Son yıllarda bizlerin fakültede öğrendiği kuramcıların ve önümüzü görebilme, toplum normlarına göre eğitim yapabilme adına örneklerini öğrendiğimiz, kuramların isimlerini ana eğitim modeli olarak piyasaya sanki yeniymiş gibi sunulmasını üzülerek görüyorum.
Üzülüyorum çünkü tam araştırma yapmayan ebeveynler bu tuzaklara gönüllü olarak tutsak olmaya hazırlar.
Şimdi şu aralar adını çokça duyduğunuz kuramcıların eğitim modellerinden ve kısaca tarihçelerinden bahsetmek istiyorum.
Ayrıca Türk insanının yabancı mey şey özentisini bu yaşıma geldim hala çözmüş değilim..
Tabelada ecnebi bir yazı gördüğünüzde neden o en iyisi ya da en kalitelisi oluyor?
Türk toplumunun sosyo-kültürel özelliği ecnebilerle aynı mı?
Ve önemlisi sevgili ebeveynler, siz ve sizin ebeveynleriniz bu kültürle mi büyüdü?
Şimdi gelelim adına okullar açılan ve sanki çok matahmış gibi övünülen ve aslında zaten eğitim programlarının içerisine serpiştirilen kuramlara.
Montessori eğitim sistemi, İtalyan doktor ve eğitimci Maria Montessori tarafından geliştirilen bir eğitim yaklaşımıdır. Bu sistem, çocukların kendi öğrenme hızlarına ve ilgi alanlarına göre özgürce keşfedebilecekleri bir ortam sağlar. Montessori eğitiminde materyaller ve çevre, çocukların bağımsızlık, özgüven ve öz disiplin kazanmalarına odaklanır. Bu yöntemde, öğretmenler çocukları yönlendirir ve destekler, ancak doğal öğrenme sürecine müdahale etmezler.
Montessori eğitim yöntemi, 1907 yılında Dr. Maria Montessori tarafından İtalya'da geliştirildi.
Not: Bu sistemin özelliği gerçek ya da gerçeğe yakın materyallerin kullanılmasıdır. Örneğin; gerçek bıçak, gerçek ateş gibi…Ya da soğuk,yağmurlu bir havada çocuğun çamurda oynamasına izin vermek gibi…Ve ayrıca bu sistemin ana çıkışı Dünya Savaşları sırasında ailesiz kalan engelli bireylerin hayatta kalabilmesi için yapılan eğitim şeklidir. Magazinsel bir bilgi de verecek olursam, Psikyatır olan Dr.Montessori, Hitler’inde sevgilisiymiş. O yüzden de erkek egemen toplumda kadın olarak sonsuz deneyler yapma olanağını bulmuş.
Waldorf okulları eğitim sistemi,Rudolf Steiner tarafından geliştirilen bir pedagoji yöntemidir. Bu yöntem, çocukların fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal gelişimini dengeli bir şekilde desteklemeyi amaçlar. Öğrenciler, sanatsal ve el becerilerini geliştiren, doğaya dayalı, oyun temelli ve bireysel ihtiyaçlara odaklanan bir müfredatla karşılaşırlar. Waldorf okullarında teknoloji genellikle erken yaşlarda kısıtlanır ve öğrencilere özgürce keşfetmeleri için fırsatlar sunulur. Her sınıf, öğrencilerin gelişim seviyesine uygun olarak birkaç yıl boyunca aynı öğretmen tarafından yönetilir, böylece güçlü bir öğretmen-öğrenci ilişkisi oluşur.
Waldorf eğitim sistemi, Alman filozof, bilim insanı ve eğitimci Rudolf Steiner tarafından 1919 yılında geliştirildi.
Not: Artık notlara ne yazacağımı bilemiyorum zira MEB olmak üzere yeni eğitim programları yıllardır bu kuram üzerine hazırlanır ve hani bizim dilimizde tüy biten “çocukları teknolojik aletlerden uzak tutun” feryadının ecnebice söylenmesi.Bize öğretilenlerin yeni bir keşifmiş gibi sunulması kime fayda getirir bilinmez…
HIGH/Scope eğitim sistemi, çocukların aktif katılımını teşvik ederken, öğretmenlerin de öğrenme sürecinde yönlendirici bir rol oynamasını sağlar. Bu sayede çocuklar, öğrenmeye karşı daha olumlu bir tutum geliştirir ve uzun vadeli başarıya ulaşmada daha iyi bir temel elde ederler.
High/Scope eğitim modeli, 1962 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde David P. Weikart tarafından geliştirilmiştir. Bu model, çocukların aktif katılımını teşvik eden ve özgür oyunun önemini vurgulayan bir eğitim yaklaşımı olarak bilinir.
Not:Bu sistemin en önemli özelliği kurum içinde ara duvarlar yoktur.Etkinlik,uyku ve diğer aktiviteler için köşeler vardır.Çocuk bu köşeleri istediği zaman,istediği saat diliminde kullanır.Anlayacağınız.Belirli rutinleri öğrenmemiş,zamanı kullanmayı kavramamış ve gelişimsel olarak haz duygusunun etkisi altında olan çocuk anlık kararlarla oyun oynarken bir an da yemek yemek ya da uyumak ister.Zira öz disiplinini almamış çocuk için bu özgürlüğü ne derece doğru kullanabileceği soru işaretidir.Ve kurallarla dolu,disiplin gerektiren gerçek yaşamla karşılaşacak olan bu çocuğun dünyası sizce ne derece etkilenir bilinilmez…
Lions Quest eğitim sistemi, 1984 yılında Lions Clubs International Foundation tarafından başlatılmıştır. Bu eğitim programı, sosyal ve duygusal becerilerin geliştirilmesini teşvik ederek öğrencilerin yaşam becerilerini ve toplumsal katılımlarını artırmayı amaçlar. Duygusal ve sosyal zeka gelişimiyle ilgilenen bir sistemdir ve Türkiye’de MEB tarafından 2000 yılında değerler eğitimi olarak müfredata eklenmiştir.
17.yüzyıldan bu yana, Jean Piaget; bilişsel gelişim kuramı,Lev Vygotsky; sosyal öğrenme ve kültürel araçlar kuramı,Erik Erikson; psikososyal gelişim kuramı,Urie Bronfenbrenner; ekolojik sistem kuramı,Howard Gardner; çoklu zeka kuramı,Maria Montessori;Montessori eğitim yöntemi,John Dewey;öğrenme teorileri ve ilerlemeci eğitim anlayışı gibi…Kuramcılar Dünya Savaşlarının ihtiyacı doğrultusunda kuramlar ve eğitim sistemleri geliştirmişlerdir.
Ancak bütün bunlar, onların kültürlerine, inançlarına ve toplumun ihtiyaçlarına orantılı kuramlardır ve hiç biri Türk toplumunda eğitimin tek sistemi olamaz kaldı ki eğer bir sistem oluşturmamız gerekiyorsa en yenileri 1962’de High/Scope eğitim modeli ve 1984’de geliştirilen Lions Quest sistemi olmalıdır ki bunlarda tek başına Türk eğitim sisteminde yerini bulamaz.
Ve bizim kuramcılarımız; Onları kaç kişi tanır bilmiyorum ancak eğer isim unutursam af ola, sizle bir kaçını paylaşmak istiyorum.
Prof.Dr.Ayla Oktay;Türk çocuk gelişimi ve eğitimi alanında önemli çalışmaları vardır,
Prof.Dr.Suna Tevrüz; Gelişim psikolojisi ve çocuk eğitimi konularında uzamlaşmış bir isimdir,
Prof.Dr.Üstün Dökmen; Çocukların ve ergenlerin psikososyal gelişimi üzerine çalışmalar yapmıştır,
Prof.Dr.Zeynep Aksüt;Çocukların dil gelişimi ve konuşma bozuklukları üzerine araştırmaları vardır,
Prof.Dr.Ferhunde Öktem; Çocuk ve ergen psikolojisi,eğitim psikolojisi alanlarında çalışmaları vardır,
Prof.Dr.Nurper Ulkuer; Okul öncesi dönem ve ilkokul çağı çocuklarının eğitimi üzerine çalışmlartı vardıre,
Prof.Dr.Feyza Corapci;Erken çocukluk dönemi eğitimi ve gelişimi konusunda uzman akedemisayendir.
Yakın zamanda vefat eden Doğan Cüceloğlu bizlere nasıl ana-baba olmayı öğreten bilim insanını unutmamak gerekir ve şuan da aklıma gelmeyen bilim insanları bunların hepsi Türk…
Sözün özü; Türkiye’de hiçbir kuram, eğitim sistemi olamaz zira bizler ecnebilerin kültürüne ve alt yapısına sahip değiliz, ancak bu kuramları harmanlayarak Türk çocuklarına eğitim programı olarak aktarıp, kendi toplumumuza uyarlayarak çocuk gelişimi ve eğitimi hakkında yol alabiliriz ve bu kadar çok Türk bilim insanı varken ve onları da takip etmemiz gerekirken neden, ecnebi isimleri görünce “işte bu en iyisidir” diyoruz, bunu hiç anlamış değilim.
Araştırmayıp, okumadığımız sürece Orman Okulları,İngilizce Okulları,Montesori Okulları, yok Waldorf Okulları, diye diye… Kültür karmaşasıyla, aralara sıkışmış çocuklar yetiştirmeye devam ederiz.
Kendi ülkemizde, kendi örf adet ve kültürümüzle çocuk yetiştirebilmek, vatan borcumuz olmalıdır. Zira bu karmaşa içinde çocuklarımız; vatanın, milletin ne anlama geldiğini bilmeden bu kargaşa devam ediyor ve eğitimde en büyük tehlike bu dur...
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!