. Söylemeseler belki beğenilecektim. O yüzden 26 yaşından sonra milli takımda oynayamadım.” Nevzat Güzelırmak milli takım forması altında 1966 yılında Sovyetler Birliği’ni Moskova’da 2-0 yendiğimiz maçta unutulmaz bir oyun sergiler. “Turgay Şeren’in elli birinci maçıydı Moskova’daki maç. Ondan önce Lefter elli kez milli olmuştu. Benim kanaatime göre Lefter Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük futbolcusudur. Turgay Abi’nin ellinci maçı Ankara’da Batı Almanya’ya 2-0 yenildiğimiz maçtı. O da Türkiye’de kaleci deyince akla gelen insanların başındadır. Jübilesine Göztepe’den benimle birlikte Ali ve Fevzi’yi çağırmıştı. Batı Almanya maçından sonra Moskova’ya gittik. (DEVAM EDECEK)