Narsisizm tarihsel, psikolojik, mitolojik bir kavram olarak Oxford Sözlüğünde ‘Kendine ve fiziksel görünüşüne aşırı ilgi’ olarak tanımlanır. Kökleri Yunan mitolojisinden gelen bir kişilik yapısı olarak adlandırdığımız narsisizmin adı su üzerinde kendi yansımasını gören ve bu yansımaya aşık olan karakter Narcissus'tan gelir. Bu, kendine aşık olma ve bu aşkı elde etmeye çalışma olarak tanımlanabilir ki mümkün değildir. Kendi yansımasından büyülenen Narcissus onu elde etmeye çalışırken suya düşüverir. Suyun içine düştüğü yerde, adına ‘Narcissus’ ‘Nergis’ denilen güzel bir çiçek açar. Bu dokunaklı hikayede vurgulanan, Narcissus'un ortaya koyduğu kendine yönelik aşırı öz sevgisidir ki, bu özellik narsisizm terimi kullanılarak ifade edilir.
Psikoloji alanında Ellis (1898) ve Freud (1905/1953) tarafından “Narsisizm” terimiyle ilgili farklı görüşler ortaya konmuştur. Narsisizm Freud tarafından ego-libido” (kendini sevme) ve “narsisistik libido” kuramlarıyla birlikte kullanılmış ve geliştirilmiştir.
Narsisizm, ilk kez 1980'de Tanı ve İstatistik El Kitabı'nın üçüncü baskısına kişilik bozukluğu olarak dahil edildi ve belirtileri başlıca şöyleydi;
1. Kendini beğenme ve görkemli bir önem duygusuna sahip olma, (örneğin, başarıları ve yetenekleri abartır, orantılı başarılar olmadan üstün olarak tanınmayı bekler.)
2. Sınırsız başarı, güç, parlaklık, güzellik veya ideal aşk fantezileriyle meşgul olma,
3. Kendisinin "özel" ve benzersiz olduğuna ve yalnızca diğer özel veya yüksek statülü kişiler (veya kurumlar) tarafından anlaşılabileceğine veya bunlarla ilişkilendirilmesi gerektiğine inanma,
4. Aşırı hayranlık gerektirme,
5. Özellikle olumlu muamele veya beklentilerine otomatik olarak uyma konusunda makul olmayan beklentiler gibi bir hak duygusuna sahip olma,
6. Kişilerarası sömürücü tutum, yani kendi amaçlarına ulaşmak için diğerlerinden yararlanma,
7. Empati eksikliği, başkalarının duygularını, ihtiyaçlarını tanımak veya onlarla özdeşleşmek istememek,
8. Genellikle başkalarını kıskanma veya başkalarının onu kıskandığına inanma,
9. Kibirli, kibirli davranışlar veya tutumlar gösterme,
Bu kriterler hakkında klinisyenler tarafından yapılan birçok tartışma ve eleştiri bulunmaktadır. Narsisizm efsanesinden psikanalize, teorilere ve günümüzün kişilik bozukluğuna kadar narsisizmin uzun bir geçmişi vardır. Narsisizm kavramı çoğunlukla psikanaliz tarafından şekillendirilmiş ve bugün bile dinamik yaklaşımın önemli temellerinden biridir. Freud'dan sonra; Klein, Winnicott, Mahler, Lacan, Kohut ve Kernberg konsepte önemli katkılarda bulunmuşlardır. Eleştirilerin bir kısmı başka bir teori haline gelmiş ve Lacan'ın ayna sahnesi, Kernberg'in sınırda kişilik ve benlik psikolojisi hakkındaki açıklamaları gibi yeni teorilere kapıları açmıştır. Bu ifadelerle yeni düşünceler, okullar ortaya çıkmış ve günümüzde narsisistik kişilik bozukluğu tüm bu teoriler ve tartışmalarla incelenmektedir.