Yakın ara 4 ay gibi kısa bir süre içerisinde aile fertlerinden 3 kişiyi birden kaybedince.
Bir boşluğa düşüyorsun.
Neyin nerden geldiğini anlayamıyorsun.
Duyguların altüst oluyor.
Yaşmak ve ölmek üzerine o güne kadar olduğundan farklı düşünüyorsun.
İsyan edesin geliyor.
Bir müddet sonra düzenin öyle olduğunu ve
sonrasında her şeyin tekrar kendi sınırları içine döndüğünü görüyorsun.
İçine kapanıyor.
Kendi dünyanda bazı şeyleri sorguluyor
Hiçbir şeyin değişmediğini anlıyorsun.
Her şey kaldığı yerden,
eskisi gibi devam ediyor.
*
Akşam
Bilgisayarda yazı yazmakla meşgulüm.
Birara facebook a bakayım diyorum.
O ne
Kızımın sayfasında
*
Kızım,
babaannesi, anneannesi ve kendisinin olduğu bir fotoğrafı koymuş üzerine de aynen şöyle yazmış.
*
Nilser Ciner, Dörtyol, Hatay'da.
Yenisi asla çekilemeyecek...
Kim bilir yine neyime laf ettiniz de kahkahalara gömüldüm ben böyle...
Böyle güldürdünüz beni, daha fazlası da ağlatıyorsunuz şimdi....
Gurbette sizden uzak büyümenin yarattığı boşluk mu,
özlem mi, yoksa eli öpülecek bir büyüğümün kalmamış olması mı?
şu an canımı yakan bilmiyorum ama o kadar üzgün, o kadar eksiğim ki anlatamam.
Her gün görmesem de orada var olduğunuzu bilmek bile nasıl bir şansmış şimdi anlıyorum.
İki dünür beraber büyüdünüz sayılır, birbirinizi bize sorar dururdunuz, çok da ayrı kalamadınız.
Bol muhabbet edin şimdi.
Oradan izleyin beni yine, bir sürü nasihat fısıldayın kulağıma...
'' Çok üzdüler seni'' demeyin artık ama olur mu?
Mutluluğumu izleyeceksiniz yukarıdan ve huzurlu dualarım sizinle buluşacak.
Sizi çok ama çok seviyorum nurlar içinde uyuyun dualarla.
*
Resmi görüp yazıyı okuyunca bir tuhaf oluyorum.
Biz sadece kendimizin bu kadar çok üzüleceğini düşünüyor.
Yakınlarımızın duygularını anlayabildiğimizi sanıyoruz.
Sonuçta bunlar gençtir, çok fazla üzülmez belirli bir süre sonra unuturlar diye düşünürken,
Aslında onun öyle olmadığını anlıyoruz.
Ölenlerin sadece bizim annelerimiz ve çocuklarımızın amcası olduğunu,
Onların babaannesi, anneannesi, amcası olduğunu unutuyoruz.
*
Biz, çocuklarımızla konuşmalarımızda
Onların ruh dünyalarının derinliklerine inebildiğimiz sanıyoruz.
Duygularını düşündüğümüzün dışında ifade eden çocuklarımızı gördüğümüzde,
Anlıyoruz ki biz sadece yüzeyde kalıyoruz.
Bizim düşünmediğimizi düşünüyor.
Büyüklerine bizden çok farklı duygularla bağlı olduklarını yeni bir dersi öğrenir gibi öğreniyoruz.
*
Buradan şunu anlıyoruz ki,
Çocuklarımıza neler verdiğimizi,
hayatta nelerin değerliği olduğunu ve
önceliklerin neler olabileceğini öğretebilmenin yansımasına görmek,
bizi üzüntümüzün derinliğinden çok daha fazla ile mutlu ediyor.
*
Bizde onlara diyoruz ki,
İyiki bizim çocuklarımızsınız,
İyiki ne böyle geniş bir aileye sahipmişsiniz.
*
Ne mutlu bize ki,
İyi çocuklar yetiştirmişiz.
İyi şeyler öğretmişiz.
*
Temennimiz odur ki,
Sizlerde kendi çocuklarınıza aynı duyguları ve güzellikleri yaşatırsınız
*
Sonuçta şöyle bir çıkarım yapıyorum kendimce.
Herşey görselde değil ruhta kendini buluyormuş.
Çocuklarımıza her şeyi biz öğretmiyormuşuz,
Onlarda bize çok şey öğretiyormuş aslında.