Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması noktasında Büyük Atatürk 1925 yılında her köye okul açılması talimatı vermiş, bu talimat doğrultusunda köyler okula kavuşmuştu.   O dönemde öğretmen sayısı okul sayısını karşılamadığı için bir çok köy okuluna eğitmenler atanmış onlar öğretmenlik göreve yapmışlardır.Bugün gelinen noktada Milli Eğitim Bakanlığı “Köylerde yeterli öğrenci sayısı yoktur” anlayışıyla asırlık köy okullarını kapatarak kilit vurmaya başlamış. Oysaki dünyanın kabul ettiği ve de uygulamaya koyduğu okul öncesi eğitim, Türkiye’de yıllardır başarıyla uygulanmaktadır. Asırlık okullara kilit vurma yerine her köy okulu hem özgün eğitime açık olmalı hem de okul öncesi eğitim yapmalıdır. Bu anlayış hakim olursa asırlık hiçbir köy okuluna kilit vurulmaz.   Bu yazıyı yazmamdaki gaye ise, benim de bir köy okulu mezun olmamdır. Büyük Atatürk’ün talimatı doğrultusunda köyümüzde cami avlusu içerisinde tek derslik okulumuz vardı. Bu tek derslik okulumuzda 1.,2.,3.’üncü sınıf öğrencileri aynı anda ders görürdük. Köy okulundan mezun olduktan sonra bugün de Karataş ilçesinde hizmet veren Cumhuriyet İlkokulunda 4.ve 5.sınıfı okudum. Benim gibi köy okulundan mezun olan arkadaşlarım da Karataş Cumhuriyet İlkokulundan mezun oldular.   Unutulmamalı ki, “Cumhuriyet benim” diyen Türkiye’nin 9.’uncu Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel de köy okulu mezunudur. Merhum Demirel, Isparta İslamköy okulundan mezun olduktan sonra Cumhuriyetin feyzlerinden faydalanarak Büyük Atatürk’ün oturduğu Türkiye’nin 1 numaralı koltuğu olan Cumhurbaşkanlığı koltuğuna köy okulu mezunu olarak oturma şansını yakalamıştır.   Yine bilinen bir gerçek var ki, Büyük Atatürk’ün Köy Kalkınma Projesinde öğretmen-muhtar-imam üçlüsünün mutlaka beraber görev yapmalarını istemiş ve görevlendirmiştir.   Her köyün okula kavuşturulması Cumhuriyetin ışığı olarak yansımıştır. Bu ışık köylerde ebedi yanmalı. Bunun içinde köy okulları kesinlikle kapatılmamalıdır. *** Öte yandan, bu yıl sıcaklar tüm canlıları kavuruyor. Kavurucu sıcaklarda bir damla suya hasret olan sokaktaki can dostlarımıza “Patili dostlarımız” ulaşabilecekleri yerlere bir kap su koyarak onları da susuz bırakmamak hepimize düşen bir insani ve dini görevimizdir. Bu göreve lütfen elbirliğiyle sahip çıkalım.