Hangi konuda olursa olsun, iştah aşırıya kaçtığında, kişiye zarar verir. Eğer bu kişi, hangi alanda olursa olsun, liderlik makamını işgal ediyorsa bu zarar kişisel olmaktan çıkar, temsil ettiklerini de felakete sürükler.
Beceri Açısından Kötü Liderlik
İnsanları yönetim becerileri açısından konuya yaklaşıldığında kötü liderlerin özelliklerini şöyle sıralamak mümkündür.
İlişki kurmakta yetersizlik: Liderlik en basit tanımıyla etkilemektir. Etkilemek için de ilişki kurmak gerekir. Günümüzde ilişki ağını geliştirmek her düzeyde çalışan için önemli bir özellik sayılmaktadır. Yetersiz yöneticilerin kapıları kapalı, çok meşgul ve insanlara ayıracak zamanları yoktur. Oysa yönetici insanlardan sorumludur, çalışanlar da sonuçlardan. Yönetici çalışanlarıyla, müşterileriyle, tedarikçileriyle sorun olmadığı zamanlarda düzenli olarak ilişki kurarsa beklenen sonuçların alınma ihtimali artar.
İnsanlara güvenmemek: Güven duygusu insanın en temel ihtiyacıdır. Genç çalışanlarla yapılan araştırmalar, yöneticilerinden en büyük beklentilerinin, güven olduğunu ortaya koymaktadır. Oysa yöneticiler, genç çalışanlarına yapacakları en önemli katkının, onları kendi deneyim ve bilgilerinden yararlandırmak olduğunu düşünürler. Yöneticinin bilgi ve deneyiminden yararlanma beklentisi, genç çalışanlar için en erken dördüncü sırada gelmektedir. Güven soyut bir kavram olmakla beraber, sonuçları somuttur. Kurum içinde yöneticilerden astlarına uzanan güven hızı artırır, maliyeti düşürür. Güvensizlik ise sistemi yavaşlatır ve maliyeti artırır. Ancak kendilerine güveni olmayan yöneticiler başkalarına güvenemez ve her şeyi kontrol etmek isterler. Bu da bir süre sonra çalışanların sorumluluk almaktan kaçınmalarına ve iş doyumsuzluğu yaşamalarına neden olur. Çünkü insanların temel ihtiyaçlarından birisi işleri üzerinde kontrol imkanına sahip olmaktır.
Gerçeklerden kopukluk: Narsistik eğilimli yöneticilerin özelliği kötü haberlerden hoşlanmamalarıdır. Yönetilen kurumun boyu büyüdüğü ve etkilediği insan sayısı artıkça, yöneticiyi olumsuz haberlerden koruyan bir halka oluşur. Bu halka yöneticinin canını sıkacak haberlerden onu korur veya bu haberleri farklı bir şekilde yorumlamasını sağlayarak onu rahatlatır. Bu tutum büyük çoğunlukla en sonunda hem liderin, hem de kurumun sonunu getirir.
Kötü liderlik söz konusu olduğu zaman, onu izleyenlerin neden bunu yaptığı sorusu akla gelmektedir. Bu durumda liderliği; “lider, onu izleyenler (yandaşlar) ve ortamdan (koşullar)” oluşan bütünlük içinde ele almakta yarar vardır. Bu konuda halk arasındaki yaygın görüş, eleştirilen bir liderin aşikâr hataları karşısında, ondan yana olanların bu kişiyi “lider iyi ama çevresi kötü” diye savunmalarıdır. Ancak o kötü çevreyi etrafına toplamanın liderin kendi tercihi olduğu görmezden gelinir.
Sonuç Olarak
Görüldüğü gibi liderlik, hayatın her alanında fark yaratmaktadır. Etkilediği toplumu ileri götüren, yücelten liderler olduğu gibi, ona zarar veren, felakete sürükleyen liderler ve liderlik tarzları vardır. “Lider iyi ancak çevresi kötü” anlayışı geçerli bir anlayış değildir. Başlangıçta olumlu işler başaran ancak daha sonra kendisini dizginleyemediği, gücünün sınırlarını abarttığı için veya iştahını frenleyemediği için başarısız olan çok sayıda örnek vardır.
Bu nedenle liderleri kutsallaştırıp, her yaptıklarına keramet yüklemek yerine, gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirip; kişiliklerinden, karakterlerinden ve yeterlilikten kaynaklanan zaafları, hataları, yanlış seçimleri ve beceriksizlikleri olabileceğini kabullenmek gerekir. Böylece lideri eleştirmeyi tabu olmaktan çıkartmak ve bu eleştirileri yapanların yazdıkları ve söylediklerindeki doğruluk payını görmek mümkün olur.