Mikrofonu eline alan tüm uzmanlar aynı şeyi söylüyor;
“Depreme hazırlıklı olmalıyız.”
Doğru. Türkiye bir deprem ülkesi ve bununla yaşamayı bilmeli. Depremden korunmak için bildiğimiz en iyi yöntem dua etmek. Depremden sonra da sadece dua ediyoruz. Oysa duaların kabul olması için insanoğlunun çaba harcaması gerektiğini bilmiyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Büyükşehir Belediyesi’nin konuğu olarak deprem konusunda bilgilendirme yapan Yerbilimci Prof. Süleyman Pampal’ın, “Depreme hazırlıklı olmalıyız” cümlesi yine karamsarlığa itti beni. Çünkü Adana hatırladığımız depremini atlatalı 26 yılı geride bırakmış, Marmara depreminin üzerinden de 25 yıl geçmiş.
Ülkemizin büyük bölümü deprem tehdidi altında. Yani Türkiye’nin herhangi bir yerinde her an yıkıcı bir deprem olabilir. O zaman ne yapmak lazım? Depreme dayanıklı şehirler kurmak gerekiyor.
Bu kadar basit aslında.
Doğa ile başa çıkılmaz. Doğa, ondan almak istediğiniz şeyi sizden geri alır. Dere yatağına bina yaparsanız su alır götürür. Ormanları yok ederseniz kuraklık sizi yakar, susuz kalırsınız, aç kalırsınız. Deprem de yer yüzünün doğasında olan jeolojik bir olaydır. Kaçamazsınız. Fay hattına şehirler kurarsanız olası bir sarsıntı yıkıcı olur şehirlerinizi yerle bir eder.
Bir de yaptığınız binalar usulüne uygun değilse yıkım ve ölüm daha da fazla olur.
Bu gerçek bilinirken ve on yıllar öncesinden hatırladığımızda acı verici olan yaşanmışlıklar varsa hala neden depreme hazır değiliz diye kendimize sormamız gerekmiyor mu?
Artık “önlem almalıyız”, “hazır olmalıyız” gibi cümleler kurmak zorunda kalmamalıyız. Aradan bunca yıl geçmiş şimdiye kadar hazır olmalıydık. Eğer hazır değilsek ne söylesek boş. Demek yaşanan acılardan hiç ders almamışız. Her yıkım canlarımızı acıttığı ile kalmış. Ağlayıp sızlamış sonrasında hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza kaldığımız yerden devam etmişiz.
Tarihten ders alınsa hiç tekerrür eder miydi, demiş düşünür.
Tarihten ders alınmadığı için hep aynı şeyleri yaşayıp duruyoruz. Aynı şeyleri söylemeye de devam ediyoruz. O yüzden yaşadığımız felaketin boyutu her defasında daha da büyüyor. Acımız katlanıyor…
Deprem ülkesiyiz. Bundan dolayı depreme hazır olmalıyız. Ama o kadar büyük felaketler yaşadık ki hazır olmalıyız evresi artık geride kaldı.
Geç kaldık.
Şimdiye kadar hazır olmalıydık…