Montella hoca görevi gereği mutlaka izliyordur Adana Demirspor- Hatayspor maçını, eminim yüreği sızlamıştır. Nerede benim bıraktığım oyuncular, nerede benim oyun formatım, nerede benim tribünleri dolduran taraftarlarım, demiştir.
Hatayspor’u ağırladık bu hafta sonu sahamızda ve puansız ayrıldık…Beşiktaş maçı sonrası ‘’Şut atmak yasak mı?’’ başlığını atmıştım. Hatay karşısında 13 şut çekmişiz ama hepsi karavana…Rakip kaleye gitmekte zorlanıyoruz. Tabi bunda Hatayspor’un son derece agresif, temaslı ve bizim oyuncuların yüzünü kaleye döndürmeyen oyun tarzının rolü büyük. Kardeşçe başlayan maç, Hatayspor’un çok fazla (24) faullü oynamasıyla ve skoru elde ettikten sonra sakatlık bahanesiyle yere yatarak oyunu çirkinleştirmesiyle sonuçlandı…
Çöküş devrine girdik…
Murat Başkan görevi devraldığından bu yana yükseliş devri yaşadık, birinci ligden süper lige çıktık. Süper lig de iki sene Lale devri yaşadık. Lale devri bu sezonun başında Avrupa serüvenimizde de devam etti. Kluivert hocanın ayrılmasıyla duraklama devrine girmiştik. Bugünler de gerileme ve çöküş devri yaşıyoruz. Bizlere Lale devrini yaşatan da Sevgili Murat başkan, bugünlere getiren de, bu günlerden kurtaracak olan da…Başkanımızın ‘’ben nerede hata yaptım’’ deyip, aynaya bakması lazım…
Tutmuş aşıları sökersen…
Futbolda bir iskelet kurmak, aşıları tutturmak oldukça zordur. Takımımız Lale devrinde Montella döneminde önemli bir iskelet yakaladı, aşılar tuttu. Ama bu sezon Avrupa serüvenimiz sonuçlanınca, Sevgili Murat Başkan gruplaşma iddiasıyla bu iskeleti bozmaya, tutmuş aşıları sökmeye, bütçeyi küçültmeye karar verdi. Sezonun ilk yarısında 8 as oyuncumuz Ertaç- Svensson- Rodrigues- Badou Ndiaye- Niang- Belhanda- Cherif- Balotelli(?) takımdan uzaklaştı. Var mıdır başka bir takım, devre arasında 8 as oyuncusuyla yollarını ayıran, saha onlardan yoksun çıkan? Tabii, bu kadar oyuncu ayrılırsa, bu kadar da almak lazım. Ara transfer döneminin bitmesine 10 gün kaldı, daha neyi bekliyoruz? Üstelik giden oyuncuların yeri Tunus’lu, İran’lı oyuncularla dolmaz…
Bir de başkanımızın bir beyanatı var, ‘’politik olarak futbolcuların paralarını ödemedik’’şeklinde. Bu cümle dost toplantılarında konuşulabilir ama resmi olarak kayıtlara girerse, bundan sonra transfer de zorlaşır, gelecek futbolcular bir kez daha düşünürler…
Santrforsuz oynuyoruz…
Hatayspor karşısına tek forvet Nani ile başladık. Yokluktan, kanat oyuncusu Nani’den santrfor yaratma çabaları işe yaramadı, kaleye isabetli şut çekemeden maçı bitirdik, kendi kalesine attığı gol de cabası…
Forvetin kanatlarında Akıntola ve Yusuf Erdoğan sonraları Nourani oynadı ve uçamadılar, kanatları uçuramadılar…Akıntola 14, Yusuf Erdoğan 19, Nourani yarım devrede 7 top kaybıyla oynadı…Yusuf Erdoğan’ın 6 ortasının 3 ü isabetli olurken, Akıntola eski takımına karşı sıfır isabetli orta ile oynadı. Bu durumda nasıl gol atabilirdik ki? Yusuf Sarı’yı çok aradım…
Orta alanda Stambouli- Michut ikilisi…Birinin geçmişinden, diğerinin geleceğinden medet umuyoruz…
Orta alanda Stambouli’nin deneyimi yetmedi. En iyi yaptığı attığı uzun paslarla oyunun yönünü değiştirme konusunda % 25 isabet yakaladı.
Michut ileride iyi futbolcu olabilir ama şimdi bu ligin temposunu kaldıracak fizik gücüne sahip değil. Üstelik hücuma dönük orta alan oyuncusu olmasına karşın, ceza alanına giremiyor ve gol beklentisi 0.11 de kalıyor…
Emre Akbaba orta alanımızın dinamosu, çok koşuyor, top kazanıyor ancak yaptığı 5 ortanın 2 sini arkadaşlarıyla buluşturabiliyor. 20 top kaybı, Emre kalitesinde ki bir oyuncu için çok fazla…
Savunmanın kanatlarında ‘’Svensson ve Rodrigues’i çok ararız’’ demiştim, arıyoruz. Hatayspor karşısında bu ikilinin yerlerine İsmail ve Abdurrahim oynadı. Hikmet hoca ikili mücadele kazanmada, isabetli uzun top atmada % 25 de kalan Abdürrahim’e 45 dakika tahammül edebildi. Beşiktaş maçında olumlu sinyaller veren İsmail, Hatayspor karşısında 20 top kaybıyla oynayınca, taraftarların tepkisinden nasibini aldı…
Defansımızı Semih- Gravillon ikilisi ayakta tuttu. Özellikle Semih attığı 18 uzun pasın 13 ünde isabet kaydederek maçın yıldızı oldu. %91 isabetli pas yüzdesiyle oynayan yıldız oyuncumuz maçın son dakikalarında kırmızı kart görmekten kurtulamadı. Gravillon da oyun kuruculuk görevinde başarılıydı…
Kalede Magomedaliyev’e pek iş düşmedi, 2 şutu refleksleriyle önledi. Geriden oyun kurmada 18 pasın 17 sinin isabetli olması, büyük başarıydı…
Kulübeden gelen güç…
Eseme listesini elime aldığımda yedek oyuncu kadrosunun hiç birinin ‘’kulübeden gelen oyunu çevirebilecek oyuncu’’ olmadığını gördüm. Kulübemiz o kadar zayıflamış ki, oyunun sonlarında sistemin doldur-boşalt’a döndüğü anlarda Hikmet hoca uzun boylu bir santrfora ihtiyaç duydu, çare olarak stoper Cisse’yi forvete göndermek zorunda kaldı. Florent Shesu İsviçre Luzern’den transfer ettiğimiz bir genç ve merak ediyordum. Oyunun sonlarında kısa bir süre aldı ancak fikir sahibi olamadım…
Mert Güzenge…
Maçın orta hakemiydi ve bizim Sevgili Murat başkan twitter’den yağdırıyordu. Verdiği karalarla maçın önüne geçmedi. Birkaç kritik pozisyonu videodan tekrar izlediğimde, hakemin skor üzerinde etkisi olmadığını düşündüm…
Özetle…
Takımımızın kaybettiği ivme, sinerji ortada iken bahaneyi hakemlerde, seyircide, medyada aramaya gerek yok. 9 şubatta ara transfer dönemi bitiyor, biz transfer için daha neyi bekliyoruz? Sevgili Murat Başkan ya gelenlerin gidenleri aratmayacağı bir transfer politikasıyla, takımımızı eski günlerine döndürecek veya mevcut kadromuzla gidebileceğimiz yere kadar gideceğiz. 5-6 yıl içerisinde doğru transfer politikası izledik ve ‘’transfer yapmış olmak için transfer yapılmaz’’ sloganının ne kadar doğru olduğunu gördük. Umarım, taraftarımızı yeniden tribüne çekecek, bizleri heyecanlandıracak bir transfer süreci izleriz…