Çocukluk zamanımızda mahalle maçları yaptığımız dönemin sonrasın da organize bir şekilde ilk olarak Dörtyol Gençlerbirliği takımı ile futbol hayatına atılım yapmış olduk.
Kadir (sanatkar ) abinin antrenörlüğü etrafında takımı oluşturduk. Antrenmanlara başladık.
Genelde askeri takımlarla (garnizondaki Ulaştırma Bölüğü takımı sonrasında Garnizon Karması ile) maçlar yapardık.
Herhalde takımda Beşiktaşlı sayısı fazla idiydi ki renklerimiz siyah beyaz olarak seçildi.
Kız meslek lisesi öğrencileri tarafında yapılan siyah beyaz formalara sahip olduk. Bu bizim için çok büyük bir jestti.
Dörtyol Gençlerbirliği
Yaz sezonunda kuruldu.
Resmi hüviyeti yoktu.(Gayri resmi)
Renkleri siyah beyaz'dı.
Formalar bezdi.
Dörtyol Kız Meslek okulu örencileri tarafından yapılmıştı.
Antrenörümüz Sanatkâr Kadir Abiydi. (Ciğerci)
Antrenman şeklimiz, antrenman başlayana kadar kaleye şut, 10- 15 tur düz koşu, çift kale maç.
Takım oyuncularının tamamı Dörtyol un çocuklarıydı.
aynı zamanda Dörtyol Gençlik Kulübünün futbolcularıydı.
Tescili olmayanlar kulüp adına tescil ediliyordu.
*
Dörtyol Gençlik spor kulübünde
Başkan : Yılmaz Gültekin - Terzi
*
Oyuncuların baba meslekleri ise şöyleydi.
Mustafa Ciner – Kasap
Mustafa Kemal Sanal – Kundura Tamircisi
Muzaffer Ersan – Yoğurtçu.
Ergun Atav– Erdinç Atav– Nazmi Atav kardeşler - Kırtasiye
Bayram Ege - Yoğurtçu
Musa Serdar Çelebi - Komisyoncu
Kaptan Hüseyin – Şoför (Kendisi)
Nino Cemil – Muavin - şoför (Kendisi)
Ahmet Güven – şoför –
İsmail Buluter -ölü
Üner Vural - Kasap
Ersin - ebenin oğlu
Hasan gültekin-
Yalçın Karabulut– Bankacı
Recep Karabulut – Bankacı
Adem Karabulut takımın amigosu- ihtiyaç halinde futbolcu
Daha eski futbolcular: Ethem Akyel, Uğur Akyel, Turan Gültekin, İlhan (deve)
*
Futbol sahası: toprak zemindi. Şimdiki Dörtyol kaymakamlık ile subay lojmanları arasında kalan alan futbol sahası olarak kullanıldığı gibi resmi törenlerin yapıldığı yer.
*
Soyunma odamız olmadığı için sahanın kenarında yapılmış olan seyirci tribünün şeref kısmı bölümünde soyunup giyinirdik.
*
Amatör küme resmi maçları oynanmazdı. Hazırlık maçları, dostluk maçları yapılırdı. Maçlar yoğun ilgi görürdü. Sahanın dört bir yanı seyirci ile dolardı.
*
İskenderun karması veya Çayspor takımıyla özel maçlar yapılırdı. Maçlar çok dostane geçerdi. Genelde tüm sporcular birbirini tanırdı.
*
Gençlerbirliği tescil edilmiş bir takım değildi. Gençlerbirliği’nin en önemli maçı Adana Sanayiispor ile yapılan ve 3-3 kaldığımız maçtı.
Bugün bile sanaatkar kadir’in (antrenörümüz) öğünerek bahsettiği ve Dörtyol’un gördüğü en nitelikli takımdı.
*
Toprak sahamız zımpara gibiydi. Sahanın doğu kısmında kalan kale taşlık, batı yönündeki kale önü kumdu. Kaleci çalışmalarını aşağı kalede yapılırdı. Buna rağmen antrenman öncesi sahaya gelen oyuncular antrenman başlama saatine doğru gelenlerin tamamlanmasını beklerken doğu tarafındaki kaleye kaleci geçer ve ona devamlı şut atılırdı. Takım oyuncularının gelmesi tamamlandığında antrenmana geçilirdi.
*
Biz (Ben ve Musa Serdar Çelebi) kaleciler antrenmanda eşofmanı bulduğumuz aman giyerdik diğer zamanlarda sert zeminde kısa şortlarla kalecilik yapardık.
Antrenman ve maç sonrası vücudumuzun her iki tarafı, dizlerimiz yara içinde kalırdı. Dizlerimizi ve dirseklerimizi sakatlıktan korumak için dizlik ve dirseklik takardık. Her iki aparatında yapısında lastik özelliği vardı. Bizi kısmen sakatlıklardan korurdu. Daha sonra kaleci kazaklarının dirsek kısmına dirseklik, eşofmanların dizlerine dizlik ilave edildi. Kaleci kazağımız ve kaleci şortumuzun standart rengi vardı. Her ikisi de siyah renkteydi.
*
Kaleciliğe tesadüfen başladım. Çocukluktan ergenliğe geçiş dönemimizde genelde mahalle arkadaşlardan kurduğumuz takımlarla mahalle maçlar yapardık.
*
Yine böyle bir maçı oynamak üzere Dörtyol tren istasyonundaki alanda maç yapmak üzere mahalle takımı ile oraya gittiğimizde takımı yaparken kalecilik yapacak kimse olmayınca kaleye geçmek zorunda kaldım.
*
Maç sonucu hatırlamıyorum ama o gün kalede oynadığım oyunla arkadaşlarımın beğenisini kazanınca. Gaza getirildim. Ve kaleci oldum.
*
O zaman Dörtyol Gençlik kulübünün kalesinde Fevzi Buluter vardı. Lakabı deli Fevzi ‘ydi. Çok iyi kaleciydi. Hatay bölgesinin adından bahsedilen kalecisiydi. Kolay kolay gol yemezdi. Gol yediğinde çok kızdığı için ağzında köpükler çıkarak konuşurdu. Tabir-i caizse delirirdi. Bunun için deli lakabı ile anılırdı.
*
Buluter’ler üç erkek kardeş olarak Dörtyol gençlikte aktif olarak futbol oynadılar. Kadir(Sanatkar), Fevzi(Deli), İsmail(Lili).
Kadir ve İsmail hasta Beşiktaşlı, Fevzi Galatasaraylıydı.
Birbirlerini devamlı olarak kızdırırlardı.
Örneğin, Bursaspor’un Beşiktaşı 4-0 yendiği maç sonrasının sabahında sanatkâr ciğerci dükkânını açmağa geldiğinde kapısında 4 tane şeftalinin aslı olduğunu görünce sanatkâr’ın küplere bindiği herkesin malumudur. (DEVAM EDECEK)