FATMA NUR TOZLU
Köşe Yazarı
FATMA NUR TOZLU
 

Çocuklarınızı Sınavdan Koruyun..

Ne demek istedim acaba? Bu aralar tüm sokak panolarında bursluluk sınav tarihleri ve reklamı var. Hadi 8. Sınıflar zaten LGS öğrencileri, sınava hazırlanıyorlar, onlar için bir eksik, bir fazla bir şey değişmeyecektir belki.. Ama 4. Sınıflar için durum aslında o kadar vahim ki.. Bu gözler o sınav esnasında neler gördü neler.. Ağlayarak çıkanlar, kusanlar, sık sık tuvalete taşınanlar, sınavın ortasında “Herkes matematiği bile bitirmiş ben daha Türkçedeyim” deyip ağlayarak sınıftan çıkanlar.. Hissettikleri o yetersizlik duygusu, o sınav kaygısı, “ben başarısızım, “ben yapamam” düşüncesi en ağır şekliyle kazınıyor hafızalarına ve bilinçaltına.. Hadi kazı oradan kazıyabilirsen. Sınav kaygısının ilk tohumları bence bu bursluluk sınavlarında atılıyor çoğunlukla.. Ki bunu 5.sınıf öğrencilerinde de sık sık gözlemliyordum. 4.sınıflar daha minicikler, ilkokulun en ağır senesi. Daha o seneyi sindiremeden paldır küldür bir sınav cenderesine atılıyorlar.. Neden girdiklerini bile tam idrak edemiyorlar. “Anne-baba çok istiyor onlar çok önemli diyor, mutlaka kazanmalısın diyor.” Büyük ihtimalle tek anlayabildikleri bu.. Öğretmenleri de muhtemelen bastırıyordur. Çünkü onlar için de bir nevi prestij meselesi. “Kaç öğrenciyi bursluluk sınavına kazandırdılar?” Sorusu kayıt aşamasında sorulacaktır onlara da. Bir nevi başarı(?!) ölçütü. Anne-babalar haksız değil elbet. Özel okul fiyatları almış başını giderken, hele de iki veya üç kardeş varsa, özel okul için başka şansları kalmıyor. En büyük temennileri, umutları, beklentileri, çocuklarının bu sınavda gösterecekleri performans. Yanlışlık nerede başlıyor kestirmek zor. Herkes suçu sisteme atabilir. Olan yine yavrulara oluyor. Üstelik herkesin üzerine gözü gibi titrediği evlatlarına.. O yavrular anne-babaları için mücadele ederken içlerinde depremler kopuyor. Koşullu sevgi, utanma, sevilmeme korkusu, yetersizlik hissi, öz güven ve öz değer kaybı.. Daha bir çok ciddi yan etki ve hasar bırakabiliyor. İşte bu duygulardan ve içteki depremlerden korumalıyız çocuklarımızı.. Sınavların yan etkilerinden korumalıyız.  İki soru daha fazla yapıp iyi bir okula kayıt yaptırdığında, “Hadi ya bir daha başaramazsam, anne- babamı üzersem, beni eskisi gibi sevmezlerse” şeklinde gelişebilecek olan bir dizi kaygı ve kimlik gelişimindeki sıkıntılar, sonrasında tüm öğrencilik hayatını etkileyebiliyor. Sınav sistemini değiştiremeyiz ve yönetemeyiz. Ama olaylara bakış açılarımızı ve duygularımızı yönetebiliriz. Sınavlara yüklediğimiz anlamları yönetebiliriz. Çocuklarımıza olan tutumlarımızı yönetebiliriz. Dilde ”Canın sağ olsun çocuğum, önemli olan senin sağlığın ve mutluluğun.” deyip ama tavır ve duygularda bunu çocuğa gösteremiyorsak bu sözlerin hiçbir önemi kalmaz. Koşulsuz sevgi: ”Sen her koşulda çok seviliyorsun ve bizim kabulümüzsün.” “Çabanı görüyorum ve seni kutluyorum.” “Ne olursa olsun her zaman yanınızdayız.” Mesajını çocuklara her daim vermek gerekiyor. Eğer bizde; “Hadi sınavdan iyi bir sonuç alamazsa, nasıl okutacağız?” kaygısı varsa bu duygu bize aittir. Bizim meselemizdir. Çocuğu bu kaygıdan her daim uzak tutmalıyız. “Onları sınavlardan ve yan etkilerinden korumalıyız.”  
Ekleme Tarihi: 15 Ocak 2025 - Çarşamba

Çocuklarınızı Sınavdan Koruyun..

Ne demek istedim acaba? Bu aralar tüm sokak panolarında bursluluk sınav tarihleri ve reklamı var.

Hadi 8. Sınıflar zaten LGS öğrencileri, sınava hazırlanıyorlar, onlar için bir eksik, bir fazla bir şey değişmeyecektir belki..

Ama 4. Sınıflar için durum aslında o kadar vahim ki.. Bu gözler o sınav esnasında neler gördü neler.. Ağlayarak çıkanlar, kusanlar, sık sık tuvalete taşınanlar, sınavın ortasında “Herkes matematiği bile bitirmiş ben daha Türkçedeyim” deyip ağlayarak sınıftan çıkanlar..

Hissettikleri o yetersizlik duygusu, o sınav kaygısı, “ben başarısızım, “ben yapamam” düşüncesi en ağır şekliyle kazınıyor hafızalarına ve bilinçaltına.. Hadi kazı oradan kazıyabilirsen.

Sınav kaygısının ilk tohumları bence bu bursluluk sınavlarında atılıyor çoğunlukla.. Ki bunu 5.sınıf öğrencilerinde de sık sık gözlemliyordum. 4.sınıflar daha minicikler, ilkokulun en ağır senesi. Daha o seneyi sindiremeden paldır küldür bir sınav cenderesine atılıyorlar..

Neden girdiklerini bile tam idrak edemiyorlar. “Anne-baba çok istiyor onlar çok önemli diyor, mutlaka kazanmalısın diyor.” Büyük ihtimalle tek anlayabildikleri bu.. Öğretmenleri de muhtemelen bastırıyordur. Çünkü onlar için de bir nevi prestij meselesi. “Kaç öğrenciyi bursluluk sınavına kazandırdılar?” Sorusu kayıt aşamasında sorulacaktır onlara da. Bir nevi başarı(?!) ölçütü.

Anne-babalar haksız değil elbet. Özel okul fiyatları almış başını giderken, hele de iki veya üç kardeş varsa, özel okul için başka şansları kalmıyor. En büyük temennileri, umutları, beklentileri, çocuklarının bu sınavda gösterecekleri performans.

Yanlışlık nerede başlıyor kestirmek zor. Herkes suçu sisteme atabilir. Olan yine yavrulara oluyor. Üstelik herkesin üzerine gözü gibi titrediği evlatlarına..

O yavrular anne-babaları için mücadele ederken içlerinde depremler kopuyor. Koşullu sevgi, utanma, sevilmeme korkusu, yetersizlik hissi, öz güven ve öz değer kaybı.. Daha bir çok ciddi yan etki ve hasar bırakabiliyor.

İşte bu duygulardan ve içteki depremlerden korumalıyız çocuklarımızı.. Sınavların yan etkilerinden korumalıyız.

 İki soru daha fazla yapıp iyi bir okula kayıt yaptırdığında, “Hadi ya bir daha başaramazsam, anne- babamı üzersem, beni eskisi gibi sevmezlerse” şeklinde gelişebilecek olan bir dizi kaygı ve kimlik gelişimindeki sıkıntılar, sonrasında tüm öğrencilik hayatını etkileyebiliyor.

Sınav sistemini değiştiremeyiz ve yönetemeyiz. Ama olaylara bakış açılarımızı ve duygularımızı yönetebiliriz. Sınavlara yüklediğimiz anlamları yönetebiliriz. Çocuklarımıza olan tutumlarımızı yönetebiliriz. Dilde ”Canın sağ olsun çocuğum, önemli olan senin sağlığın ve mutluluğun.” deyip ama tavır ve duygularda bunu çocuğa gösteremiyorsak bu sözlerin hiçbir önemi kalmaz.

Koşulsuz sevgi: ”Sen her koşulda çok seviliyorsun ve bizim kabulümüzsün.” “Çabanı görüyorum ve seni kutluyorum.” “Ne olursa olsun her zaman yanınızdayız.” Mesajını çocuklara her daim vermek gerekiyor.

Eğer bizde; “Hadi sınavdan iyi bir sonuç alamazsa, nasıl okutacağız?” kaygısı varsa bu duygu bize aittir. Bizim meselemizdir. Çocuğu bu kaygıdan her daim uzak tutmalıyız.

“Onları sınavlardan ve yan etkilerinden korumalıyız.”

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve cukurovapress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.