Bu sefer kendi şehrimin derdini paylaşmak ve belki de diğer şehirlerde de yaşanan anlamsız kentsel dönüşüm rantını yazmak istiyorum.
Aslında bütün belediyelerin neden bu kadar acımasız olduklarını da merak etmekteyim. Ben doğma büyüme köyü kasabası olmayan yegâne kalan Adana yerlisiyim. Ecdatları sonradan gelmemiş, yüzyıllardır aynı topraklarda Mezopotamya döneminden bu yana yaşamış nadir kalan ailenin torunuyum. Anlayacağınız 54 yıllık yaşamımdan dolayı geçmiş yerleşim tarihini iyi bilirim.
Bizim buraları deprem bölgesidir. Bu yaşıma kadar dört büyük deprem gördüm. Aslında buraları dört kat ve daha aşağı izinli yerlerdi. Gel zaman git zaman koca koca binaları diktiler. Birileri çarpık kentleşmeye ve olmaması gereken işlere izin verdi. Zamanın berinde tarlaların, bağ diye kullanılan yumuşak toprakların üzerine bina dikilmesine izin verirken Seyhan ve Ceyhan nehir yataklarının kapanmasına da göz yumdular ve o yüzyılın felaketi denilen depremde çok canlan yandı, çok evlerin ocağı söndü. Ne acımız azaldı, ne de evsiz kalanlar bir yuvaya kavuştu,hepsi permi perişan. Kim yaptı, kim izin verdi bu tarafı yargının işi beni ilgilendirmez. Ancak bu şehir de yaşayan ve mahallesini seven bir yurttaş olarak hiçbir depremde zarar görmemiş bölgemizi talan etmeye, rant elde etmeye çalışanlara hiç mi, vicdanınız yok, bu kadar mı para göz oldunuz demekten başka şuan elimden hiçbir şey gelmiyor. Siz daha depremde evsiz kalanlara çare bulamışken ne istiyorsunuz yıllardır aynı mahallede, evde yaşayan insanlardan.
Şimdi gelelim asıl konuya. Bulunduğum bölge Seyhan ilçesi Döşeme Mah. Döşeme Mahallesi çok eski yerleşim alalarından biridir. Arka sokaklara baktığınız zaman Ermeni evlerini görürsünüz, zira önce Ermenilerin yerleştiği ve döşemecilik yaptıkları için Döşeme adı alan bir mahalle anlayacağınız tarihi anlamı olan ve dokusunu kaybetmemiş bir bölge, mahallenin caddeye bakan taraflarında da oldukça sağlamlığı kanıtlanmış çok katlı apartmanlar var, elbette ki gözünü rant bürümüş yetkililer için bunlar hiç önemli değil. Hele muhtarınızda aynı zihniyetteyse her şeyi sonradan öğreniyorsunuz.
Şimdi gelelim meraklarıma. Seçimlerin hemen ardından belediye meclis kararıyla yenmemiş içilmemiş Döşeme Mahallesi’ni kentsel dönüşüme açmışlar ve Ağustos ayında ilan asılmış ancak bizim bir iş görmez muhtarımız bunu mahalleliye bildirmekten sakınmış. Öyle olunca da itiraz süremiz geçmiş durumda. Güzelce de taslak proje hazırlanış ve insanların depremlerde hiçbir zarar görmeyen tapulu imarlı iskânlı evleri mis gibi yeşil alan ilan edili vermiş.Haa incelik göstermişler caddeye bakan parselleri de işyeri-mesken yapmışlar. Peki, yıllardır kendi halinde güvenli evlerinde oturan insanlara ne olacak? İlla apartmana sıkışmak zorundalar mı? Ve çoğu baba evinde oturan bu insanların yaşanmışlıkları sizi hiç mi ilgilendirmiyor? Hangi zihniyet tapulu, imarlı, iskânlı yerleri yıkmak için fırsat kolluyor? Hele deprem bölgesinde olan bir şehri neden yine yok etmek için uğraşılıyor? Eğer çok paranız varsa önce depremden zarar görmüş bölgeleri toparlamak için neden uğraşılmıyor? Ve bu kararı verirken şimdi yazacağım aykırılıkları hiç düşündünüz mü?
Planlama İlke ve Esaslarına Aykırılık: Plan değişikliği, mevcut üst ölçekli plan kararlarına ve şehircilik ilkelerine uygun değildir. Bölgenin ulaşım, altyapı ve sosyal donatı alanları açısından yeterli değerlendirme yapılmadan değişikliğe gidilmiştir.
Kamu Yararı İlkesi ile Çelişme: Yapılan değişiklik, kamu yararını gözetmemekte ve bölge sakinlerinin yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Yeni düzenleme, yeşil alanları, sosyal donatı alanlarını veya kamusal hizmetleri kısıtlamaktadır.
Ulaşım ve Altyapı Üzerindeki Etkiler: Değişiklik sonucunda bölgedeki trafik yoğunluğunun artacağı ve mevcut altyapının yetersiz kalacağı öngörülmektedir. Bu durum, ulaşımda aksamalara ve çevresel olumsuzluklara neden olacaktır.
Mevcut Kullanım Haklarının Zedelenmesi: Bölgedeki mevcut mülk sahiplerinin hakları göz ardı edilerek, değişiklik bireysel veya belirli gruplara avantaj sağlayacak şekilde düzenlenmiştir. Bu durum, mülkiyet hakkı ve eşitlik ilkesi ile çelişmektedir.
Çevresel ve Sosyal Etkiler: Değişiklik, bölgedeki ekolojik dengeleri ve doğal yapıyı olumsuz etkileyecek niteliktedir. Aynı zamanda, sosyal donatı alanlarının azaltılması, bölge halkının yaşam standartlarını düşürecektir.
Bu yazdığım aykırılıklarla beraber bu bölge çok eskiden sazlıktı, nasıl büyük büyük binalar yapmayı düşünüyorsunuz?
Son söz: Bütün bunların tek nedeni artık Döşeme Mahallesi’nin ki çok büyük bir hektardan bahsediyoruz, gözde ve merkezi bir alanda kalması. Mahalle muhtarının da bu bölgede oldukça fazla atıl mal varlığının olması. Bananeden kızdığımı sordu muhtar, zira evim ve okulumum bu bölgede ve benim daha değerli mülklere sahip olacağımı beyan etti. Arkadaş ben mali açıdan değerli yer istemiyorum ben karotu alınmış, depremden hiçbir zarar görmemiş, geçmişimi size vermek istemiyorum hepsi bu… Ayrıca yeşil alan ilan ettiğiniz komşularıma yazık değil mi? Onlar müstakil evlerinde ve doğup büyüdüğü mahallelerinde deprem korkusu duymadan yaşamlarını sürdürmek istiyorlar.
Eğer bu kadar yatırım yapacak bütçeniz varsa belediye olarak sağlamlığı ispatlanmış binaların bakımı-onarımı için mahalleliye kredi sağlayın ve hatta bunu zorunlu tutun, madem mahalle yaşlandı atıl binaları yıkın, ancak insanların aile tarihiyle, yaşanmışlıklarıyla oynamayın. Siyaseten bir şey daha yazmak istiyorum eğer siz bu projeyi geçirseniz bir daha asla bu şehri yönetemezsiniz. Önce bunu düşünün rantla elde edeceğiniz maddi kazanç mı, yoksa şehriniz, ülkeniz için gerçekten halkı düşünen yönetici mi, olmak derdiniz? Artık insanları rahat bırakın!
Şimdilik her zaman olduğu gibi hoşça kalın, akıl ve beden sağlığınızı korumaya çalışın!