Bu güne anlam katan şey; içinin doldurulmuş olması kaydıyla “sevgi” kelimesidir. Kimileri de bu günü stadyumlarda, sevdikleri takım ve futbol sevdalarıyla birlikte vakit geçirdiler. Maça seyircinin çok fazla ilgisi, koreografiler ve oraya konulan UEFA hedefi, Demirspor adına maça olan ilginin diğer bir görüntüleriydi. Maç başlayınca ve maç bitince futbol adına; mücadelenin seviyesi, yüksek motivasyonu, sevinci, üzüntüsü, gerginliği, golleri, kısacası futbol adına her şeyin barındığı bir geceydi, keyifle izledik. Her 14 Şubat’ta, hafızalarda hatırlanacak bir yer bıraktı. Beşiktaş, dersine iyi çalışmış Montella, haftalardır rekabet içerisinde oluşturduğu kadroyu Beşiktaş maçında sahneye koymuştu ama özellikle ilk 20 dakika, Demirspor’u iyi analiz eden Beşiktaş, birinci planının içinde, özellikle sağ ve sol beke koyduğu genç oyuncularla (Rıdvan ve kerem) Vargas ve Yunus’un kanat hücumlarını iyi planlamıştı.  İkincisi de, özellikle Demirspor’un geriden topla çıkışlarında, topun orta alandaki Gökhan ve Stambouli ile buluşmalarını Atiba ve Necip ile engelleyerek, topun ileriye taşınmasını önlemiş oldular. Bu durum, Demirspor defansını geriden uzun paslarla oynamaya zorladı. Bu da, Beşiktaş defansının, topları armut gibi toplamasını sağladı. Daha ilik 15 dakikasında, iki pozisyon Beşiktaş, bir pozisyonda Demirspor bulunca,  maçın çekişmeli geçeceğinin ilk işaretleri gelmişti. İkinci yarıdaki değişen oyun Özellikle maçın ilk yarım saatinden sonra, oyundaki etkinliğini artıran Demirspor’du. Kanatlarda hem Yunus, özellikle de Vargas çok etkiliydi. Rıdvan ve Kerem’i hırpalamaları adale sakatlıklarıyla dışarı çıkmalarının ana nedeni de gösterdikleri üst düzey performanslarından kaynaklanmış olabilir. Beşiktaş cephesinde Atiba’nın ve Necip’in orta alanı kilitleme çabaları sonuç verince, özellikle ilk yarı fazla topu ayağımızda tutamadık. Bu da, maçın sonlarındaki gibi baskıyı kurmamıza da engel oldu. Maçın başlarında bunu yapabilseydik, Galatasaray maçındaki gibi oyunu ve sonucu farklı bir skoru yakalayabilirdik. Maçın önemli istatistiklerine baktığımızda; özellikle topla oynama Demirspor (ADS % 52 – BJK %48), pas trafiğinde (ADS 305/404 – BJK 277/386), İsabetli pas (% ADS 75 – BJK % 72), Topla buluşma (ADS 43 – BJK 23) hepsinde Demirspor’un üstün olduğunu görüyoruz. Mario Balotelli Pazartesi gecesi, belki de sahanın en istekli oyuncusuydu. Topla buluştuğunda, her zaman yaptığı kıvrak hareketleri, topla buluştuktan sonra ikinci hareketini ve pozisyon sonlandırmayı bir türlü istediği gibi yapamadı. Belki de bir maçta, bulabileceği en çok pozisyonu yaşadı. Gününde değilse de, ayağındaki ayakkabının, performansının sonuçlandırmasına engel olduğunu düşünüyorum. Bu kadar kayması normal değildi. Muric yine harika, Svensson istikrarlı, Samet yükselişine devam, Tayyib ufak tefek hataları da olsa mücadeleci, Kaan’ın güçlü defansif yönü, Stambouli’nin bu maçlık eksik performansı, Gökhan’ın dirayeti, Yunus ve Vargas’ın hücumları, Bjarnason’un çabaları, takım kültürü içinde önemli katkı sundular. Ali Şansalan değil ŞANSveren Böylesi hakemler, niyetlerini o kadar belli ediyorlar ki, okumak için alfabeye gerek kalmıyor. Beşiktaş’ın attığı gol öncesi harekete normal deyip, VAR’a bile gitmezken, Balotelli’nin hareketine koşa koşa VAR’a gidiyorsun. Gökhan’ı tırpanlanmasına VAR’a bile gitmezken, Samet’in attığı ikinci golü VAR’a gitmeden bile iptal edebiliyor. Maçtan sonra Samet’in; “Hakemle iletişim kuramıyoruz. İtiraz ettiğimizde bize sert tepki gösteriyor” Yunus’un; “Biz top oynamak istiyoruz, rakip yerden kalkmıyor. Hakemler sahada bizi engelliyor” diyor. Haksız mı? Sonuna kadar doğru. Son söz; Demirspor bugün, büyük oranda oturttuğu sistemin sunucunda oynadığı futbol, oyuncu performansları ve maç sonuçları itibariyle, ülke düzeyinde herkesin takdirini kazanmaya başlamış görünüyor. Bunları da biz, sosyal medyadan ve spor basınından görebiliyoruz. Tebrikler Murat Sancak başkan, tebrikler Montella.