Son zamanlara bir Adana-Mersin tartışmasıdır gidiyor. Geçmişten bu yana birbirleriyle rekabet eden iki kentin çok da kazançlı çıkmadığını söylemekte fayda var. Tarım ve sanayinin, turizmin beşiği sayılan iki şehrin son yıllardaki ekonomik verilerine bakarsanız ne emek istediğim kolayca anlaşılacaktır.
1990’lı yıllarda sosyal ve ekonomik açıdan Türkiye’nin ilk 5 ili içerisine yer alan iki şehrin bugün 25. sıralarda yer aldığını biliyoruz. Kişi başına düşen milli gelir de Türkiye ortalamasının altında kalıyor. Ayrıca bölge olarak işsizlik ve yoksullukta Türkiye’nin 2. sırasında yer alıyoruz.
Adana ve Mersin, artık durum tespitinden öte yeni bir model yeni bir havza, yeni bir hikayeyle ve toplumsal ihtiyaçları göz önüne alarak, birbirlerine saygı duyarak işbirliğini geliştirmelidir. Daha fazla zaman kaybedilmeden iki kentin her alandaki geniş potansiyeli, geniş bir bakış açısıyla, ortaya konulacak vizyonla harekete geçirilmelidir.
Çukurova’nın Ortadoğu’ya açılan bir kapı olduğunu herkes söyledi ama bugüne kadar bu avantajı kullanmanın yollarını aramadık. Bölgemizin, sanayide, yatırımda yapı olarak tıkanan Marmara Bölgesi’nin tek alternatifi olduğunu anlatıp durduk ama yeni yatırımların gelmesini sağlayamadık. Lojistiği, tarımı, enerjiyi, hizmet sektörünü, güneşi, denizi, turizmi ve daha bir çok özelliği saymak mümkün.
Kadim Çukurova’nın geçmişten gelen kültürünü neden geliştiremedik? Neden hep bir adım ileriye taşıyamadık? Biraz bunların hesabı kitabıyla hareket etmekte fayda olmaz mı sizce?
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’i biraz olsun takip edenler bilir. Hedefleri büyük iki başkan da şehirlerini çok sever. İnsan ilişkileri son derece güçlüdür. Son zamanlarda gerek Adana’nın gerekse Mersin’in -genişlemesi değil- gelişmesi için yoğun uğraş verdiklerini, bir çok çalışmayı hayata geçirdiklerini biliyoruz, görüyoruz. Birbirleriyle anlaşmaları da bölge açısından büyük önem taşıyor.
Elbette her insan kendi yaşadığı şehrin daha fazla yatırım, üretim, istihdama sahne olmasını ister. Zaman zaman bu konularda tartışmalar, atışmalar yaşanabilir. Gayet normaldir. Ama işin özünde birbirlerini tamamlayan iki kentten bahsediyoruz. İki şehrin ileri gelenleri ekonomik verileri ortaya koyup aynı hedefe doğru ilerlemezse bu rekabetten kazançlı çıkan olmayacak.
Adana’yı Mersinsiz, Mersin’i Adanasız düşünmek kimseye bir fayda getirmez. Aksine -verilerle sabittir ki- iki şehri de geriye götürür.
2-3 Aralık’ta Adana’da Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Çukurova Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (ÇUKUROVA SİFED) ve Adana Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ADSİAD) işbirliğiyle, Adana’da “İş Dünyası Zirvesi” gerçekleşecek. Adana ve Mersin’in kalkınmasını önceleyen bu zirveye bakanlar, belediye başkanları, Türkiye iş dünyasının önde gelen isimleri katılacak. TÜRKONFED’in Adanalı Başkanı Süleyman Sönmez’in Çukurova’yı ne kadar önemsediğini bilmeyen yoktur. Göreve gelmesinin ardından ilk zirveyi Çukurova topraklarında gerçekleştiriyor olmasını da dikkatlerinize sunuyorum.
Bu zirve Adana ve Mersin için bir fırsat olsun.
Ümidim odur ki; güzel başlangıçlara, yeni ekonomik modellere ve yeni işbirliklerinin gelişimine sahne olsun.
Anadolu kalkınması Çukurova’dan başlasın…
İyi haftalar olsun…