“Öğretmen şanstır” diye bir story (hikaye) paylaşmıştım 24 Kasım günü instegram hesabımda. Bir kişinin kısa paylaşımıydı ve ilkokuldaki iki öğretmeni arasındaki farkı anlatıyordu. İkinci öğretmeni sayesinde doktor olduğunu söyleyip, “öğretmen şanstır” diye bitirmişti iki üç cümlelik paylaşımı.
Evet bu doğruydu.. Benim de iki tane ilkokul öğretmenim olmuştu. İlki doğduğum eski mahalledeki sinir hastası olduğu söylenen ve çocuklara inanılmaz şiddet uygulayan bir öğretmendi. Ben sınıfın iyi öğrencilerinden olduğumdan, bana hiç denk gelmedi Allahtan.. Daha iyi bir mahalleye taşındıktan sonra 4 ve 5. Sınıfları okuduğum ikinci öğretmenim ise asla şiddet uygulamayan, daha standart bir öğretmendi.. Zaten benim için bu yeterliydi. Çocuk aklımda daha yumuşak ve kibar bir öğretmenin varlığını bilmek yetmişti bana..
“Ya ilkokul sonuna kadar eski mahalledemde kalsaydım, ve bu farkı hiç bilemeseydim ne olurdu acaba?” diye düşündüm.. Çünkü çocuk zihni başına gelen şeyleri normal, doğru ve standart olduğunu düşünür. İçine doğduğu ailenin kültürü, standartı ne olursa olsun onu normal ve doğru zanneder. Görme bozukluğu varsa çocukta mesela bunu bilemez. Bütün gözler o şekilde görür zanneder. Ta ki gözlük takana kadar.
Bütün öğretmenleri de aynı zanneder. Ta ki ikinci bir öğretmenle karşılaşana kadar. Sıkıntıyı, anormalliği hisseder, korkuyu hisseder belki ama kendini korumayı beceremez. Yaralar, hasarlar da oluşmaya başlar muhtemelen.
Coğrafya kader miydi? Yoksa öğretmen mi şanstı? Ya da anne şans mıydı? Tıpkı Einstein’ı annesi gibi. Einstein’ın hikayesini duymuş muydunuz?
Albert Einstein ilkokuldayken öğretmeni annesine vermesi için onunla eve bir mektup gönderir. Albert daha okumayı sökemediği için annesinden mektubu kendisine okumasını ister. Annesi mektupta, Albert’a çok zeki olduğu için okuldaki öğretmenlerin yetersiz kaldığını, kendisinin ya başka bir okula gönderilmesi gerektiğini, ya da evde özel olarak eğitilmesi gerektiğini, yazdığını söyler, gözlerinde yaşlarla.. Ona “sen dünyayı değiştirebilecek kadar çok zekisin ve farklısın” demiştir.
Evet bu doğruydu. Albert çok zekiydi ve dünyayı değiştirmişti ancak mektupta yazanlar farklıydı, bunlar değildi..
Annesi Albert’a evde kendi başına, elinden geldiğince her şeyi öğretmeye başladı. Onun eğitimiyle yakından ilgilendi.
Yıllar sonra mektubu bulan Einstein, annesinin okuduğu gibi mektupta kendisinin çok zeki olduğunun değil, aksine kendisi için aptal ve öğrenme problemleri olan bir çocuk olduğu, yapılabilecek hiçbir şeyin kalmadığı ve okulun onu artık kabul edemeyeceğinin yazılı olduğunu hayretle öğrendi. Ümitsiz vaka olduğu yazıyordu mektupta kısaca..
(Einstein disleksiktir bu arada. Disleksi özel öğrenim güçlüğü demek, zekaya bağlı değildir. O zamanlar pek bilinmiyordu demek ki.. Neyse bu ayrı bir yazı konusudur. )
Anne de şanstı.. Benzer şekilde hayat değiştiren çok anne ve çok öğretmen var..
Coğrafya etken olabilir ama o coğrafyada karşınıza çıkan öğretmen şanstır.. İyi coğrafyada, iyi muhitte hatta iyi okulda vasat öğretmene denk gelmek de var, zor coğrafyada iyi öğretmene denk gelmek de..
Hayat değiştiren, ufuk açan, ışık olan tüm öğretmenlerimize sevgi ve minnetle..