ÇAĞKAN İNAN
Köşe Yazarı
ÇAĞKAN İNAN
 

ESARETİN BEDELİ

ESARETİN BEDELİ  Aslında bu başlığı atarken Asgari Ücret de açıklanmıştı. Başlık olarak Asgari ücretin bedeli yazacaktım. Tabi ki efsane filim olan Esaretin Bedeli başyapıt gözümün önüne geldi. Yapılan yorumları okurken filimle ilgili bir yorum yazmak istediğim ile bu filimi yorumlayan kişilerle eşleşti. Gelin hem yorumu okuyun hem de başta yazdığım gibi Asgari ücretten nasıl kurtulacağımız günlerin hayallini kafamızda canlandıralım.   Bu filmi hatırlayan varsa beynini öpebilir! Beynini öpmek… Bu ifadeyi geçenlerde ilk kez duydum: “Kiss your brain!” Elde ettiğin bir başarının ardından kendini takdir etmenin bir ifadesi olsa gerek. Stephen King uyarlamalarının en başarılısı olduğunu düşünüyorum. IMDB’ de tüm zamanların en iyi filmleri listesinin başını çeken bu film, suçsuz yere hapse giren bir insanın mücadelesini konu alır. Başrollerinde Tim Robbins ve Morgan Freeman gibi usta oyuncuların yer aldığı filmin hapishane müdürü, oldukça gaddar ve zorbadır. Hapishane içindeki gruplar da çoğunlukla acımasızdır. Her yönden sıkışmış hisseden kahramanımız, bir gün duvara bir şeyler çizerken bir çıkış yolu keşfeder ve kaçış planını uygulamaya koyar. Biz seyirci olarak çok sonradan fark ederiz bu planı. Yıllar yıllar sonra yağmurlu, şimşekli bir gecede kahramanımız ortadan kaybolur ve hiç umulmadık bir anda, her şeyi geride bırakarak hapishaneden kurtulur. Hem de müdüre ait bütün parayı bankadan çekerek. Filmi seyrederken türlü duygulara girebiliyorsunuz. Giriş, gelişme ve sonuç fevkalade ilerliyor. İzlediğim filmlerle gerçek hayat arasında benzerlikler kurmayı seviyorum. Bana göre bu filmde hapishane müdürü otoriteyi temsil eder. Hapishane minik bir ülkedir, müdür de o ülkenin diktatörü. Gardiyanlar, otoriteye karşı gelmekten ve çıkarlarını kaybetmekten korkan yandaşlar. Mahkûmların bazıları da onların destekçisi. Diktatör, destekçileriyle birlikte ülkesini dilediği gibi yönetir. Haksız yere hapishanede bulunanların masumluğunu o da yandaşları da çok iyi bilmektedir; ancak umurlarında olmaz. Çünkü onların masumiyeti kimsenin işine gelen bir durum değildir. Uzun süre esaret altında kalan mahkûmların dışarıya çıktıklarında özgürlüğe alışamadıklarını okumuştum. Bu büyük değişikliğe uyum sağlamak, yeni bir hayata adım atmak kolay değil elbette. Adı özgürlük olsa bile! The Shawshank Redemption, filminde Andy Dufresne, duvarları kazarak, ümidini hep canlı tutarak bir kaçış tüneli yapıyor. Hem de 20 yıl boyunca uğraşarak. Finalde “esaretin bedeli” olarak özgürlüğünü gerçek anlamda kazanıyor. Esaretin Bedeli. Türkçeye bu isimle çevrilmiş film. Düşünüyorum da, acaba bir gün arkadaşlarım, can dostlarım, kardeşlerim de özgürlüklerine kavuşup “esaretimizin bedelini aldık” diyebilecek mi?
Ekleme Tarihi: 31 Aralık 2024 - Salı

ESARETİN BEDELİ

ESARETİN BEDELİ

 Aslında bu başlığı atarken Asgari Ücret de açıklanmıştı. Başlık olarak Asgari ücretin bedeli yazacaktım. Tabi ki efsane filim olan Esaretin Bedeli başyapıt gözümün önüne geldi. Yapılan yorumları okurken filimle ilgili bir yorum yazmak istediğim ile bu filimi yorumlayan kişilerle eşleşti. Gelin hem yorumu okuyun hem de başta yazdığım gibi Asgari ücretten nasıl kurtulacağımız günlerin hayallini kafamızda canlandıralım.

  Bu filmi hatırlayan varsa beynini öpebilir! Beynini öpmek… Bu ifadeyi geçenlerde ilk kez duydum: “Kiss your brain!” Elde ettiğin bir başarının ardından kendini takdir etmenin bir ifadesi olsa gerek.

Stephen King uyarlamalarının en başarılısı olduğunu düşünüyorum. IMDB’ de tüm zamanların en iyi filmleri listesinin başını çeken bu film, suçsuz yere hapse giren bir insanın mücadelesini konu alır. Başrollerinde Tim Robbins ve Morgan Freeman gibi usta oyuncuların yer aldığı filmin hapishane müdürü, oldukça gaddar ve zorbadır. Hapishane içindeki gruplar da çoğunlukla acımasızdır. Her yönden sıkışmış hisseden kahramanımız, bir gün duvara bir şeyler çizerken bir çıkış yolu keşfeder ve kaçış planını uygulamaya koyar. Biz seyirci olarak çok sonradan fark ederiz bu planı.

Yıllar yıllar sonra yağmurlu, şimşekli bir gecede kahramanımız ortadan kaybolur ve hiç umulmadık bir anda, her şeyi geride bırakarak hapishaneden kurtulur. Hem de müdüre ait bütün parayı bankadan çekerek. Filmi seyrederken türlü duygulara girebiliyorsunuz. Giriş, gelişme ve sonuç fevkalade ilerliyor.

İzlediğim filmlerle gerçek hayat arasında benzerlikler kurmayı seviyorum. Bana göre bu filmde hapishane müdürü otoriteyi temsil eder. Hapishane minik bir ülkedir, müdür de o ülkenin diktatörü. Gardiyanlar, otoriteye karşı gelmekten ve çıkarlarını kaybetmekten korkan yandaşlar. Mahkûmların bazıları da onların destekçisi. Diktatör, destekçileriyle birlikte ülkesini dilediği gibi yönetir. Haksız yere hapishanede bulunanların masumluğunu o da yandaşları da çok iyi bilmektedir; ancak umurlarında olmaz. Çünkü onların masumiyeti kimsenin işine gelen bir durum değildir.

Uzun süre esaret altında kalan mahkûmların dışarıya çıktıklarında özgürlüğe alışamadıklarını okumuştum. Bu büyük değişikliğe uyum sağlamak, yeni bir hayata adım atmak kolay değil elbette. Adı özgürlük olsa bile! The Shawshank Redemption, filminde Andy Dufresne, duvarları kazarak, ümidini hep canlı tutarak bir kaçış tüneli yapıyor. Hem de 20 yıl boyunca uğraşarak. Finalde “esaretin bedeli” olarak özgürlüğünü gerçek anlamda kazanıyor. Esaretin Bedeli. Türkçeye bu isimle çevrilmiş film. Düşünüyorum da, acaba bir gün arkadaşlarım, can dostlarım, kardeşlerim de özgürlüklerine kavuşup “esaretimizin bedelini aldık” diyebilecek mi?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve cukurovapress.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.