Genel tanımıyla kaldırımın ne anlam ifade ettiğiyle başlayalım.
Trafikte yayaların daha rahat hareket etmesi için yaya kaldırımları inşa edilir ve bu kaldırımları kullanmak yayaların en temel hakkıdır. Bu nedenle şehir merkezlerinde yaya kaldırımı olması zorunluluğu vardır ve bu kaldırımlar yayaların rahat ve güvenli bir şekilde hareket edebilecekleri şekilde tasarlanmalıdır.
Bu kadar net!
Kaldırımların tarifi tüm dünyada böyledir. Altını çizerek yazıyoruz:
“Yayaların rahat ve güvenli bir şekilde hareket edebilecekleri şekilde tasarlanmalıdır.”
Gelin görün ki; durum tam tersidir.
Adana, Türkiye’de yaşamanın en pahalı olduğu iller arasında 3. sırada yer alıyor. Pahalılık, gürültü ve hava kirliliğinin yanı sıra cadde ve kaldırımlardaki düzensizlikleriyle de öne çıkıyor.
Okulların açıldığı şu günlerde kaldırım işgallerini yeniden gündeme getirmek şart oldu.Kaldırımlara gelişigüzel park eden araçlar, yaya geçitlerini park alanına çeviren sürücüler, birbirine yol vermeyen ve bir saniye dahi tahammülü olmadan kornalara yüklenen şoförler yaşam kalitemizi daha da aşağı çekiyor. Hele son günlerde silahlı, bıçaklı kavgalara, ölümlere varan olayları görünce trafiğe çıkmak bile istemiyor insan!
Adana’da özellikle çarşı merkezinin düzensizliği hepinizin dikkatini çekmiştir. Ara sokaklardaki perişan durumu hepiniz gözlemliyorsunuzdur. Apartmanların giriş kapılarına kadar boy gösteren araçlardan yayaların geçmesi imkânsız hale gelmiş. Her işyeri, kendi malıymış gibi kaldırımları parsellemiş. Ya bir bariyer koymuş, ya bir duba ile sınır belirlemiş, yetmedi demir dubalarla, asma kilitlerle kapatmış kaldırımı…
Hangi mahalle, sokak ya da cadde olduğunu sormayın. Tek tek yazmaya gerek yok. Hepiniz biliyorsunuz, hepimiz biliyoruz…
Tüm dünyada kaldırım kültürü bir medeniyet ölçüsü olarak belirlenmiştir. Otoların geçtiği yollarla eşit mesafede olması gereken kaldırımlardan ülkemizde eser yok. Son zamanlarda biraz olsun düzenleme yapılmaya çalışılsa da maalesef bu işi başaramıyoruz. Bazıları köprünün demir korkuluklarına arabasını yapıştırıp bırakınca olanlar da oluyor. Kaldırım-maldırım hak getire… Sonra araçlar park etmesin diye güzelim yerlere mecburen beton bariyer yapılıyor.
Yazının konusu sadece konuyla ilgilenmesi ve sorunu çözmesi gereken yetkililerle ilgili değil. Elbette onlar da üzerlerine düşeni yapmak zorunda. Ama bile isteye insanların geçişini engelleyen, çocukların okula gitmesini geciktiren, yaşlıların, engellilerin özgürlüğünü kısıtlayanların da artık şapkasını önüne koyması gerekiyor.
Bu konuyu çeşitli defalar, çeşitli mecralarda yazdık.
Yine yazıyoruz.
Taslar ve hamamlar değişmediği için tüm paydaşlara bir kez daha hatırlatma yapmış olalım.
Kaldırımlara özgürlük istiyoruz…