ÇAĞKAN İNAN
Köşe Yazarı
ÇAĞKAN İNAN
 

Yeni bir heyecan…

Yeni haftaya yeni bir heyecanla başlamanın onurunu yaşıyorum. Çok gazeteci dostum, arkadaşım, ağabeyim var. Sağolsunlar hepsinin bilgisinden istifade ederim. Bu bilgiler ve sohbetler ışığında Çukurova Press ailesinde farklı bir pencere açmak üzere ilk ve toplumsal duyarlılığın öne çıkması açısından bu köşede sizlerle birlikte olmak bana büyük keyif veriyor. Gazetenin İmtiyaz Sahibi Sayın Engin Kanber ve gazete ailesine bana kucak açtıkları için içtenlikle teşekkür ediyorum. Adana’yı bilirsiniz. Havasının sıcaklığı kadar insanları da sıcakkanlıdır. Adana dışına çıkan insanların şehir dışında ilk aklına gelen yine Adana’ya dönmektir. Adana işte böyle özlenesi, yaşanası bir şehirdir. Adana özeldir, güzeldir. Elbette her güzelin bir kusuru vardır. İlk yazımda çok önemli ve acilen düzelmesi gereken bir kusurumuzu paylaşmak istiyorum. * Trafikte yayaların daha rahat hareket etmesi için yaya kaldırımları inşa edilir ve bu kaldırımları kullanmak yayaların en temel hakkıdır. Bu nedenle şehir merkezlerinde yaya kaldırımı olması zorunluluğu vardır ve bu kaldırımlar yayaların rahat ve güvenli bir şekilde hareket edebilecekleri şekilde tasarlanmalıdır. Bu kadar net! Kaldırımların tarifi tüm dünyada böyledir. Altını çizerek yazıyoruz: “Yayaların rahat ve güvenli bir şekilde hareket edebilecekleri şekilde tasarlanmalıdır.” Gelin görün ki; durum tam tersidir. Adana, Türkiye’de yaşamanın en pahalı olduğu iller arasında 3. sırada yer alıyor. Pahalılık, gürültü ve hava kirliliğinin yanı sıra cadde ve kaldırımlardaki düzensizlikleriyle de öne çıkıyor. Okulların açıldığı şu günlerde kaldırım işgallerini yeniden gündeme getirmek şart oldu. Kaldırımlara gelişigüzel park eden araçlar, yaya geçitlerini park alanına çeviren sürücüler, birbirine yol vermeyen ve bir saniye dahi tahammülü olmadan kornalara yüklenen şoförler yaşam kalitemizi daha da aşağı çekiyor. Hele son günlerde silahlı, bıçaklı kavgalara, ölümlere varan olayları görünce trafiğe çıkmak bile istemiyor insan! Bir de ara sokaklardaki perişan durumu hepimiz gözlemliyoruz. Apartmanların giriş kapılarına kadar boy gösteren araçlardan yayaların geçmesi imkânsız hale gelmiş. Her işyeri, kendi malıymış gibi kaldırımları parsellemiş. Ya bir bariyer koymuş, ya bir duba ile sınır belirlemiş, yetmedi demir dubalarla, asma kilitlerle kapatmış kaldırımı. Yanlış okumadınız; işyeri sahibi kaldırımı asma kilitli demir duba ile kapatmış. Olacak iş mi Allah aşkına! Hangi mahalle, sokak ya da cadde olduğunu sormayın. Tek tek yazmaya gerek yok. Hepiniz biliyorsunuz, hepimiz biliyoruz… Tüm dünyada kaldırım kültürü bir medeniyet ölçüsü olarak belirlenmiştir. Otoların geçtiği yollarla eşit mesafede olması gereken kaldırımlardan ülkemizde eser yok. Son zamanlarda biraz olsun düzenleme yapılmaya çalışılsa da maalesef bu işi başaramıyoruz. Bazıları köprünün demir korkuluklarına arabasını yapıştırıp bırakınca olanlar da oluyor. Kaldırım-maldırım hak getire… Sonra araçlar park etmesin diye güzelim yerlere mecburen beton bariyer yapılıyor. Yazının konusu sadece konuyla ilgilenmesi ve sorunu çözmesi gereken yetkililerle ilgili değil. Elbette onlar da üzerlerine düşeni yapmak zorunda. Ama bile isteye insanların geçişini engelleyen, çocukların okula gitmesini geciktiren, yaşlıların, engellilerin özgürlüğünü kısıtlayanların da artık şapkasını önüne koyması gerekiyor. Lütfen herkes birbirinin hakkına saygı göstersin. Özgürlük adına yasaları çiğnemesin, başkasının özgürlüğünü kısıtlamasın. Görüşmek üzere…
Ekleme Tarihi: 03 Eylül 2024 - Salı

Yeni bir heyecan…

Yeni haftaya yeni bir heyecanla başlamanın onurunu yaşıyorum.

Çok gazeteci dostum, arkadaşım, ağabeyim var.

Sağolsunlar hepsinin bilgisinden istifade ederim.

Bu bilgiler ve sohbetler ışığında Çukurova Press ailesinde farklı bir pencere açmak üzere ilk ve toplumsal duyarlılığın öne çıkması açısından bu köşede sizlerle birlikte olmak bana büyük keyif veriyor.

Gazetenin İmtiyaz Sahibi Sayın Engin Kanber ve gazete ailesine bana kucak açtıkları için içtenlikle teşekkür ediyorum.

Adana’yı bilirsiniz. Havasının sıcaklığı kadar insanları da sıcakkanlıdır.

Adana dışına çıkan insanların şehir dışında ilk aklına gelen yine Adana’ya dönmektir. Adana işte böyle özlenesi, yaşanası bir şehirdir.

Adana özeldir, güzeldir.

Elbette her güzelin bir kusuru vardır.

İlk yazımda çok önemli ve acilen düzelmesi gereken bir kusurumuzu paylaşmak istiyorum.

*

Trafikte yayaların daha rahat hareket etmesi için yaya kaldırımları inşa edilir ve bu kaldırımları kullanmak yayaların en temel hakkıdır. Bu nedenle şehir merkezlerinde yaya kaldırımı olması zorunluluğu vardır ve bu kaldırımlar yayaların rahat ve güvenli bir şekilde hareket edebilecekleri şekilde tasarlanmalıdır.

Bu kadar net!

Kaldırımların tarifi tüm dünyada böyledir. Altını çizerek yazıyoruz:

“Yayaların rahat ve güvenli bir şekilde hareket edebilecekleri şekilde tasarlanmalıdır.”

Gelin görün ki; durum tam tersidir.

Adana, Türkiye’de yaşamanın en pahalı olduğu iller arasında 3. sırada yer alıyor. Pahalılık, gürültü ve hava kirliliğinin yanı sıra cadde ve kaldırımlardaki düzensizlikleriyle de öne çıkıyor.

Okulların açıldığı şu günlerde kaldırım işgallerini yeniden gündeme getirmek şart oldu. Kaldırımlara gelişigüzel park eden araçlar, yaya geçitlerini park alanına çeviren sürücüler, birbirine yol vermeyen ve bir saniye dahi tahammülü olmadan kornalara yüklenen şoförler yaşam kalitemizi daha da aşağı çekiyor. Hele son günlerde silahlı, bıçaklı kavgalara, ölümlere varan olayları görünce trafiğe çıkmak bile istemiyor insan!

Bir de ara sokaklardaki perişan durumu hepimiz gözlemliyoruz. Apartmanların giriş kapılarına kadar boy gösteren araçlardan yayaların geçmesi imkânsız hale gelmiş. Her işyeri, kendi malıymış gibi kaldırımları parsellemiş. Ya bir bariyer koymuş, ya bir duba ile sınır belirlemiş, yetmedi demir dubalarla, asma kilitlerle kapatmış kaldırımı.

Yanlış okumadınız; işyeri sahibi kaldırımı asma kilitli demir duba ile kapatmış.

Olacak iş mi Allah aşkına!

Hangi mahalle, sokak ya da cadde olduğunu sormayın. Tek tek yazmaya gerek yok. Hepiniz biliyorsunuz, hepimiz biliyoruz…

Tüm dünyada kaldırım kültürü bir medeniyet ölçüsü olarak belirlenmiştir. Otoların geçtiği yollarla eşit mesafede olması gereken kaldırımlardan ülkemizde eser yok. Son zamanlarda biraz olsun düzenleme yapılmaya çalışılsa da maalesef bu işi başaramıyoruz. Bazıları köprünün demir korkuluklarına arabasını yapıştırıp bırakınca olanlar da oluyor. Kaldırım-maldırım hak getire… Sonra araçlar park etmesin diye güzelim yerlere mecburen beton bariyer yapılıyor.

Yazının konusu sadece konuyla ilgilenmesi ve sorunu çözmesi gereken yetkililerle ilgili değil. Elbette onlar da üzerlerine düşeni yapmak zorunda. Ama bile isteye insanların geçişini engelleyen, çocukların okula gitmesini geciktiren, yaşlıların, engellilerin özgürlüğünü kısıtlayanların da artık şapkasını önüne koyması gerekiyor.

Lütfen herkes birbirinin hakkına saygı göstersin.

Özgürlük adına yasaları çiğnemesin, başkasının özgürlüğünü kısıtlamasın.

Görüşmek üzere…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve cukurovapress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.