Dokunmaktan haz aldığımız, kusurlarına saygı duyduğumuz, renklerinde kaybolduğumuz seramikler, içimizde ve evimizde derin mutluluk uyandırıyor. Dile kolay, 8000 yıl öncesine uzanan bir hikayesi var seramiğin… Toprak, su, ateş, hava diye yola çıkan insanoğlu, önceleri sadece ihtiyaçlarını karşılamak için şekillendirdiği toprağı daha sonra dekoratif aksesuarlara dönüştürmüş. Çanaklar, çömlekler, küpler, su testileri ve tüm ihtiyaçlarımız karşılanmış. Bu uzun zaman diliminde Truva, lidya, Hitit, Bizans derken seramik neredeyse tüm medeniyetlere yayılmış ve üretilmeye, keşfedilmeye, süslenmeye, özellikle sanatsal anlamlar katılmaya açık bir malzeme olmuş. Öyle ki, mimarı objelere, ilkyazı tabletlerine, dini simgelere dönüştürmüş. Bu liste uzayıp giderken teknikler de geliştikçe gelişmiş. Çamura renk, katmışlar, sonra da kumu eriterek seramiği kaplayan parlak malzeme olarak bilinen sır tekniğini bulmuşlar. Her ne kadar kökeni Anadolu’ olsa da farklı tekniklerle değişik formlara giren kil, İran’dan Çin’e, Hindistan’dan Fransa’ya dünyanın dört bir yanına yüzyıllar boyu yayılmış. Pek çok sanatçıya, mimara ve tasarımcıya ilham olan seramik, kişiselleştirilmiş dokuların, formların ve renklerin tutkuyla, usta eller tarafından bir araya getirildiği birer şahesere dönüştürülmüştür. Genel tasarımlar içinde seramiğin etkin kullanımına baktığımızda iç cepheden dış cephe kaplaması sergi salonlarında havaalanlarına havuz kaplamasından mutfak ve banyolara kadar çağdaş tasarımlarına tanık oluyoruz. Yıl trentte ise daha sağlıklı ve sade ürünler tercih ediliyor. Ayrıca çalışma hayatının getirdiği zamansızlık nedeniyle, kolay temizlenebilir ve bakteri barındırmayan büyük ebatlı ve dertsiz malzemeler bir adım öne çıkıyor. Seramikler yalnızca ıslak zeminde değil , evlerin her köşesinde sade bir şıklık yaratıyor.Sizlerde Seramik sektöründeki son trendleri ve bütüncül konseptleriyle markaların yeni sağlıklı ürünlerini mekanlarınızda yaşamak için hemen seçimlerinize başlamalısınız…