Cumhuriyetimizin kurucusu, ilk Cumhurbaşkanımız ve her devrin büyük devlet adamı kabul edilen Büyük Atatürk’ün ebediyete yürüyüşünün 85.yıldönümü bugün.
Bu nedenle Ata’mız olan Büyük Atatürk’ün saygı, minnet ve dualarla anacağız. İZİNDEYİZ ATAM. Kabrinde rahat uyu nidalarıyla milletçe anıyoruz ve de anacağız.
Her konuda ve her sahada, Büyük Atatürk’, üstün bilgi birikimine sahip olduğu için her dönemin lideri olma şansını yakalamış yüce bir vatan severdir. Bu büyük insan necip Türk Milleti tarafından her fırsatta saygı ile anılırken Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Cumhuriyet kutlamalarında, 10 Kasım’da vb. diğer önemli günlerde, Cuma Hutbelerinde Büyük Atatürk’e yer vermeyişi haklı olarak tepkilere neden oluyor.
Oysa ki, Fatih Sultan Mehmet de bizim, Atatürk de bizimdir. Bu anlayışa uymayan Diyanet İşleri Başkanlığı bir gerçeği unutuyor. Bu kurumun 1924 yılında Cumhuriyeti ve gerçek din adamlarını korumak için Büyük Atatürk kurmuştur.
Diyanet İşleri Başkanlığı vefa gösterip bu Cuma Atamızın 85 ölüm yıldönümünde Cuma Hutbesinde Atamıza layık olan değeri vermelidir.
104 Yıl önce Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının canlarını ortaya koyarak başlatmış oldukları Milli Mücadeleyi kazanmamış olsaydı, bugün hepimizi çok üzen Filistin’deki vahşeti Türkiye’de bizler de yaşayabilirdik. Bu tarihi gerçeği görerek, bize bu günleri hazırlayan bu cennet vatanda, yaşama mutluluğunu sağlayan başta Büyük Atatürk olmak üzere tüm Atalarımıza ne kadar borçlu olduğumuzu aklımızdan çıkarmamalıyız.
***
Değerli Çukurova Press okurları, bu konuda Gelibolu, Kumluca Köyünde yaşadığım bir anıyı sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşıyorum. Gezimizde otobüste yanımda olan Danıştay 10.Daire Başkanlığından emekli arkadaşımla Cuma namazı kılmak üzere Kumluca Köyü Camii’ne girdik, imam efendi vaaz veriyordu.
Ezan-ı Muhammediye başlayınca imam efendi vaazı kesti, ezan bitince de, “Muhterem cemaat, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başarılı olmasalardı bugün burada ezan sesi değil, çan sesi duyardık. Ne olur Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına bir Fatiha okuyalım” dedi. Arkadaşım ile birlikte o camide bulunan herkes imam efendinin bu duyarlılığı karşısında hüngür hüngür ağladı.
Şimdi eğri oturup ama doğruları yazalım. Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları canları pahasına Anadolu’da işgalci güçleri kovarak çıkarmamış olsalar idi, Anadolu’da semayı inleten ezan sesleri duyulur muydu? Her din kardeşimiz bu soruyu kendisine sorsun ve vicdanının sesini dinleyerek Büyük Atatürk’e ve silah arkadaşlarına ne kadar borçlu olduğumuz kararını vererek Atalarımızı başta Atatürk olmak üzere belli günlerde değil, her gün anmamız gerektiği mutluluğunu paylaşsın.
Bize düşen görev de, yakışan da budur.
İyi ki Büyük Atatürk ve silah arkadaşları varmış.