Türkiye’de birçok insan kendi işinin dışında da yorumlar yaparak, gereksiz konuşarak suni sorunların yaşanmasına sebep oluyor. Örneğin; rabbimizin emri tecelli ediyor Türkiye’nin yetiştirdiği bir sanatçı kardeşimiz Allah rahmet eylesin dünyasını değiştiriyor. Bu Allah’ın emridir. Rabbim ne buyuruyor; ‘Her canlı mutlaka ölümü tadacaktır’ bu amir hükmün dışına çıkma şansına hiç kimse sahip değildir.
Eğer; bu amir hükmün dışına çıkmak şansı bazı canlara verilmiş olsaydı şüphesiz ki peygamberlere verilirdi… Unutmayalım ki; bütün zamanların peygamberleri olarak bilinen o mübarek insan Hz.Peygamber efendimiz de ölümü tadan mübarek insanların sonuncusuydu.
Türkiye’de ‘Kuzey’in oğlu’ olarak bilinen ses sanatçısı merhum Volkan konak’ın vefatından sonra bir müftümüz aynen şöyle demiş; “Sahnede gebermiş”… bu müftümüz sade insanlardan yüce İslam dini hakkında çok daha fazla bilgi sahibidir. Çünkü; yaptığı meslek onu gerektirir… Herhangi bir müslümanın vefatından sonra kullandığı kelimenin hiçbir müslümana kullanılamayacağını da çok iyi bilir. Hz. Kuran’da Hz.Peygamberimizin sünnetinde müftü beyin tabiri yer almadığına göre bu müftü kendi görevini bırakıp sorunlar yaratmak için çizmeyi aşmıştır… Ayıptır,. Günahtır…
Beni tanıyan herkesi bilir ki ; ben din adamlarına laf söyletmem. Ama; bir din adamı kendine laf söyletiyorsa onu öncelikle kınarım. Çünkü; yaptığı meslek oturduğu koltuk kendinden milyonlarca defa daha kıymetlidir… Büyük Atatürk Diyanet İşleri Reisliği’nin şu gerekçe nedeniyle kurmuştur; gerçek din adamıyla din adamı olmayanların ayırt edilmesi için din adamlarına sahip çıkması noktasında Diyanet Resliğini kurmuştur…Cumhuriyet’in ilan edildiği yıllarda ayağı çarıklı olan birçok kişi sade vatandaşları den adamı kisvesi altında yanıltmışlar, onlara Cumhuriyete karşı kışkırtmışlar,. Bu yanlışlığı gören Büyük Atatürk gerçek din adamına sahip çıkma noktasında Diyanet İşleri Reisliği’ni kurmuştur…
Bir müftü durup dururken gündem yaratacak ve bu yarattığı gündemin de birleştirmeye, kucaklaşmaya hiç faydası olmayıp ayrıştırmaya neden oluyor ise bu müftünün iyi değerlendirilerek o göreve layık olup olmadığına Diyanet İşleri Başkanlığı vatandaşı rahatlatacak tarzda kararlar vermelidir. Bana göre gerçek din adamı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını birlik ve beraberliğe davet eder…Onları kucaklaştıran, onların birbirlerinin kardeşleri olduğunu her fırsatta dile getirendir. Bunu yapmayanlar Türkiye Cumhuriyeti devletine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına zarar verdiklerini bilmelidirler..Konunun muhatabı Diyanet İşleri Başkanlığı olduğu için yanlış davranış sergileyen kendi görevini kötüye kullanan müftü için gerekli işlemi zaman geçirmeden yapmalıdır…