Türküleriyle direndi, türküleriyle ağladı, türküleriyle dua etti.
Türkü, yaşamın kendisiydi. Kızına Türkü, oğluna Ozan adını verdi.
Edip Akbayram, bazen bir aşkın ağıtı, bazen bir halkın isyanı, bazen gidenlere yas, bazen kalanlara umut demekti...
"Halkın nefesidir türkü" dedi ve tıpkı su gibi arı, toprak gibi köklü bir nefes oldu.
Yalın, derin, sahici...
Sahnede türkü söylemeye başladığında ne bastığı toprak sarsıldı ne de sesi... Çok sağlam bastı yeryüzüne...Yürüyeni az olan yoldan yürüdü!..
"Bizim sevdamız insanadır, halkadır" diyenlerle yan yana durdu.
Cem Karaca, Fikret Kızılok, Selda Bağcan, Zülfü Livaneli, Aşık Mahzuni Şerif, Moğollar gibi sağlam yol arkadaşlarıyla birlikte…
"Aldırma Gönül" derken cezaevlerinde unutulmuş insanlara umut oldu.
"Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz" derken zalime başkaldırdı, adil düzenistedi.
"Güzel Günler Göreceğiz" diyerek çocukların yüzüne ışık düşürdü, maviliklere...
Kim bilir, belki de o bu dünyaya bir derviş nefesiyle geldi...
Lise yıllarında kurduğu "Siyah Örümcekler" adlı grupla müzik hayatına adım attı.
1971'de "Kükredi Çimenler" adlı bestesiyle Altın Mikrofon yarışmasında birincilik elde etti.
1974’te kurduğu Dostlar Orkestrası ile Anadolu pop müziğinin öncülerinden biri oldu.
Fikret Kızılok ve Cem Karaca’nın Anadolu ezgilerinden, çizgilerinden ilham aldı, kendi rengini, kendi çizgisini oluşturdu.
Toplumcu müzik yapma isteğiyle, halkın yaşamını ve sorunlarını türkülere döktü.
"Aldırma Gönül" ve "Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz" gibi eserleriyle altın plak kazandı ve yaklaşık 250 ödülün sahibi oldu.
1981-1988 yılları arasında bestelerinin TRT'de çalınması yasaklandı.
1990’ların ortasında çıkardığı "Türküler Yanmaz" albümüyle yeniden doğdu.
Bu albümü Sivas Katliamı’nda yaşamını yitirenlere ithaf etti ve Can Yücel, Oktay Rifat, Ahmet Arif, Vedat Türkali gibi ustaların eserlerine yer verdi.
1950’de Gaziantep’te doğan Edip Akbayram, geçirdiği zatürre hastalığı sonrası kaldırıldığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde, 2 Mart 2025’te çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayata veda etti.
Ama eserleri ve duruşuyla Türk müziğine damga vuran Edip Akbayram;
Meğer ailemizden biriymiş...Meğer ne çok severmişiz...
Meğer gençliğimiz, duruşumuz, sesimizmiş...
Çok üzgünüz...
Evet, Anadolu’nun sesi, maviliklere yürüdü ama, kim duymak isterse, kulaklara fısıldayacaktır:
"Çocuklar inanın, inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz..."
Uğurlar olsun, büyük usta!